🔍 Kamu Bütçesinde Alarm Zilleri: Faiz Harcamaları GSYH’nin %3,5’ine Ulaştı
📌 Artan faizler, daralan mali alan: Türkiye ekonomisinde kritik eşik aşıldı.
Türkiye’nin kamu maliyesi, 2025’in ikinci çeyreğine girerken yeni bir dönemece girmiş görünüyor. Son açıklanan verilere göre, faiz harcamalarının Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranı %3,5 seviyesini aşarak son yılların en yüksek noktasına ulaştı. Bu artış, bütçe dengesi ve kamu borçlanma stratejisi açısından alarm veriyor.

🕰 2018’den 2022’ye: Dalgalı ama kontrol altında
Grafikte dikkat çeken ilk dönem 2018–2022 arası. Bu yıllarda faiz harcamalarının GSYH içindeki payı çoğunlukla %2,2–2,8 bandında seyretmiş. Bu göreli istikrar, düşük küresel faiz ortamı ve kur baskılamalı iç talep politikalarıyla desteklenmişti.
Ancak 2022’nin ikinci yarısında dramatik bir düşüş yaşanıyor. GSYH’ye oran %2’nin altına kadar iniyor. Bu, büyük ölçüde politika faizlerinin düşük tutulması ve enflasyon muhasebesiyle nominal GSYH’nin şişirilmesiyle açıklanabilir.
🚀 2023’ten itibaren: Faiz normalleşiyor, maliyet fırlıyor
Asıl dikkat çekici kırılma noktası, 2023 başı. Merkez Bankası’nın faizleri artırmaya başlamasıyla birlikte, Hazine’nin borçlanma maliyeti hızla yükseliyor. Bu yükselişle birlikte faiz harcamalarının GSYH’ye oranı da tırmanmaya başlıyor.
2024 yılında bu artış hız kazanıyor ve 2025 Nisan itibarıyla %3,5 seviyesine çıkıyor. Bu oran, sadece nominal olarak yüksek değil; aynı zamanda 2001 krizinden bu yana görülen en maliyetli kamu borçlanma dönemlerinden biri.
📉 Bütçede “faiz dışı fazla” tehdit altında
Kamu bütçesinin sağlıklı işleyişi için kritik öneme sahip olan “faiz dışı fazla” göstergesi, bu faiz yükü altında erime riski taşıyor. Hazine’nin faiz ödemelerine ayırdığı kaynak, diğer kamu hizmetleri ve yatırımlar üzerinde baskı yaratıyor.
Konu ile ilgili olarak ekomistlerin yorumlarında “Faiz harcamalarındaki eğilim dikleşmesi tabi ki çok rahatsız edici…” ve ” bu grafik, kamu maliyesinin faiz baskısı altında kaldığını net şekilde ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde bütçe disiplinine geri dönüş şart. Aksi takdirde yatırım harcamaları, sosyal destekler ve altyapı projeleri ciddi ölçüde sekteye uğrayabilir.” ifadeleri yer aldı.
🔄 Borç sarmalı riski ve yatırımcı algısı
Yüksek faiz harcamaları, yalnızca iç politika açısından değil, dış yatırımcı algısı bakımından da negatif sinyaller veriyor. Zira bu trendin devamı, Türkiye’nin borçlanma ihtiyacını artıracak ve kredi notları üzerinde baskı oluşturacaktır.
Ayrıca, faiz/GSYH oranının artması, kamu borcunun sürdürülebilirliği açısından kırılgan bir zemine işaret ediyor. Gelişmekte olan ülkeler arasında yüksek reel faiz ödemeleri, yatırımcı güvenini aşındırabilir.
📊 Alternatif senaryolar: Ne yapılmalı?
- Faiz dışı harcamalarda rasyonelleşme: Kamu harcamaları daha verimli hale getirilmeli.
- Borçlanma vadesi uzatılmalı: Kısa vadeli borcun yüksek faize duyarlılığı azaltılmalı.
- GSYH büyümesi desteklenmeli: Faiz yükü ancak daha büyük bir ekonomik tabanda görece hafif kalabilir.
🧮 Kısa Kısa:
- Faiz/GSYH oranı 2022 sonunda %1,9’a kadar düşmüştü, şimdi %3,5.
- 2025 yılı, faiz yükü açısından son 20 yılın en sert yükselişine sahne oluyor.
- Bütçede yatırım harcamalarının yerini faiz ödemeleri alıyor.
📌 Sonuç: Türkiye, yeniden yüksek faizli dönemlerin maliyetiyle yüzleşiyor. Faiz harcamalarının bütçe üzerindeki baskısı, önümüzdeki aylarda maliye politikasının odağını belirleyecek. Ekonomik büyüme ile mali disiplin arasındaki denge, bu yeni dönemde her zamankinden daha kritik olacak.