Türkiye Sanayisinde Sessiz Fren
Türkiye’de üretimin görünmeyen kahramanlarından biri, kalıp çeliği. Otomotivden beyaz eşyaya, savunma sanayinden ambalaj sektörüne kadar pek çok ürünün şekil almasını sağlayan bu girdi, aynı zamanda sanayinin nabzını tutan kritik bir gösterge. Son veriler, ithal edilen kalıp çeliği miktarında keskin bir düşüşe işaret ediyor ve bu tablo, üretimdeki yavaşlamayı gözler önüne seriyor.
İthalatta Çarpıcı Gerileme
2024’ün ilk yarısında Türkiye’ye 23 bin ton kalıp çeliği girişi olmuştu. 2025’in aynı döneminde bu miktar 17 bin tona düştü. Yüzde 26’lık gerileme, üretim tarafındaki iştahın zayıfladığını ortaya koyuyor.
Neden Önemli?
- Sanayiye Ayna Tutuyor: Kalıp çeliği talebi, doğrudan yatırım ve üretim iştahını gösteriyor. Düşüş, fabrikaların yeni kalıp yatırımlarını ertelediğini anlatıyor.
- İthalat Bağımlılığı: Türkiye, kalıp çeliğinde büyük oranda dışa bağımlı. Dolayısıyla ithalat hacmindeki azalma, yerli üretimde kapasite artırımıyla telafi edilemiyor.
- Makro Yansıma: İthalattaki düşüş, kur ve faiz baskılarıyla birleştiğinde, sanayide yavaşlamanın TÜFE ve büyüme rakamlarına da gecikmeli yansıyacağına işaret ediyor.
Stratejik Risk
Kalıp çeliği sadece bir ara mal değil; aynı zamanda katma değerli üretimin kilit taşı. İthalatın azalması, kısa vadede stok eritme stratejisini akla getirse de, uzun vadede Türkiye’nin ihracat hedeflerini riske atıyor. Eğer bu trend sürerse, otomotiv ve makine gibi stratejik sektörlerde üretim kapasitesi daralabilir.
Sonuç: Rakamlar gösteriyor ki Türkiye sanayisi sessiz bir frene basmış durumda. Kalıp çeliği ithalatındaki daralma, üretimdeki yavaşlamayı doğrudan ortaya koyuyor. Ekonominin temel taşı olan sanayi için tablo açık: “Kalıbınız batsın” dedirtecek kadar sert bir uyarı var karşımızda.