BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Çin, Amerika’nın dikkatini Çin’den uzaklaştırmak için Rusya’ya Ukrayna’daki savaşı uzatmada yardım ediyor, diyor Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas. Rusya’nın diktatörü Vladimir Putin, üç yılı aşkın süredir Ukrayna’yı bombalıyor ve ateşkes çabalarını ciddiye aldığına dair hiçbir işaret vermiyor. Bu süreçte Çin, savaşta onun en önemli destekçisi haline geldi. Kallas, Çin hükümetini “bu savaşın ana kolaylaştırıcısı” olarak nitelendiriyor.
The Economist’in yeni podcast serisi Inside Geopolitics’in ilk bölümünde konuşan Kallas, Rusya ve Çin’in niyetleri konusunda “son derece açık” olduklarını söyledi. 2023’te Moskova’da yapılan Şi Cinping – Putin görüşmesini hatırlatarak, Şi’nin o toplantıda “yüz yıldır görülmeyen değişimleri birlikte gerçekleştireceğiz” dediğini anımsattı. Bu ifade, Çin’de Amerika liderliğindeki dünya düzeninin çöküşüne gönderme yapan yerleşik bir deyim. “Soru şu: Onlara inanıyor muyuz?” diyor Kallas. Batılı karar alıcıların, dünyaya kendi “demokratik gözlüklerinden” bakarak çoğu zaman gerçekleri göremediklerini vurguluyor.
Kallas, Çin’in dış politika şefi Wang Yi ile yaptığı dikkat çekici bir görüşmeyi şöyle aktarıyor: “Bana, bu savaşın (Ukrayna’daki) bitmesinin onların çıkarına olmadığını söyledi; çünkü o zaman Amerika’nın dikkati yeniden Çin’e dönerdi.” Japonya’daki bir düşünce kuruluşunda görüştüğü analistlerin de, “Ukrayna savaşı Çin’de pek popüler değil” dediklerini belirtiyor. Bu yüzden Çinli yöneticilerin halka “neden bu savaşın başlıca destekçisi olduklarını” açıklamak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Kallas’a göre Pekin yönetimi, “Amerika’nın dikkatini Avrupa’da tutmanın Çin’in çıkarına olduğunu” topluma açıkça göstermek istiyor.
Savaşın başında Çin, Rusya’ya desteğinde temkinliydi; mühimmat ya da ölümcül silah desteği göndermeyi reddetmişti. Ancak şimdi silah üretimi için kritik parçalar ve sivil dron bileşenleri göndermeye başladığı görülüyor. Ekonomik açıdan ise iki ülke tarihlerindeki en yakın dönemi yaşıyor. Çin, Rusya’nın Batılı ticaret ortaklarının yerini alırken ticaret hacmi rekor düzeye ulaştı. Çin, Rusya’dan petrol ve gaz satın alıyor; karşılığında tüketim malları ve askeri kullanım potansiyeli olan teknolojiler gönderiyor.
Bu sırada Amerika’nın Ukrayna’ya desteği zayıfladı. Donald Trump, ikinci başkanlık döneminin başında silah teslimatlarını durdurmuştu (bazıları sonradan yeniden başladı) ve olası bir ateşkes anlaşmasında Rusya’ya toprak verilmesini destekledi. Uzun süredir Amerikan desteğine güvenen Tayvan ise Trump’ın kendisine karşı da yumuşayacağından endişeli. 30 Ekim’de Güney Kore’de yapılacak Şi–Trump görüşmesinde, Çin liderinin Trump’tan Tayvan’a verilen Amerikan desteğini zayıflatmasını talep etmesi bekleniyor.
Kallas, “Avrupa’nın Amerika’ya güvenmede eskiden sahip olduğu öngörülebilirlik artık yok,” diyerek Trump döneminde belirsizliğin arttığını kabul ediyor. Ancak yine de Avrupa’nın uluslararası kurallara saygı göstermeye ve serbest ticaret ilkelerine bağlı kalmaya devam etmesinin doğru strateji olduğunu savunuyor: “Avrupa hâlâ serbest ticarete inanan taraf,” diyor. Güney Amerika ticaret bloğu Mercosur ile yeni anlaşmalar imzalama çabalarına dikkat çekiyor. Ne var ki Kallas’ın karşılaştığı temel sorun şu: Avrupa’nın hem rakipleri hem de müttefikleri artık bu kurallara göre oynamaktan vazgeçmiş durumda.






