BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Japon siyaseti bir müzikle betimlenseydi, uzun süre sessiz ve sakin bir ambient tınısı olurdu. Ancak 4 Ekim’de iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) lideri olarak Takaichi Sanae’nin seçilmesiyle Japonya heavy metal dönemine girdi. Bir zamanlar heavy metal grubunda davul çalan Takaichi, gelecek hafta başbakan olmaya hazırlanıyor. Modern Japonya’yı yönetecek ilk kadın olacak. Küstah, milliyetçi ve kutuplaştırıcı tavırlarıyla Takaichi, küresel siyasetin gidişatına uyuyor.
Yine de Takaichi bir “düzen karşıtı” ateşli isim değil. Margaret Thatcher hayranı, uzun yıllardır parlamentoda görev yapan bir siyasetçi. LDP’nin milletvekilleri ve taban üyelerini kazanmasının nedeni, partinin eriyen iktidarını koruma şansı en yüksek aday olduğuna inanmaları. 70 yıldır Japon siyasetini domine eden parti, “Önce Japonya” söylemini öne çıkaran aşırı sağdaki Sanseito gibi yeni rakiplerle karşı karşıya.
Takaichi, akıl hocası ve 2022’de suikasta kurban giden eski başbakan Abe Shinzo’nun siyasetinin daha sert bir versiyonunu savunuyor. Asıl soru şu: O, ideolojik takıntılarla başarısız olan Abe’nin ilk dönemine mi benzeyecek, yoksa usta ve pragmatik bir siyasetçi olan ikinci dönem Abe’ye mi?
Takaichi’nin yükselişi önemli riskler getiriyor. Ekonomi politikası özünde “Abenomics”: mali genişleme, para politikasında esneklik ve yapısal reform. Ancak Abenomics deflasyonla boğuşan bir ülke için tasarlanmıştı; Japonya bugün ise Japonya Merkez Bankası’nın %2 hedefinin üzerinde kalıcı enflasyonla uğraşıyor. Takaichi’nin önerileri daha fazla enflasyon baskısı yaratacak, bütçeyi zorlayacak ve yeni zayıflatacak. Bu, mali teşvik ve zayıf yen’den memnun olan hisse senedi yatırımcılarını sevindirebilir. Ancak tahvil piyasalarını sarsacak ve cesur yapısal reformlar olmadan Japonya’nın potansiyel büyüme hızını artırmayacak.
Uluslararası arenada Takaichi ince bir denge kurmak zorunda kalacak. Abe’nin savaş dönemi tarihine dair revizyonist görüşlerini paylaşıyor ve savaş suçlularının da anıldığı Yasukuni Tapınağı’nı düzenli olarak ziyaret ediyor. Bu, Japonya’nın milliyetçi sağını memnun ediyor; ama dikkatli olmazsa Güney Kore ile yakınlaşmayı baltalayabilir ve Çin’le ilişkileri karıştırabilir. Amerika ile ilişkilerde, selefinin Donald Trump ile imzaladığı 550 milyar dolarlık zorlayıcı tarife ve yatırım anlaşmasına içerleyecek, ama güvenlik sağlayıcısı olan Washington’u öfkelendirme lüksüne sahip değil.
Ülkede ise Takaichi, ayrıştırıcı bir kültür savaşçısı. Evlilikte çiftlerin farklı soyadı kullanmasına karşı çıkıyor—feministler için kritik bir gösterge. Yabancılara dair artan korkuları da kaşıyor. Bu, kısa vadede bazı muhafazakâr seçmenleri LDP’ye geri çekebilir; ancak uzun vadede popülizmi körüklemek riskli. Çoğu heavy metal konseri gibi bu da sonunda alevlerle bitebilir.
Yine de bu kaçınılmaz değil. Takaichi birçok açıdan taze bir değişimi temsil ediyor. Japon siyasetinde ağırlığı olan hanedan siyasetçilerin aksine kendi emeğiyle yükseldi. Politika konusunda derin bilgiye sahip. Dürüst ve doğrudan üslubu seçmenlere sempatik geliyor. Feminist olmasa da önemli bir cam tavanı kırıyor—Japonya’yı en son yöneten kadın 1.000 yıldan daha uzun süre önce yaşamıştı.
Ve yapısal koşullar yeni başbakanı kısıtlayabilir. Çin’in artan iddiaları ve Rusya ile yeni ittifaka giren Kuzey Kore, Japonya’ya Güney Kore ile geçmişe takılıp kavga etme lüksü tanımıyor. LDP azınlık hükümeti konumunda ve ya koalisyonu genişletmesi ya da muhalefetle çalışması gerekecek. Bu yüksek sahnede kalıcı olabilmek için Takaichi’nin gruba uyum sağlamayı öğrenmesi gerekecek.