
• Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizi %1,71’e çıkarak 2008’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.
• 110 milyar dolarlık teşvik paketi beklentisi, borcu GSYH’nin %263’üne ulaşmış bir ekonomi için piyasalarda “borçlanma şoku” algısını tetikledi.
• Faizlerdeki her 1,7 puanlık seviye, Japonya’nın yıllık faiz yükünü yaklaşık 27 milyar dolar artırıyor.
Japonya tahvil piyasası, küresel finans gündeminin merkezine yeniden oturdu. On yıllık devlet tahvili getirisi %1,71’e yükselerek 17 yılın zirvesini gördü. Bu yükseliş yalnızca teknik bir hareket değil; dünyanın en borçlu gelişmiş ekonomisinin mali sürdürülebilirliğini yeniden masaya yatıran bir kırılma.
Hükümetin 110 milyar dolarlık yeni teşvik paketi hazırlığı, yatırımcıların “Japonya yeniden borçlanmaya yükleniyor” endişesini güçlendirdi. Zaten GSYH’nin %263’üne ulaşmış devasa borç stoku dikkate alındığında, ek teşvikler tahvil piyasasında satış dalgasını kaçınılmaz kıldı. Getiri eğrisindeki dikleşme, piyasanın BOJ’un ultra-gevşek politikasının sonuna geldiğine inanmasının da sonucu.
Matematik artık acımasız: Faizler %1,7 seviyesindeyken Japonya’nın yıllık faiz ödemeleri yaklaşık 27 milyar dolar ek yük oluşturuyor. Bu, Tokyo’nun bugüne kadar alışık olmadığı bir faiz maliyeti rejimine adım attığını gösteriyor. Yıllarca neredeyse sıfır maliyetle borçlanan bir devletin, yeniden fiyatlanan küresel faiz döngüsüne uyum sağlaması kolay olmayacak.
BS Ekonomi Yorumu
Japonya’nın tahvil faizindeki sert yükseliş, küresel sermaye dengeleri için kritik bir kırılma anı. Çünkü Japon fonları, yıllardır düşük getirili yerel tahviller yerine ABD ve Avrupa tahvillerine yönelerek küresel faizleri aşağı basan dev bir mekanizma oluşturuyordu. Şimdi Japon tahvilleri yeniden cazip hâle geldikçe, bu sermaye yavaş yavaş “eve dönüş” eğilimine girebilir.
Bu tablo üç sonuç doğurabilir:
Japonya’nın yıllarca konuşulmayan “faiz riski” bugün geri döndü. Bu sadece Tokyo’nun değil, küresel borç mekanizmasının da geleceğine dair yeni bir dönemi işaret ediyor.
