
Japonya’nın 2 yıllık devlet tahvili faizi, finansal krizden bu yana ilk kez %1 seviyesini aşarak küresel tahvil piyasalarını yeniden alarma geçirdi. Bloomberg verilerine göre %1,01’e ulaşan seviye, Japonya’nın ultra-gevşek para politikasından çıkışının artık piyasa tarafından “kaçınılmaz” olarak fiyatlandığını gösteriyor.

Piyasa, 19 Aralık BOJ toplantısında faiz artışı ihtimalini %80’in üzerinde fiyatlıyor. Bu, yalnızca BOJ’un 35 yıllık deflasyon ezberini kırmaya hazırlandığını değil; aynı zamanda dünyanın üçüncü büyük tahvil piyasasında “yapısal rejim değişiminin” de hızlandığını gösteriyor.
Japon tahvillerindeki bu sert yükseliş, iki kritik mesaj taşıyor:
Birincisi, BOJ’un “negatif faizden normalleşmeye” geçişi artık sınırlı bir senaryo değil, piyasa beklentisinin ana gövdesi.
İkincisi, ABD ve Avrupa’da tahvil getirileri düşerken Japonya’nın yükselen faizleri, küresel sermaye akımlarını yeniden şekillendirebilir. Japon yatırımcıların yurtdışı tahvillerden geri dönüşü, 2024 ve 2025’in en önemli çapraz varlık temalarından biri olabilir.
JGB getirilerindeki ralli, yen üzerinde de baskı yaratıyor. Faiz artışı beklentisi normalde yen’i güçlendirmesi gerekirken, küresel fonların “pozisyon kapatma – yeniden dengeleme” davranışı kısa vadede volatiliteyi artırıyor. BOJ’un adımı ne kadar geç atarsa şok etkisi o kadar büyük olacak.
Piyasalar açısından kritik soru şu:
BOJ faiz artırırsa küresel tahvil mimarisi nasıl değişecek?
Bu sorunun yanıtı, yalnızca Japonya’yı değil; ABD Hazine piyasasından Avrupa faiz eğrilerine kadar bütün majör varlık gruplarını etkileyecek.
Grafikte görülen dikey kırılma, 2008 Krizi’nden bu yana görülmeyen bir rejim değişiminin işareti. Bu nedenle yalnızca Japonya ekonomisi açısından değil, küresel sabit getirili piyasalar açısından da yeni bir dönemin başlangıcı olarak okunuyor.
