BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Putin geri adım mı atıyor?
Bir haftalık restleşmenin ardından, Volodymyr Zelenski İstanbul’daki barış görüşmeleri için yola çıktığında, masada kimlerle karşılaşacağını hâlâ bilmiyordu. Vladimir Putin dört gün boyunca sessiz kaldıktan sonra, Zelenski’nin yüz yüze görüşme teklifini reddetti. Rus lider üzerindeki baskı son dakikaya kadar artıyor gibiydi. Donald Trump, Putin’in katılması hâlinde kendisinin de İstanbul’a gelebileceğini ima ederken, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva gibi müttefikleri “İstanbul’a git ve müzakere et, yeter artık” diye çağrıda bulundu.
Yine de 10 Mayıs’ta dört Avrupa liderinin Kiev’i ziyaret etmesiyle belirginleşen diplomasi hamlesi, üç yıldır süren Ukrayna savaşının belirleyici bir dönemece girebileceğine işaret ediyor. Taraflar müzakere masasına oturmaya hazırlanırken başlangıç pozisyonları hâlâ oldukça uzak. Kremlin, çatışmanın “kökenlerine” inmek istediğini söylüyor ki bu ifade, NATO’nun doğuya genişlemesi ve Ukrayna’nın varlığına dair itirazların örtülü bir anlatımı. Ukrayna ve müttefikleri ise bambaşka bir öncelik ortaya koyuyor: Önce ateşkes, sonra adil bir barış görüşmesi.
Kiev’deki görüşmeler sırasında Avrupa liderleri, Rusya ateşkese yanaşmazsa enerji ve bankacılık sektörlerine yönelik yeni yaptırımlar uygulanacağı sinyalini verdi. Sert söylemler, en ağır yaptırımların bağlı olduğu isim olan Donald Trump’ın bu noktada Avrupa ile aynı çizgide olduğunu düşündürdü. Ancak gerçekten öyle olup olmadığını kime sorduğunuza bağlı olarak değişiyor.
Türkiye’de ciddi bir ilerleme bekleyen pek yok. Putin, karar alma yetkisi olmayan düşük düzeyli bir heyet göndererek görüşmelerin sınırlarını şimdiden çizmiş oldu. Zelenski’nin ise 15 Mayıs’ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi bekleniyor. ABD de Dışişleri Bakanı Marco Rubio başkanlığındaki üst düzey bir heyetle masada olacak. Üç yıl önce sonuçsuz kalan barış görüşmelerine katılmış olan Ukrayna eski savunma bakanı Oleksii Reznikov, bu görüşmelerden beklenebilecek en fazla şeyin “diyaloğun yeniden başlaması” olduğunu söylüyor. Ukraynalı bir savunma yetkilisi ise daha net: “Bu sadece bir tiyatro. Ruslar barıştan bahsediyor ama biz ekranlarımızda onların gerçek niyetini görüyoruz: Doğuda yığınak yapıyorlar.” Nitekim Rusya doğu cephesinde Ukrayna topraklarını, yavaş da olsa, almaya devam ediyor.
Bu gecikmeler ve kaçamaklar, Putin’in kararsız ve saygısız görünme riskini artırıyor. 10 Mayıs’taki Avrupa ültimatomuyla hazırlıksız yakalandığı izlenimi veren Putin, yorgun gazetecilere 11 Mayıs sabahı saat 2’de kısa bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Önerilen ateşkesi görmezden gelip, kısa süre sonra dış politika danışmanı Yury Ushakov tarafından şartlar eklenerek sunulan doğrudan müzakere teklifini ortaya attı.
Avrupa’nın yaptırım tehditlerini somut adımlarla desteklemek yerine, Trump geri adım attı ve Zelenski’ye müzakere teklifini değerlendirmesini tavsiye etti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başta olmak üzere müttefiklerle yapılan görüşmelerin ardından, Zelenski Putin’e doğrudan müzakere çağrısı yapma fikrini ortaya attı. Bu taktiksel manevra, Ukrayna’yı barış çabalarının merkezinde tutarken Putin üzerindeki baskıyı artırdı. Ancak Trump’ın Kremlin’in oyalayıcı tavrına karşı yaptırımlara dair net bir tavır ortaya koymaması, Avrupa ile ABD arasındaki olası ayrışmayı da gözler önüne serdi.
Tüm bunlara rağmen, kulislerden gelen bilgilere göre son haftalar Ukrayna açısından olumlu geçti. “Şimdi bir ivme ve umut var, belki gerçekten bir şeyler çıkar” diyor Batılı bir kaynak. Trump ile Zelenski arasındaki Beyaz Saray’daki gergin buluşmanın ardından Ukrayna, Batılı ortaklarıyla daha uyumlu hareket ediyor. Bu uyum, St. Peter Bazilikası’ndaki daha sıcak geçen buluşma ve üzerinde uzlaşılan yeni ekonomik ve nadir mineraller anlaşmasıyla pekişmiş durumda. Bu birlik ruhunun en net örneği, 10 Mayıs’ta Trump ile yapılan altılı görüşmenin ardından, Avrupa liderlerinin Putin’in olası hamlelerine nasıl karşılık vereceklerini planladıkları toplantıydı.
İçeriden gelen bilgilere göre, Trump ve Putin’in bu denklemin içinde olması süreci öngörülemez kılıyor. Avrupa ülkeleri Rusya’ya daha ağır bir bedel ödetmek istese de bunu yapabilmeleri, Trump’ın yaptırımlar konusundaki isteğine bağlı. Son gelişmeler ve Senatör Lindsey Graham’ın öngördüğü ikincil yaptırımlar paketine Trump’ın kamuoyu önünde destek vermesi umut verse de, bu hâlâ uzak bir ihtimal. Amerikan başkanı, kendisini hâlâ Rusya ve Ukrayna arasında bir arabulucu olarak konumlandırıyor. Ukraynalılar da Trump’ın arabuluculuktan tarafgirliğe geçişinin zor olacağını biliyor. Ama Kremlin’in yapacağı yeni hataların onu bu noktaya itebileceği umudu artık daha yüksek. Reznikov’un deyimiyle: “Ruslar çok tehlikeli, çok güçlü müzakereciler. Ama hata yapıyorlar.”
Kaynak: The Economist