BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
On yıllar boyunca İsrail’in silah sanayisi en çok tek bir ürünle tanınıyordu: kompakt ve sağlam Uzi makineli tabancası. Aksiyon filmlerinin gözdesi olan bu silah, İsrail’in küçük ama zeki ve gerektiğinde ölümcül bir ülke imajını simgeliyordu. Bugün ise ülke değişti, fakat silah sanayisi hâlâ güçlü bir marka değeri taşıyor. Artık en yaygın ürünü bir tabanca değil, dünyaca bilinen füze savunma sistemi: Demir Kubbe. (Aslında bu, İsrail’in katmanlı hava savunmasının sadece en alt seviyesinin adı.)
Bu sistemler aynı zamanda savunma sanayisine büyük gelir sağlıyor. 2024’te 14,8 milyar dolarlık rekor kıran silah ihracat anlaşmaları imzalandı. 10 milyonluk nüfusuna rağmen İsrail’i dünyanın sekizinci büyük silah ihracatçısı yaptı; İngiltere’nin hemen arkasında, Güney Kore ve Türkiye’nin ise oldukça önünde.
Resmî veriler ülke bazında satışları açıklamıyor, ancak Savunma Bakanlığı’na göre 2024’te ihracatın yarısından fazlası Avrupa’ya yapıldı. İsrail, 2023’te Almanya’ya 4,3 milyar dolarlık Arrow-3 hava savunma sistemi satmıştı. Bu bataryalar balistik füzeleri atmosfer dışında imha ediyor. Almanya bu yıl daha gelişmiş Arrow-4’ü de alacağını duyurdu. Ayrıca İngiltere’ye insansız hava araçları, füzeler ve hava savunma bilgisayarları sattı; birçok Avrupa ülkesinin savaş jetlerinde İsrail yapımı hedefleme sistemleri bulunuyor.
İsrail’in silah ihracatı ticari kazançtan çok daha fazlasını sağlıyor. Gazze’deki savaş nedeniyle gelebilecek silah ambargoları ya da yaptırımlara karşı kalkan işlevi görüyor. Bir İsrailli diplomata göre, “Bu anlaşmalar ülkeleri İsrail’le uzun vadeli ilişkiye bağlıyor; bu da yaptırım girişimlerini engelliyor. Çünkü bu ülkeler ulusal güvenlikleri için İsrail’e yatırım yapmış oluyor.”
Silah ticareti çift yönlü işliyor. İsrail de en büyük müşterilerinden birçok parça satın alıyor. Örneğin İngiltere’den F-35 yedek parçaları, Almanya’dan Merkava tankları için motorlar. Her iki ülke de Gazze’deki yıkımı protesto için İsrail’e silah satışına sınırlama getirse de, bu şimdilik daha çok sembolik. Bir İsrailli yetkiliye göre, “Almak istediğimiz çoğu şeyi başka kaynaklardan temin edebiliriz.”
İsrail’in en büyük avantajı, silahlarının savaşta denenmiş ve hâlihazırda üretimde olması. Bu, Amerika gibi çok daha büyük ülkeler için bile cazip. ABD kısa süre önce İsrail yapımı Spike NLOS füzesini Apache helikopterinden ateşledi. Dört Amerikan tugayındaki M1 Abrams tankları, İsrail’in “Trophy” savunma sistemiyle donatıldı. Bu sistemler İsrail tarafından yıllardır Lübnan’daki Hizbullah ve Gazze’deki Hamas’a karşı kullanılıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya’nın İsrail’den füze savunma sistemi almasını “Avrupa egemenliği pahasına üçüncü taraf sanayisini teşvik” diye eleştirdiğinde, Alman yetkililer omuz silkti. Rus balistik füzelerinin gerçek tehdit oluşturduğunu, Fransa’nın geliştirdiği sistemin ise hâlâ kâğıt üzerinde olduğunu söylediler.
İsrailli firmaların gözünü diktiği büyük ödül ise Amerika. Donald Trump, milyarlarca dolarlık Golden Dome füze savunma programı başlatmayı planlıyor. Resmî olarak Amerikalı firmalar tarafından geliştirileceğini söylüyor, fakat İsrail teknolojisinden yararlanılması bekleniyor. Arrow sistemini üreten Israel Aerospace Industries’in (IAI) CEO’su Boaz Levy, “Amerikan şirketleri stratejik ortaklık için sıraya girecek.” diyor.
Eskiden tartışmalı olan “ortaklıkla satış” stratejisi artık olağan. 20 yıl önce İsrail ve Hindistan hava savunma füzesi geliştirmeye başladığında, İsrail’in teknoloji paylaşımı güvenlik kurullarında uzun uzun tartışıldı. Bugün Barak sistemi hem İsrail hem Hindistan tarafından kullanılıyor. Geçtiğimiz aylarda İsrail İran drone’larını, Hindistan ise Pakistan füzelerini bu sistemle durdurdu. NATO donanmalarından üçü de yeni sipariş verdi. Bir sektör yetkilisine göre, “Bugün büyük İsrail ihracatçıları, NATO üyelerinin çoğunda kendi şirketlerine sahip.”
Bu, İsrail’in “düşmanca” dönemlerde bile sistemlerini dolaylı yollarla satmasına imkân veriyor. İtalya kısa süre önce bir Amerikan yükleniciden iki yeni casus uçak alacağını açıkladı; ancak bu uçakların İsrail tarafından geliştirildiği ve avionik sistemlerinin İsrail’den geldiği gizlendi.
Yine de İsrail firmaları Gazze savaşı nedeniyle uluslararası tepkiden tamamen kurtulamadı. İngiltere, 9 Eylül’de başlayacak en büyük savunma fuarına İsrailli yetkililerin katılımını yasakladı (şirketler ise ürün sergileyebilecek). Haziran’da Fransa, Paris Havacılık Fuarı’ndaki İsrail stantlarının etrafına siyah perde çektirdi.
Bir İsrailli yönetici, “Fransızlar bunun sebebinin Gazze olduğunu söylüyor ama asıl sorun, bizim Fransız firmalarıyla aynı ihalelerde yarışıp kazanmamız.” diyor. Hatta alayla ekliyor: “Macron’un başkanlık uçağında bile İsrail yapımı füze savunma sistemi var.”