Son dönemde, küresel yatırımcıların gözlerini yeniden Çin hisse senetlerine çevirdiği bir döneme giriyoruz. ABD ile yaşanan tarife savaşlarına ve küresel belirsizliklere rağmen, Çin’in iç pazardaki güçlü dinamikleri, hükümetin proaktif adımları ve değişen küresel ticaret ağı sayesinde Çin borsasında umut verici sinyaller öne çıkıyor.
Özellikle Çin’in iç piyasaya odaklanmış A Hisse senetleri, hem cazip değerlemeleri hem de düşük dış bağımlılıkları ile küresel portföylerde yeniden önemli bir yer edinmeye başladı.
Ticaret Gerilimi Kısa Vadeli Sarsıntı Yarattı, Ama Temel Güçler Sağlam
Çin ve ABD arasında karşılıklı uygulanan tarifeler kısa vadede Çin’in ihracat gelirlerini zedeleyebilir. Ancak Çin’in artık iç tüketimi merkeze alan bir büyüme modeli benimsemesi ve ABD pazarına olan bağımlılığını yıllar içinde ciddi şekilde azaltması, uzun vadede olumsuz etkilerin sınırlı kalabileceğini gösteriyor.
Nitekim Çin’in ABD’ye ihracatı, toplam ticaretinin sadece %15’ine denk geliyor ve bu oran, 2007’deki zirve seviyesinin yarısından bile daha az. Bu durum, Çin ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığını artırıyor.
Başkan Trump’ın 2 Nisan’daki tarife duyurularının ardından Çin’in CSI 300 Endeksi sadece %0,6 geriledi. Bu sınırlı düşüş, yatırımcıların Çin’in politika reflekslerine ve iç pazarın gücüne duyduğu güvenin bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Çin Hükümetinden Güçlü Ekonomik Destek
Çinli yetkililer, yükselen tarifelere karşı hazırlıklı görünüyor. Çin Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin uzun süredir olası dış baskılara karşı önlemler geliştirdiği belirtiliyor.
Son aylarda uygulamaya konan teşvik paketleri, faiz indirimleri ve kamu harcamalarının artırılması gibi adımlar, iç talebi desteklemek ve ekonomik istikrarı sağlamak için devreye alındı. Çinli tüketicilerin geleneksel olarak yüksek tasarruf oranları da, bu tür teşviklerin ekonomiye hızla yansımasını kolaylaştırıyor.
Tarihsel verilere göre, 2005’ten bu yana yaşanan beş teşvik döngüsünün üçünde Çin hisse senetlerinde %50 ila %100 arasında değer artışları yaşandı. Bu da bugün benzer bir toparlanma potansiyelini işaret ediyor.
İhracatın Yavaşlaması Dengeli Dağılıyor
İhracattaki yavaşlama kaçınılmaz olsa da, bu durum Çin genelinde eşit dağılmıyor. Özellikle ihracata bağımlı bölgeler daha fazla etkilenirken, iç tüketim odaklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketler normal işleyişlerini sürdürüyor.
Kıyı borsalarında (A Shares) işlem gören firmaların büyük kısmı iç pazara hitap ediyor. Bu nedenle, dış ticaretteki sıkıntılara rağmen hisse performanslarında görece bir istikrar sağlanabiliyor. Ayrıca Çin borsasında perakende yatırımcıların ağırlığı (%85) yüksek olduğundan, kurumsal yatırımcıların küresel belirsizliklere verdiği sert tepkilere burada daha az rastlanıyor.
Yeni Ticaret Rotası: Çin ABD Dışındaki Pazarlara Yöneliyor
Çin şirketleri, yalnızca ABD’ye bağlı kalmamak için üretim ve satış ağlarını çeşitlendirmeye devam ediyor. Son yıllarda Güneydoğu Asya, Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına yapılan açılımlar, Çin’in ihracat tabanını genişletmesine yardımcı oldu.
Bu durum, olası bir ABD-Çin ticaret savaşının etkilerini sınırlarken, Çin’in küresel tedarik zincirlerindeki rolünü de koruyor. Ayrıca bazı Çinli üreticilerin ABD tarifelerine misilleme olarak yerel pazarda daha fazla pay kazanması bekleniyor.
Hangi Sektörler Daha Dayanıklı?
Bu dalgalı ortamda, bazı sektörler öne çıkıyor. Özellikle tüketici tercihine bağlı ürünler ve finansal hizmetler, kaliteli büyüme ve uygun değerlemeler sunmaya devam ediyor.
Buna karşın, ABD piyasasına yüksek bağımlılığı olan ev aletleri, yarı iletkenler ve otomotiv parçaları sektörleri, kısa vadede daha fazla baskı hissedebilir. Ancak bu sektörlerde dahi, küresel alternatif pazarlara yönelen şirketlerin uzun vadede avantaj sağlaması bekleniyor.
Örneğin, Çinli elektrikli araç üreticileri, ABD pazarını doğrudan hedeflemek yerine Avrupa ve gelişen Asya pazarlarında büyümeyi tercih ediyor. Bu da hem gelir çeşitliliğini artırıyor hem de riskleri azaltıyor.
Küresel Fonların İlgisi Yeniden Artıyor
Emerging Portfolio Fund Research Global’e göre, Çin hisse senetlerine yönelik küresel fon tahsisleri Mart 2025 itibarıyla %7’ye yükseldi. Bu oran, geçmiş zirvelerin hala altında olsa da, Çin piyasalarına yönelik güvenin yeniden tesis edildiğini gösteriyor.
Çin hisse senetlerinin son on yılda ABD, Avrupa ve Japonya piyasalarına göre düşük korelasyon sergilemesi, onları portföy çeşitlendirmesi için cazip bir araç haline getiriyor. Bu düşük korelasyon, yatırımcıların risklerini dengelemeleri için güçlü bir fırsat sunuyor.
Sonuç: Çin Hisseleri Yeni Döneme Hazırlanıyor
ABD ile olan ticaret gerilimlerine rağmen, Çin hisse senetleri hem iç pazara olan güçlü bağlılıkları hem de hükümet destekli reformlarla dayanıklılığını artırıyor. Özellikle A Hisseleri, cazip değerlemeleri, güçlü tüketim trendleri ve çeşitlendirilmiş sektör yapıları sayesinde yatırımcılar için yeni bir fırsat penceresi sunuyor.
Küresel piyasalar dalgalı seyrederken, seçici yatırımcılar için Çin hisse senetleri hem büyüme hem de çeşitlendirme açısından umut vadeden bir rota olmaya devam ediyor.
Önümüzdeki dönemde, Çin’in iç dinamiklerinin gücü ve küresel yatırımcıların artan ilgisi, bu yükseliş trendini destekleyebilir.
