Son dönemde İsrail ile İran arasında yaşanan karşılıklı saldırılar, küresel enerji piyasalarında dalgalanmalara neden oldu. İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırıları ve İsrail’in olası misilleme tehditleri, petrol arzında kesintiler yaşanabileceği endişesini artırdı. Bu durum, Brent petrol fiyatlarının %6’ya varan artışlarla 77,88 dolar seviyelerine yükselmesine yol açtı.
Orta Doğu’da Artan Gerilim ve Petrol Fiyatları
Uzmanlar bu fiyat artışlarının kalıcı olmayabileceğini belirtiyor. Avrupa Enerji Güvenliği İnisiyatifi’nden Alberic Mongrenier, OPEC ve diğer üreticilerin İran petrolünü hızlı bir şekilde telafi edebilecek kapasiteye sahip olduğunu ifade ediyor. Rapidan Energy Group Başkanı Bob McNally ise Hürmüz Boğazı’nda yaşanabilecek olası kesintilerin petrol fiyatlarını kısa vadede 100 doların üzerine çıkarabileceğini, ancak ekonomik daralma nedeniyle fiyatların yeniden düşebileceğini öngörüyor.
Fed Faiz Kararları ve Petrol Piyasası
ABD Merkez Bankası (Fed), enflasyonda yavaşlama ve büyümede yumuşama işaretleriyle birlikte faiz artırımlarını durdurmuş durumda. Piyasa fiyatlamaları, 2024 sonuna kadar en az iki faiz indirimi olacağı yönünde şekillenmektedir. Ancak, petrol gibi dışsal şoklar enflasyonu yeniden yukarı iterse, bu beklentiler ertelenebilir.
Sonuç ve Beklentiler
İran-İsrail gerilimi, kısa vadede petrol fiyatlarında artışlara neden olsa da, OPEC ve diğer üreticilerin müdahaleleriyle bu artışların kalıcı olması beklenmiyor. Ancak, Hürmüz Boğazı gibi stratejik bölgelerde yaşanabilecek uzun süreli kesintiler, petrol fiyatlarını daha yüksek seviyelere taşıyabilir.
Fed’in faiz politikaları ise, petrol fiyatları üzerinde dolaylı etkiler yaratıyor. Faiz artırımları, doların güçlenmesine ve petrol talebinin azalmasına neden olarak fiyatları düşürebilir. Ancak, faiz artışlarının ekonomik büyümeyi yavaşlatması durumunda, petrol talebinde daha belirgin düşüşler yaşanabilir.
Altın, Dolar ve ABD Borsaları Açısından Değerlendirme
Tarihsel olarak jeopolitik krizler, yatırımcıları güvenli liman olarak görülen varlıklara yönlendirir. Altın bu bağlamda öne çıkan varlıklardan biridir. Örneğin, 1979 İran Devrimi ve 1980’deki Sovyet-Afgan Savaşı sırasında altın fiyatları rekor seviyelere yükselmiştir. Aynı şekilde 2020’de COVID-19 pandemisinin başlangıcında yaşanan belirsizlik döneminde altın 2.070 $ seviyesini test etmiştir. Günümüzde İran-İsrail gerilimi gibi olaylar, yatırımcıları yine altına yöneltmektedir. Bu durum kısa vadede altın fiyatlarında yukarı yönlü baskı yaratabilir.
Dolar endeksi (DXY), ABD dolarının diğer başlıca para birimleri karşısındaki gücünü ölçer. Genellikle jeopolitik gerilimler sırasında doların değer kazandığı görülür çünkü ABD varlıkları güvenli liman olarak kabul edilir. Ancak bu durum Fed’in faiz politikasıyla doğrudan ilişkilidir. Örneğin, 2014-2015 arasında ABD faiz artırımlarının başladığı dönemde DXY %20’den fazla artış göstermiştir. Günümüzde ise, Fed’in faiz artırımına ara verme ihtimali, dolar üzerinde baskı yaratırken; jeopolitik riskler ise bu baskıyı dengelemektedir.
ABD hisse senedi piyasaları jeopolitik belirsizlikten genellikle negatif etkilenir. 1990 Körfez Savaşı öncesi S&P 500 yaklaşık %10 değer kaybetmiş, ancak operasyonun başlamasıyla birlikte hızlı bir toparlanma yaşamıştır. 11 Eylül 2001 sonrası piyasalarda yaşanan sert düşüşler de benzer bir örnektir. Ancak yine tarihsel veriler göstermektedir ki, bu tür şoklar genellikle kısa vadeli etki yaratır ve sonrasında piyasa temel ekonomik dinamiklere geri döner. Mevcut durumda da, petrol fiyatları kaynaklı enflasyonist baskılar ile birlikte yatırımcılar Fed’in tutumunu yakından izlemekte ve hisse senetlerinde oynaklık artmaktadır.
Sonuç olarak, İran-İsrail gerilimi sadece enerji piyasaları üzerinde değil, altın gibi güvenli liman varlıkları, doların değeri ve borsalar üzerinde de etkili olmaktadır. Tarihsel olarak benzer durumlar kısa vadeli şoklara neden olmuş ancak orta vadede ekonomik temeller yeniden belirleyici olmuştur. Bu nedenle yatırımcılar, portföy çeşitliliğine ve risk yönetimine daha fazla önem vermelidir.