İran ile Avrupa Ülkeleri İstanbul’da Nükleer Anlaşma Görüşmesi Yapacak
İran ve 2015 nükleer anlaşmasının Avrupalı tarafları, bu hafta İstanbul’da kritik bir toplantıda bir araya gelmeye hazırlanıyor. Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya (E3) ile İran’ı buluşturacak görüşme, yıllardır atıl durumda olan nükleer anlaşmanın geleceğini ele almayı hedefliyor. Toplantı Cuma günü İstanbul’da gerçekleştirilecek ve taraflar, İran’ın nükleer programına dair son gelişmeler ışığında anlaşmanın yeniden canlandırılması için diplomatik çözüm yollarını arayacak.
Toplantının Ayrıntıları
İstanbul’daki buluşmaya İran ve E3 ülkelerinin üst düzey diplomatları katılacak. Toplantının İstanbul’da hangi mekânda yapılacağı açıklanmasa da görüşmenin 16 Mayıs Cuma günü gerçekleşeceği belirtiliyor. Aslen 2 Mayıs’ta yapılması planlanan ancak ertelenen bu görüşme için E3 ülkeleri başlangıçta tereddüt yaşamıştı; Ancak Avrupalı diplomatlar, İran’la diyaloğu sürdürmenin ve yeni bir nükleer anlaşmanın çerçevesini kendi bakış açılarıyla ortaya koymanın çıkarlarına olduğunu değerlendirerek İstanbul buluşmasına yeşil ışık yaktılar. İran tarafı da bu görüşmeyi, Birleşmiş Milletler yaptırımlarının yeniden devreye girme olasılığı (snapback mekanizması) karşısında Avrupa’nın tavrını ölçme ve farklı seçenekleri açık tutma fırsatı olarak görüyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi, Avrupalıların BM yaptırımlarını yeniden uygulamaya koyma kararı almaması konusunda uyarıda bulunarak “snapback mekanizmasının suistimalinin Avrupa’nın anlaşmadaki rolünün sonu olacağını ve gerilimi geri dönülmez biçimde tırmandıracağını” ifade etti.
Görüşmenin Gündemi
Taraflar arasındaki toplantıda ana gündem maddeleri olarak aşağıdaki konuların öne çıkması bekleniyor:
- Nükleer Faaliyetlerin Sınırlandırılması: İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini 2015 Anlaşması’ndaki sınır değerlerine geri döndürmesi ve yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum stokunun azaltılması. Özellikle İran’ın %60 saflığa ulaşan uranyum üretimini durdurup düşük seviyelere çekmesi kritik başlıklardan biri olacak.
- Yaptırımların Hafifletilmesi: İran’ın atacağı nükleer adımlar karşılığında, ekonomik yaptırımların kaldırılması veya hafifletilmesi mekanizmalarının görüşülmesi. Tahran yönetimi, anlaşmaya uyum sağlaması durumunda petrol ihracatı ve bankacılık gibi alanlarda rahatlama bekliyor.
- Denetimler ve Şeffaflık: Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) denetimlerinin tam olarak yeniden tesis edilmesi ve İran’ın nükleer programının barışçıl niteliğini doğrulayacak şeffaflık adımlarının ele alınması. İlgili anlaşma çerçevesinde kapatılan veya sınırlandırılan denetim kameralarının ve erişim imkanlarının yeniden sağlanması gündemde olacak.
- Anlaşmanın Kapsamı ve Süresi: Mevcut anlaşmanın süresi ve kapsamının güncellenmesi. 2015’teki Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) bazı hükümlerinin süre sonuna yaklaşması nedeniyle, taraflar yeni bir anlaşma veya uzatılmış bir anlaşma parametrelerini tartışacak. Bu kapsamda nükleer programın geri adım atılması karşılığında yaptırımların kaldırılması takvimi ve ek güven oluşturucu önlemler değerlendirilecek.
- Bölgesel ve Ek Konular: Resmi gündemin odağı nükleer meseleler olsa da, Avrupalı temsilciler İran’ın balistik füze programı, bölgesel faaliyetleri ve yabancı tutuklular gibi konulardaki endişelerini de dolaylı olarak masaya yansıtabilir. Son yıllarda İran’ın balistik füze denemeleri, bazı Avrupa ülkelerinin vatandaşlarını tutuklaması ve Ukrayna’daki savaşa Rusya’ya verdiği destek gibi hususlar Tahran–Avrupa ilişkilerinde gerginlik yarattı. Bu nedenle, diplomatik zeminde güven arttırıcı adımların da konuşulması olası görünüyor.
Tarafların Beklentileri
Görüşmeye katılan taraflar, masaya farklı öncelikler ve beklentilerle geliyor:
- İran: Tahran yönetimi, öncelikle Avrupa ülkelerinin BM yaptırımlarını yeniden yürürlüğe koyma (snapback) seçeneğine başvurmamasını sağlamayı umuyor. İran, nükleer programının barışçıl olduğunu vurgulayarak egemenlik haklarına saygı gösterilmesini ve atacağı adımlar karşılığında somut yaptırım hafifletmeleri görmeyi bekliyor. Ayrıca bu görüşmeyi, ABD dışında doğrudan muhatap olduğu Avrupalı güçlerden ekonomik çıkarlarının korunması yönünde garantiler almak ve diplomatik seçenekleri canlı tutmak için bir fırsat olarak değerlendiriyor. İran, Avrupalıların ABD ile tam eşgüdüm içinde hareket etmesi yerine, kendi taahhütlerini ortaya koymasını bekleyerek daha dengeli bir anlaşma zemini arayışında.
- Avrupa (E3): Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya cephesi ise İran’ın nükleer silah edinmesini engelleyecek somut adımlar görmeyi hedefliyor. E3 ülkeleri, İran’ın zenginleştirme faaliyetlerini derhal sınırlamasını, %60 seviyesindeki uranyum üretimini durdurmasını ve UAEA ile tam işbirliğine geri dönmesini bekliyor. Diplomatik çözümün tek çıkar yol olduğu görüşünde birleşen Avrupa tarafı, İran’ın ciddi şekilde masaya dönmesini ve taahhütlerini gerilimi tırmandırmadan yerine getirmeye istekli olduğunu göstermesini istiyor. Eğer İran yeterli ilerleme sinyali vermezse, E3 ülkeleri Ağustos ayına kadar önemli bir sonuç alınamadığı takdirde BM yaptırımlarını geri getirme mekanizmasını devreye sokmayı değerlendiriyor; zira 2015 nükleer anlaşmasının sağladığı snapback yetkisi 18 Ekim 2025’te sona erecek.
İran Nükleer Programında Son Gelişmeler
İstanbul’daki görüşmeler, İran’ın nükleer programında son dönemde yaşanan önemli gelişmelerin gölgesinde gerçekleşiyor. ABD’nin 2018’de nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesi ve İran’a yaptırımları yeniden uygulamaya başlamasıyla, Tahran 2019’dan itibaren anlaşmanın koyduğu nükleer sınırlamalardan kademeli olarak uzaklaşmaya başladı. İran, uranyum zenginleştirme seviyesini anlaşmadaki %3,67 sınırının çok üzerine çıkararak %60 saflığa kadar uranyum zenginleştirmeye girişti. Bu seviye, yaklaşık %90 saflık gereken nükleer silah üretimine oldukça yakın olduğu için uluslararası toplumda alarm yarattı. UAEA’nın bildirdiğine göre İran’ın %60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoku Şubat 2025 itibarıyla 274,8 kilogram gibi ciddi bir seviyeye ulaşmış durumda ve bu miktar yalnızca birkaç ay içinde yaklaşık 92,5 kg artış gösterdi. Hiçbir nükleer silaha sahip olmayan ülkenin barışçıl bir amaçla bu kadar yüksek saflıkta uranyum biriktirmediğine dikkat çeken UAEA, İran’ın hızla büyüyen stokunun ciddi kaygı konusu olduğunu vurguluyor. İran ise nükleer programının tamamen barışçıl amaçlı olduğunu ve nükleer silah peşinde olmadığını ısrarla dile getiriyor.
İran son yıllarda tesislerindeki faaliyet kapasitesini de artırdı. Özellikle gelişmiş santrifüjlerin kurulumu ve işletilmesi konusunda önemli adımlar atıldı. Kasım 2024’te UAEA Yönetim Kurulu’nun İran’ı işbirliğine yanaşmaması nedeniyle kınamasının ardından, Tahran misilleme olarak 6.000’den fazla yeni ileri düzey santrifüjü tesislerine eklemeyi ve hâlihazırda kurulu olan birçok santrifüjü de faal hale getirmeyi planladığını UAEA’ya bildirdi. Bu adım, İran’ın uranyum zenginleştirme hızını daha da artırma potansiyeline sahip. İran her ne kadar yeni santrifüjlerin bir kısmını yalnızca %5 oranında zenginleştirme yapacak şekilde devreye alacağını belirterek uzlaşmacı bir tavır sergilemeye çalışsa da, Batılı başkentler %60 saflıkta zenginleştirmenin sivil bir gerekçesi olamayacağını ve bunun sadece nükleer silah üretimine kısa bir adım mesafede olduğunu dile getiriyor. Özetle, İran’ın nükleer programı anlaşma kısıtlarının dışına çıkarak hız kazanmış ve mevcut anlaşmanın koşulları dışında yeni bir gerçeklik yaratmış durumda. Bu gerçeklik, İstanbul’daki görüşmelerin zeminini ve aciliyetini şekillendiriyor.
Batılı Ülkelerin Tutumu ve Anlaşmanın Geleceği
ABD’nin 2018’de anlaşmadan ayrılmasıyla Avrupalı ülkeler (E3) kendilerini zorlu bir dengeleme politikasının içinde buldular. Bir yanda Washington’ın “maksimum baskı” stratejisi ve sert söylemleri, diğer yanda 2015 anlaşmasını ayakta tutma ve İran’ı diplomasiye çekme gayreti vardı. ABD dışındaki Batılı ülkeler, yani Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya, başlangıçta ABD’nin anlaşmadan çekilmesini eleştirip KOEP’i yaşatmaya çalışsalar da İran’ın anlaşma yükümlülüklerini aşan hamleleri karşısında giderek daha sert bir tutum benimsediler. Londra, Paris ve Berlin, Tahran’ın nükleer silah edinmesini önleme hedefinde kararlı olup bu amaçla iki kulvarda ilerliyor:
Birincisi, diplomatik çözüm arayışını sürdürmek. E3 ülkeleri, İran’la sorunların çözümünün askeri veya tek taraflı yöntemlerle değil, ancak müzakere masasında mümkün olacağı görüşünde. Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, “Tek çözüm diplomatik çözümdür ve İran bu yola kararlılıkla girmeli. Bu, E3 olarak defalarca dile getirdiğimiz bir teklif; dolayısıyla İranlılarla diyaloğu sürdürmeye devam edeceğiz” diyerek Avrupalıların yaklaşımını özetledi. Benzer şekilde Almanya ve Birleşik Krallık da İran ciddi ve yapıcı adımlar attığı takdirde görüşmeye açık olduklarını belirtiyor. Avrupalılar, Washington ile koordineli biçimde hareket etseler de, İran’la doğrudan temas kurarak kendi güvenlik çıkarlarını gözeten bir anlaşma çerçevesini şekillendirmeyi istiyorlar. Özellikle 2015 anlaşmasının “ölmek üzere” olması, yani süreli kısıtlamaların Ekim 2025 itibarıyla sona erecek olması nedeniyle, yeni bir anlaşmaya diplomasi yoluyla ulaşma penceresinin daraldığını vurguluyorlar.
İkincisi, baskı unsurlarını hazır tutmak. Avrupa ülkeleri, diplomasi sonuç vermezse İran’ı caydırmak için ellerindeki mekanizmaları kullanmaya hazırlanıyor. Bu noktada en güçlü kartları, BM yaptırımlarının geri gelmesini sağlayacak snapback mekanizması. ABD 2018’de anlaşmadan çıktığı için BM nezdinde snapback sürecini başlatamıyor; bu yetki E3 ülkelerinde duruyor. E3 diplomatları, ABD ile yakın istişare içinde, İran’la anlaşmazlıklara çözüm bulunamazsa Ağustos 2025 gibi bir tarihte snapback seçeneğini devreye sokmayı planlıyor; zira 2015’teki BM kararına göre snapback hakkı 18 Ekim 2025’te (anlaşmanın 10. yılında) sona erecek. Bu, anlaşmanın geleceği açısından bir dönüm noktası: Eğer o tarihe kadar İran’la anlamlı bir uzlaşma sağlanamazsa, Avrupa ülkeleri BM yaptırımlarını tamamen geri getirip İran’ı diplomatik izolasyona alma yoluna gidebilirler. Nitekim İran Dışişleri Bakanı Araghchi de Le Point dergisindeki yazısında Avrupa’yı bu konuda açıkça uyardı; snapback hamlesinin “sadece Avrupa’nın anlaşmadaki rolünün sonu olmayıp aynı zamanda tansiyonu geri dönülmez biçimde tırmandıracağını” ifade ederek bu yola başvurmamalarını istedi.
Batılı ülkelerin tutumunda, İran’ın son dönemdeki bölgesel ve iç politika adımları da etkili oldu. E3 ülkeleri, İran’ı nükleer anlaşma dışında Ukrayna savaşında Rusya’ya insansız hava araçlarıyla destek vermesi, Avrupa vatandaşlarını tutuklaması ve balistik füze programını geliştirmesi gibi konularda da sert şekilde eleştiriyor. Bu alanlardaki anlaşmazlıklar, nükleer meseleye dair güven ortamını zedeleyerek Avrupa’nın pozisyonunu daha şüpheci hale getirdi. Sonuç olarak Batılı (ABD harici) müttefikler, İran’la kalıcı bir çözüme ulaşma isteğini korurken, ihtiyatlı bir iyimserlikle masada yer alıyorlar: Diplomasi başarısız olursa yaptırımları sertleştirmeye ve gerekirse ABD’nin daha ileri adımlarını desteklemeye hazırlar, ancak öncelikleri anlaşmanın kurtarılması yoluyla İran’ın nükleer emellerinin barışçıl sınırlar içinde tutulması.
Diplomatik Çözüm Arayışları
2013 YILINDA İSTANBUL’DA DİYALOGLAR: Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton (sağda), Mayıs 2013’te İstanbul’da yapılan nükleer müzakereler öncesinde İran’ın baş müzakerecisi Said Celili (solda) ile bir araya gelirken görülüyor. Arşiv foto: Fars News Agency/Hassan Mousavi. 2013’teki bu diplomatik çabalar, iki yıl sonra 2015’te Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) adıyla bilinen nükleer anlaşmanın imzalanmasına zemin hazırlamıştı. Ancak aradan geçen yıllarda anlaşma tökezledi; özellikle ABD’nin 2018’de çekilip İran’a yaptırımları geri getirmesi ve Tahran’ın buna karşılık anlaşma taahhütlerini gevşetmesi diplomasiyi çıkmaza soktu. Şimdi ise hem İran hem de Batılı taraflar, yıllar sonra yeniden diplomasi masasına dönmeye çalışıyor.
Gelinen noktada diplomatik çözüm arayışları, çok katmanlı biçimde sürdürülüyor. Bir yandan Umman’ın ara buluculuğunda İran ile ABD arasında dolaylı görüşmeler yapılıyor. Nitekim İran ile ABD temsilcileri, Tahran’ın nükleer programındaki anlaşmazlıkları gidermek amacıyla yılbaşından bu yana Umman’da dört tur görüşme gerçekleştirdi ve yakın zamanda beşinci tur görüşmelerin başlaması için mutabık kaldı. Oman, taraflar arasında mesaj alışverişini kolaylaştırırken, Avrupa ülkeleri de bu sürece perde arkasından destek veriyor. Diğer yandan, İran ile Avrupa troikası arasında doğrudan temasların artırılması hedefleniyor. İstanbul’daki buluşma, E3 ile İran’ın son aylarda çeşitli düzeylerde sürdürdüğü diyaloğun en somut adımlarından biri olacak. Daha önce Roma’da yapılması planlanan üst düzey E3-İran toplantısı ertelenmiş olsa da, İran Dışişleri Bakanı Araghchi geçen hafta E3 diplomatlarıyla bir ön görüşme yapıldığını ve bunun “umut verici ama kırılgan bir başlangıç” olduğunu ifade etti. Şimdi İstanbul’da gerçekleşecek yüz yüze buluşma ile bu diyaloğun sağlamlaştırılması amaçlanıyor.
Diplomatik trafik sadece Batı ekseninde de değil. İran, Rusya ve Çin gibi müttefik ülkelerle temaslarını sürdürerek kendine destek arka planı oluşturmaya çalışıyor. Araghchi, Nisan ayında Moskova ve Pekin’i ziyaret ederek İran’ın nükleer meseledeki duruşu için bu ülkelerin desteğini aradı ve ardından “diplomasiye bir şans daha tanıma” çağrısıyla Paris, Berlin ve Londra’yı ziyaret etmeye hazır olduğunu duyurdu. Bu adım, İran’ın “top şimdi E3’te” diyerek Avrupa’ya sorumluluk yüklediği bir diplomatik manevra olarak görülüyor. Öte yandan UAEA Başkanı Rafael Grossi, taraflar arasındaki görüşmelerin kritik bir eşikte olduğunu belirterek “zamanın daraldığı” uyarısında bulundu. Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı’nda konuşan Grossi, İran’ın %60 düzeyinde uranyum üretimini hızla artırdığını hatırlatarak tarafların vakit kaybetmeden anlaşmaya odaklanması gerektiğini vurguladı ve “daha fazla zaman kaybedilmemeli” mesajı verdi. Grossi ayrıca hem Trump yönetimine hem de İran’a diyalog çağrısı yaparak müzakere masasının tek çıkış yolu olduğunun altını çizdi.
Tüm taraflar kamuoyu önünde diplomatik çözüm istemek konusunda hemfikir görünse de, perde arkasında zorlayıcı kozlar ve güvensizlikler masada duruyor. ABD Başkanı Donald Trump, İran’la müzakerelerde “nükleer silah asla edinemeyecekleri bir anlaşma” için ısrarcı olduklarını ve diplomasi başarısız olursa askeri seçeneğin masada olduğunu açıkça dile getirdi. İran tarafı ise Washington’a temkinli yaklaşıyor; Trump’ın önceki dönemde anlaşmadan çekilmesi nedeniyle verilen sözlerin kalıcılığına güven duymuyor. Avrupa ülkeleri arada denge kurmaya çalışırken, İsrail gibi bölgesel aktörler de zayıf bir anlaşmanın İran’ı durdurmayacağı endişesiyle süreci yakından takip ediyor.
Önümüzdeki aylarda İran nükleer krizinin akıbeti, büyük ölçüde bu diplomatik girişimlerin başarıya ulaşıp ulaşamamasına bağlı olacak. İstanbul’daki toplantı, İran ile Batılı güçlerin yıllar sonra aynı masada oturduğu önemli bir diplomatik test niteliğinde. Buradan çıkacak sonuç, bir yandan Umman’da süren ABD-İran dolaylı müzakerelerinin seyrini etkileyecek, diğer yandan Ekim 2025’te kapısı kapanacak olan uluslararası anlaşma penceresinin kaderini belirleyecek. Tüm taraflar, yeni bir krizi tetikleyecek adımlardan kaçınmak istediklerini vurgularken, nihai hedefin diplomatik yolla kapsamlı ve kalıcı bir anlaşmaya varmak olduğu konusunda açıklamalar yapıyorlar. İstanbul görüşmesi, bu hedefe doğru atılan adımların somut bir göstergesi olacak. Diplomatlar, önümüzdeki dönemi nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması veya tamamen çökmesi arasındaki kritik eşik olarak tanımlıyor. Bu nedenle hem İstanbul’da hem de devamındaki görüşmelerde tarafların göstereceği esneklik ve irade, Orta Doğu’nun gelecekteki güvenlik dengelerini de şekillendirecek.
Kaynaklar:
- Reuters Haberleri
- John Irish & Parisa Hafezi, Reuters: “Iran, Europeans to hold nuclear talks on Friday, diplomatic sources say” – PARİS/DUBAİ, 13 Mayıs 2025
- John Irish, Reuters: “Iran warns Europeans that reimposing sanctions could have irreversible consequences” – PARİS, 12 Mayıs 2025
- Francois Murphy, Reuters: “Exclusive – Iran plans new uranium-enrichment expansion, IAEA report says” – VİYANA, 28 Kasım 2024
- Al Jazeera Türkçe (Ajanslar): “İran, Avrupa ile nükleer müzakerelere hazır olduğunu bildirdi” – 24 Nisan 2025
- UAEA/Uluslararası Basın:
- Rafael Grossi’nin açıklamaları – Reuters röportajı, 14 Şubat 2025 (RFE/RL’den alıntı)
- UAEA Şubat 2025 raporuna dair bilgiler – AFP kaynaklı