BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Lip-Bu Tan, Pazartesi günü Beyaz Saray’a çağrıldığında, görünüşte Çinli girişimlere yaptığı yatırımları açıklamak için oradaydı. Ancak toplantının ardından, birkaç gün önce Intel’in CEO’sunun istifasını istemiş olan Donald Trump, onun “inanılmaz hikâyesinden” övgüyle bahsetti. Tan görevine devam ediyor. Fakat herhalde kendisine bir eş-CEO geleceğini tahmin etmemişti. Zira Trump’ın, Amerika hükümeti adına çip üreticisine yatırım yapmayı düşündüğü bildiriliyor.
Intel’in hisseleri, olası bir kurtarma haberi üzerine %10 yükseldi. Ancak şirket sıkıntıda. Eski çiplerine olan talep azalıyor. Mart ayında görevi devralan Tan, müşteriler hazır olmadıkça şirketin gelişmiş “14a” üretim sürecine yatırım yapmayacağını belirtti. 2022’de büyük bir gösteriyle başlatılan Ohio’daki fabrika inşaatı neredeyse durma noktasına geldi. İşten çıkarmalar sert oldu. Şirket, 2023’ten bu yana değerinin yaklaşık yarısını kaybetti ve ağır borç yükü derecelendirme kuruluşları tarafından düşürüldü.
Önceki başkan gibi Trump da, Amerika’nın tek yerli ileri teknoloji çip üreticisi olan Intel’in batmasına izin verilemeyecek kadar önemli olduğuna inanıyor. Joe Biden yönetimi sorunu, şirkete büyük sübvansiyonlar yağdırarak çözmeye çalıştı: Intel, CHIPS Yasası’nın en büyük faydalanıcısı oldu. Trump ise bu tür cömertlikleri azaltma sözü verdi. Ancak yapılacak herhangi bir anlaşma, Intel’i devletten uzaklaştırmak yerine tam tersine ona daha sıkı bağlayabilir. Nitekim başkanın, yatırımı finanse etmek için CHIPS Yasası fonlarını kullanmayı bile düşündüğü konuşuluyor.
Devletin iş dünyasına müdahale etmesi artık Amerikan siyasetçiler arasında ortak bir görüş haline geldi, ancak bu müdahalenin nasıl olacağı konusunda fikir ayrılıkları var. Trump’ın yaklaşımı ise netleşiyor. Ne Avrupalılar kadar bürokratik ne de Çinliler kadar katı bir çizgide. Bunun yerine, Wall Street’ten çıkmış bir “aktivist yatırımcı” gibi davranıyor; patronları kamuoyu önünde azarlayıp tavizler koparıyor. Hisse fiyatlarına da fazlasıyla önem veriyor. Son iki yatırım, bunun Intel için nasıl işleyeceğine dair ipuçları veriyor.
Haziran ayında Amerikan hükümeti, Nippon tarafından satın alınan US Steel’de “altın hisse” aldı. Biden, sendika oylarını kazanmak için bu satın almaya karşı çıkmıştı. Yatırımı, Amerika’nın yabancı yatırımlarını denetleyen CFIUS’un incelemesinin ardından, asılsız ulusal güvenlik gerekçeleriyle engellemişti. Trump ise yeni bir inceleme başlattı ve anlaşmayı onayladı. Yeniden düzenlenen anlaşmanın bir parçası olarak başkan, yönetim kuruluna bir üye atama ve Amerika’da çelik üretimini azaltmaya yönelik kararlara veto hakkı elde etti. Intel için yapılacak herhangi bir anlaşmada da, federal bürokrasi yerine doğrudan Trump’la muhatap olunması muhtemel. Ohio’daki üretim üzerinde kontrol, başkanın ilgi alanlarından biri olabilir.
Intel’in yeni yönetim kurulu üyelerinden çok daha fazla ihtiyacı olan şey, üretim yani “foundry” kolu için müşteriler. Ancak bu müşteriler çıkmıyor. Bunun bir nedeni, Intel’in çip tasarım işinin, potansiyel alıcıları olan AMD ve Nvidia ile rekabet etmesi. İkinci bir işlem bu konuda ipucu veriyor. Temmuz ayında Amerikan Savunma Bakanlığı, nadir toprak metalleri üreticisi MP Materials’a 400 milyon dolar yatırım yaptı ve ürünlerinin piyasa fiyatının üzerinde bir fiyattan satılmasını garanti etti. Birkaç gün sonra, başkanla kendi pazarlıklarını yürüten Apple da MP Materials ile tedarik anlaşması açıkladı. Trump, Çin’e ürün satabilmek için onayına ihtiyaç duyan AMD ve Nvidia gibi çip tasarımcılarının Intel’in üretim tesislerini kullanmasını isteyebilir. Daha radikal bir seçenek olarak onları, Intel’in zor durumdaki üretim kolunu topluca satın almaya zorlayabilir. Bu, herhangi bir aktivist yatırımcının gurur duyacağı türden bir anlaşma olurdu.