Hindistan, kalkınma konusunda yaygın bir miti yıkarak aşırı yoksulluğu neredeyse sıfıra indirdi.
30 Yıl Önce ve Bugün
1995 yılında yazar Siddharth Dube, Hindistan’ın kuzeyinde bir köye giderek oradaki yoksulluk seviyesini gözlemledi. Gördüğü manzara, köhne kulübeler, ilkel tarım aletleri, yalınayak yaşlılar ve açlıktan zayıf düşmüş çocuklardan oluşuyordu. O dönemde Hindistan’ın nüfusunun yaklaşık yarısı uluslararası yoksulluk sınırının altındaydı.
Ancak, 2024 ve 2025 yıllarında açıklanan en güncel verilere göre Hindistan’da yoksulluk oranı sadece %1’e düştü.
Sanayileşme Olmadan Yoksulluktan Kurtulmak Mümkün mü?
Hindistan’ın bu başarısı, sanayileşme olmadan da yoksulluğun azaltılabileceği yönünde yeni bir tartışmayı gündeme getiriyor. Geleneksel görüşe göre, yoksulluğu ortadan kaldırmanın yolu, büyük fabrikalar kurarak tarım işgücünü sanayiye kaydırmak olarak görülüyordu. Ancak Hindistan’da halen çalışan nüfusun %40’ı tarımda yer alıyor.
San Diego Kaliforniya Üniversitesi’nden Vincent Armentano, Paul Niehaus ve Tom Vogl tarafından yapılan bir araştırma da bu görüşü destekliyor. Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika ve Güney Afrika’yı kapsayan çalışmada, insanların nesiller boyu yoksulluktan nasıl çıktığı incelendi. Araştırmaya göre, yeni nesiller, eğitim ve beslenme olanakları sayesinde önceki nesillere göre daha iyi bir yaşam standardına sahip oluyor.
Tarım ve Köy Hayatı Ekonomik Kalkınma İçin Yeterli mi?
Sanayileşmeden büyüyen Hindistan ekonomisi, tarımın kalkınma için yeterli olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Çin’de yoksulluktan çıkanların %37’si tarımdan başka sektörlere geçerken, bu oran Endonezya’da %13, Meksika’da %10 ve Güney Afrika’da %7 olarak kaydedildi. Tarımsal verimliliğin artması, köylerde yaşayanlar için de yoksulluktan kurtulma fırsatı sunuyor. Köylerden kente göç edenlerin azalması, kalan işgücü için maaşların artmasını da beraberinde getiriyor.
Yeni Bir Yoksulluk Sınırı Belirlenmeli
Ekonomistler Bhalla ve Bhasin, Hindistan’da artık yeni bir yoksulluk sınırı belirlenmesi gerektiğini savunuyor. Mevcut 2,15 dolarlık sınır artık yeterli değil. Hindistan, daha yüksek refah seviyelerine ulaşmayı hedeflemeli.
Hindistan’daki en düşük gelir grubunun artık temel ihtiyaçlarını karşılayabildiği, ancak hala maddi sıkıntı içinde olduğu belirtiliyor. Yani, insanlık onuruna yakışır bir yaşam için yeni bir refah seviyesi hedeflenmeli.
Mr. Dass ve oğlu bu gerçeğin çarpıcı bir örneğini sunuyor. Dass, aşırı yoksulluktan kurtulsa da finansal sıkıntılarla mücadele etmeye devam etti. Oğlu, annesinin sağlık giderlerini, kızının evliliğini finanse etmek ve torununu üniversiteye göndermek için borç almak zorunda kaldı. “Para bir tür takıntı haline geliyor. Ne kadar kazanırsan kazan, istekler asla bitmiyor” diyor.
Bu gerçek, Hindistan’ın ekonomik başarısını küçümsemese de, refahın sürekliliğini sağlamak için yeni hedeflerin belirlenmesi gerektığini gösteriyor. Hindistan’da yoksulluk sıfıra yaklaşsa da ekonomik gelişim sürekli bir arayış olmaya devam ediyor.