Lüks tüketim sektörünün iki devi Hermès ve LVMH arasındaki liderlik yarışı, LVMH’nin zayıf çeyrek sonuçları ve piyasa satışları sonrası sonlandı. Hermès, Louis Vuitton’un sahibi olan LVMH’yi geçerek dünyanın en değerli lüks markası haline geldi.
Giriş: Paris merkezli Hermès, Louis Vuitton’un çatı şirketi LVMH’nin zayıf ilk çeyrek sonuçlarıyla birlikte hisse fiyatında yaşanan düşüş sonrası, piyasa değeri açısından en değerli lüks marka konumuna yükseldi. Hermès’in sabit kalan hisse değeri, LVMH’nin %7,9 oranında düşmesiyle bir adım öne geçmesini sağladı.
LVMH’de Beklentilerin Altında Gelen Sonuçlar
LVMH’nin moda ve deri ürünleri satışları, ilk çeyrekte %5 düşüş göstererek, analistlerin %1’lik artış beklentisinin oldukça altında kaldı. Bu sonuçlar, şirketin piyasa değerinin Kasım 2020’den bu yana en düşük seviye olan €246,5 milyara gerilemesine neden oldu.
Buna karşın Hermès hisseleri günü yatay kapatarak şirketin piyasa değerini €248,1 milyar seviyesine taşıdı. Bu değişim, Hermès’in tarihinde ilk kez LVMH’yi geçmesini sağladı.
Hermès’in Dayanıklılığı: Dar Üretim, Yüksek Talep
Hermès, pandemi sonrası yavaşlayan talebe rağmen ayakta kalmayı başardı. Bunun arkasında yatan temel faktörler şunlar:
- Ultra-zengin müşteri profili
- Kısıtlı üretim hacmi
- Yüksek marka sadakati ve ayrıcalıklı imaj
Örneğin, bir Kelly çantası almak isteyen müşteriler aylarca, hatta yıllarca beklemeyi göze alıyor. Ürünlerin yeniden satış piyasasında da liste fiyatının üzerinde değer görmesi, markanın benzersiz fiyatlama gücünü ortaya koyuyor.
Piyasa Çarpanlarıyla Değerlendirme
Hermès hisseleri şu anda gelecek kazançlarının 50 katı fiyatla işlem görüyor; bu oran sektördeki diğer lüks markalara kıyasla oldukça yüksek. Barclays analisti Carole Madjo, Hermès’in “rakipsiz marka arzu edilirliği” sayesinde fiyat artışlarına daha az ihtiyaç duyduğunu ve Trump’ın gümrük tarifelerinden görece daha az etkileneceğini ifade etti.
Trump’ın Ticaret Savaşları ve Lüks Sektör Üzerindeki Baskı
Donald Trump yönetiminin başlattığı “karşılıklı” gümrük tarifeleri, hem Avrupa hem de Çin’den gelen ürünlere yüksek vergiler uygulanmasına neden oldu. Bu durum, özellikle ABD ve Çin arasındaki tarifelerin %100’ün üzerine çıkmasıyla, küresel resesyon korkularını artırdı.
ABD’nin AB’den ithal edilen ürünlere uyguladığı vergilerin önce %20 olarak açıklanıp sonra %10’a düşürülmesi, piyasalarda belirsizliği daha da artırdı. HSBC ve Bernstein gibi kurumlar, bu ortamda 2025’in ikinci yarısına ilişkin toparlanma beklentilerini aşağı çekti.
Citigroup analisti Thomas Chauvet, bu koşullar altında lüks sektöründe güvenilir bir büyüme senaryosu geliştirmenin zor olduğunu vurguladı.
Sonuç: Hermès, Lüksün Yeni Tanımı mı?
Hermès’in LVMH’yi geride bırakması, sadece finansal değil stratejik bir başarı olarak da öne çıkıyor. Çok markalı ve çeşitlendirilmiş yapısıyla övülen LVMH’ye karşılık, tek bir marka odağıyla Hermès, değerli olmanın tanımını yeniden yapıyor. Bu gelişme, lüks sektöründeki paradigma değişimine işaret edebilir: “daha az ama daha özel” stratejisi, genişlemeye dayalı modellerden daha sürdürülebilir olabilir.