BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Gazze’de kalan sertlik yanlıları kontrolü kaybediyor
13 Mayıs’ta İsrail’in Khan Yunus’taki Avrupa Hastanesi’ne düzenlediği iki hava saldırısıyla hasar gören bir tünel, haftalar sonra ulaşıldığında hâlâ çürüyen ceset kokuyordu. Tünelin altında, hastanenin acil servis bölümünün hemen altında yer alan küçük bir odada beş ceset bulundu. 8 Haziran’da bunlardan birinin, Hamas’ın askeri kanat komutanı Muhammed Sinvar’a ait olduğu teyit edildi.
Sinvar’ın ölümü, Hamas için ilk kayıp değil ve örgüt halihazırda onun yerine birini atadı. Ancak bu gelişme, Gazze’de köklenen Hamas liderliğinin sarsılmasına ve İsrail’in yeniden şiddetli baskı uyguladığı bu dönemde hareketin yönetim dengelerinin değişmesine yol açabilir.
İsrail ordusu aynı gün uluslararası basını sınırlı şekilde ilk kez Gazze’ye soktu. Ekim 2023’te savaşın başlamasından bu yana hiçbir yabancı gazetecinin Gazze’ye bağımsız olarak girmesine izin verilmemişti. Ziyaretin iki amacı vardı. İlki propaganda: Hamas’ın tünellerini hastaneler altına gizlediğini göstermek ve hastane binasının yıkılmadığını kanıtlamak. Ancak Khan Yunus’ta görülen geniş çaplı yıkım bu mesajı zayıflattı. Şehrin 200.000’i aşkın sakini, Akdeniz kıyısındaki sefil “insani bölgelere” sürüldü.
İkinci amaç ise psikolojik savaştı. İsrail, Gazze’de hâlâ etkili olan Hamas liderlerine ve sivil halka artık saklanacak bir yer kalmadığını göstermek istiyor. Bir askeri yetkili, Sinvar’ın ölümünün Hamas’ı ateşkesi kabul etmeye yöneltebilecek bir “dönüm noktası” olabileceğini söyledi.
Amerika, Katar ve Mısır’ın arabuluculuğuyla aylardır masada olan ateşkes planı, 60 günlük bir duraklama öngörüyor. Bu sürede kalan İsrailli rehinelerin yaklaşık yarısı serbest bırakılacak; karşılığında yüzlerce Filistinli mahkûm salıverilecek. İsrail bu süreçte bazı bölgelerden çekilecek ve daha fazla insani yardım girişine izin verilecek. Ancak Hamas hâlâ kalıcı barış için güvence istiyor; İsrail ise bu garantileri vermeyi reddediyor. Yine de, son günlerde Hamas bu koşulları yeniden müzakereye açık olduğuna dair sinyaller veriyor.
Hamas’ın Gazze dışındaki yardımla sınırlı ve denetim dışı dağıtım ağları üzerinden ulaşan insani yardımları kontrol edememesi; İsrail’in ağır tahribatı; ve Sinvar’ın ölümüyle örgüt içi dengelerin bozulması, bu değişimde rol oynuyor olabilir.
Şu anda Gazze’de fiili Hamas liderliği, kuzeydeki komutan İzzeddin el-Haddad’a geçmiş durumda. El-Haddad, 7 Ekim’de kaçırılan rehinelerin saklanması ve korunmasından sorumluydu ve hâlâ onların akıbeti üzerinde etkili olduğu düşünülüyor. Ancak yeni görevi, Hamas’ın Gazze dışındaki liderleriyle koordinasyon sağlamak olacak ki bu, örgüt içinde daha geniş çaplı siyasete ilk kez dahil olması anlamına geliyor. Bir İsrailli istihbarat uzmanı, “El-Haddad şimdi karar vermek zorunda: tarihe Gazze’nin tamamen yok olduğu dönemin lideri olarak mı geçecek, yoksa ateşkes sonrası ayakta kalan son isim olarak mı?” diyor.
Sinvar kardeşler döneminde Hamas’ın Gazze merkezli liderliği baskındı. Ancak her ikisinin de ölümünden sonra, örgütün yurtdışındaki lider kadrosu—Doha, Beyrut ve İstanbul’da konuşlu figürler—yeniden öne çıkmış durumda. Hamas’ın genel lideri olan Yahya Sinvar’ın yerine biri henüz atanmadı. Bunun yerine örgüt şu dört kişi tarafından yönetiliyor:
- Halid Meşal: Hamas’ın eski lideri, İran yerine ılımlı Sünni rejimlerle yakın ilişkileri savunuyor.
- Zaher Cebarin: Batı Şeria temsilcisi ve mali işlerden sorumlu.
- Muhammed Derviş: Lübnan doğumlu bir Filistinli; Hamas’ın Gazze yönetiminden çekilip bir ulusal birlik hükümetine yer açmasını önermişti.
- Halil el-Heyya: Yahya Sinvar’ın eski yardımcısı, tek Gazzeli lider ve şu an Katar’da. Gazze’de Hamas’ın sahada kalma güvencesi için çabalıyor ama giderek yalnızlaşıyor.
Bu üç liderin, Hamas’ın savaştan sonra Gazze üzerindeki fiili yönetiminden vazgeçmesini, ancak bölgesel prestijini korumasını sağlayacak bir anlaşmayı destekleyeceği düşünülüyor. Bu da ateşkesi mümkün kılabilir.
İsrail içindeki siyasi dengeler de bu süreci etkiliyor. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun koalisyonundaki aşırı sağ partiler, savaşı sürdürme ve Gazze’yi yeniden yerleştirme planlarıyla, bir ateşkes halinde hükümeti devirmekle tehdit ediyor. Ancak bazı üst düzey yetkililer, kalıcı bir ateşkes için koşulların artık olgunlaştığını ifade etmeye başladı. Bu değişimin ardında, Donald Trump’ın ve Batılı müttefiklerin baskısı ile Hamas’ın yönetimi bırakması ve silahsızlanması yönünde artan beklenti var.
Ayrıca, erken seçim ihtimali Netanyahu’nun elini zayıflatıyor. Şu an için seçimler 2026 Ekim’inde planlanıyor. Ancak koalisyon içinde ultra-Ortodoks partilerin dini okullardaki öğrenciler için askerlikten muafiyet talebi nedeniyle yaşanan gerilim, bu tarihi öne çekebilir. Netanyahu seçimleri kaybetme ihtimalinden endişeli. Ancak kaçınılmaz olursa, kalan rehinelerin serbest bırakıldığı ve ateşkesle sonuçlanan bir diplomatik başarıyı seçmenine “zafer” olarak sunabileceği bir zemini tercih edecektir. Bu da ABD’yle gerilen ilişkileri biraz yumuşatabilir. Donald Trump’ın Ortadoğu temsilcisi Steve Witkoff’un önümüzdeki günlerde bölgeye dönmesi bekleniyor. Bu kez yanında bir nebze umut da olabilir.
Kaynak: The Economist