BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Dijital tasarım kulağa masum gelebilir. Ancak “karanlık desenler” hiç de öyle değil. Bu terim, kullanıcı arayüzlerinde tüketicileri normalde tercih etmeyecekleri seçeneklere yönlendiren veya manipüle eden tasarım hilelerini ifade ediyor.
Bu tür yöntemlerin çoğunu tanırsınız. Mesela bir tekliften vazgeçme butonunda şöyle bir mesaj yazması: “Evet, yüzyılın fırsatını kaçırmak istiyorum.” Ya da “Ödüller için şimdi kaydol” seçeneğinin, “Ben sadece almaya geldiğim şeyi istiyorum” yazan seçeneğe kıyasla üç kat daha büyük ve daha parlak olması. İptal sürecinin o kadar karmaşık olması ki, kullanıcı sonunda ne yapmaya çalıştığını unutması. Ya da bir otel odasına bakarken “Bu odayı şu anda sizinle birlikte 300 kişi daha inceliyor” gibi paniğe sürükleyen mesajlar.
Bu yöntemler, en azından kısa vadede oldukça etkili olabilir. Chicago Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Jamie Luguri ve Lior Strahilevitz’in 2021’de yayımladığı bir araştırma, ücretsiz deneme sunan bir hizmete yönelik “karanlık desen” uygulamalarının etkisini ortaya koydu.
“Önerilir” ibaresiyle öne çıkarılan “Kabul et ve devam et” butonu ile daha silik bir “Diğer seçenekler” butonundan oluşan hafif manipülasyonlar bile katılımcıların devam etme oranını, “Kabul et” veya “Reddet” seçeneklerinin sunulduğu kontrol grubuna kıyasla iki katından fazla artırdı. Hizmeti reddetmek için kullanıcıları birden fazla ekrana tıklamaya zorlayan agresif tasarımlar ise kabul oranını dört katına çıkardı. Şirket yöneticilerinin bunları görmezden gelmesi zor.
Elbette tüm karanlık desenler kötü niyetli sayılmaz. Bazı tasarım tercihlerinin bir yandan belirsiz bir yönü varken diğer yandan kullanıcıya fayda sağladığı bile söylenebilir: Örneğin bir otel odasında kalan yer sayısını bilmek bazı kullanıcılar için yararlı olabilir. Ticarette belli düzeyde yönlendirme doğaldır: H.G. Wells’in dediği gibi reklam, her ne kadar tamamen meşru bir yalan olmasa da tam anlamıyla hakikati yansıtmaz.
Tüketiciler de aldatma düzeylerini birbirinden ayırabiliyor. Pennsylvania Üniversitesi’nden Shannon Duncan ve çalışma arkadaşlarının yakın tarihli bir araştırması, insanların bir yardım kuruluşunun reklamlarına nasıl tepki verdiğini inceledi. Katılımcılar, örneğin bir köydeki yoksulluğu temsil etmek için çocuk oyuncu kullanılması gibi yapaylığa, gerçekte var olan ama istisnai derecede yoksul bir çocuğun seçilmesi gibi yanıltıcı yöntemlerden daha fazla karşı çıktı.
Karanlık desenler çoğu zaman düşünmeden kopyalanıp yapıştırılıyor. Fair Patterns adlı, karanlık desenleri ortadan kaldırmaya yönelik çözümler sunan şirketin kurucu ortağı Marie Potel’e göre sorunlu tasarımlar genellikle standart şablonlardan alınıyor. Üretken yapay zekâ araçları sorunu büyütebilir çünkü internet, karanlık desenlerle dolu tasarımlarla eğitiliyor. Ancak yöneticilerin tasarım tercihlerine dikkat etmeleri için iki önemli sebep var.
İlk sebep, artan düzenleme ve dava baskısı. Brüksel’den Kaliforniya’ya, Londra’ya kadar yasa koyucular karanlık desenlere karşı harekete geçti. Federal Ticaret Komisyonu (FTC), geçtiğimiz ay Amazon ile 2,5 milyar dolarlık tarihi bir uzlaşmaya vardı. Kurum, Amazon’u kullanıcıları Prime aboneliğine yönlendirmek için manipülatif tasarım kullanmak ve abonelik iptalini gereğinden zorlaştırmakla suçluyordu. (Amazon, uzlaşmanın suçlamaları kabul ettiği anlamına gelmediğini söylüyor.) Haziran ayında Hollanda’daki bir tüketici derneği, otel rezervasyon platformu Booking.com’a karşı toplu dava açarak müşterileri yanıltıcı yasa dışı tasarım taktikleri kullanmakla suçladı.
İkinci sebep ise karanlık desenlerin şirketlere uzun vadede zarar verebilmesi. Tüketiciler, kendilerini manipüle etmeye yönelik aşırı agresif taktiklerden hoşlanmıyor. Luguri ve Strahilevitz’in çalışması, agresif yöntemlerin tüketicileri rahatsız ettiğini ortaya koydu.
Stanford Üniversitesi’nden Navdeep Sahni’nin ortak yazar olduğu başka bir çalışmaya göre, müşterilerin sözleşmelerden çıkmasını zorlaştırmak ters tepebilir. Avrupa merkezli bir medya şirketinin 1 milyon müşterisi üzerinde yapılan deneyde, bazılarına ücretli aboneliğe otomatik dönüşen tanıtım denemeleri sunulurken, diğerlerine otomatik olarak sona eren denemeler sunuldu.
Bekleneceği gibi otomatik yenilemeli aboneliklerde kullanıcıların aboneliğe devam etme oranı daha yüksekti. Ancak hikâye bundan ibaret değildi. Otomatik yenileme seçeneğini kabul edenlerin başlangıç oranı %35 daha düşüktü. İnsanlar daha fazla para kaybedeceklerini fark ettikleri için üründen tamamen uzak durmayı tercih etti. Sahni’ye göre otomatik iptal seçeneği sunulan abonelikler, şirket için daha iyi sonuç verdi. Karanlık desenler, tüketicileri olduğu kadar şirketleri de kendi çıkarlarına aykırı davranmaya itebilir.






