BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Yapay zekâ çağının erken döneminde şaşırtıcı bir lider vardı. 2022 Kasım’ında ChatGPT sahneye çıkmadan önce Microsoft, yaygın ama sıkıcı iş yazılımlarıyla tanınan bir şirketti. Ancak OpenAI ile yaptığı özel bulut ortaklığı sayesinde 47 yaşındaki teknoloji devi bir anda “büyük teknoloji”nin en sıcak ismine dönüştü. O günden bu yana şirket, hissedarlarına 2 trilyon dolardan fazla değer kazandırdı. Bu rakam, yapay zekâ devrimini çipleriyle besleyen ve 5 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşan Nvidia’nın performansına kıyasla sönük kalsa da, başka hiçbir ölçüye göre sıradan sayılmaz.
Microsoft bunu, OpenAI üzerindeki kontrolünü gevşeterek başardı. Şirket artık OpenAI’nin farklı bulut altyapılarını kullanmasına izin veriyor, hatta 28 Ekim’de yapılan yeni anlaşmayla bu özgürlüğü sınırsız hale getirdi. Artık OpenAI, izin almadan istediği bulut sağlayıcısını seçebilecek. Aynı anlaşmayla Microsoft, OpenAI’de %27 hisse aldı, 2032’ye kadar teknolojilerinin tümüne (yapay süper zekâ da dahil) erişim hakkı elde etti ve şirket gelirlerinin %20’sini alma hakkını kazandı. Buna karşılık OpenAI, önümüzdeki yıllarda Microsoft’un bulut altyapısına 250 milyar dolar harcayacak.
Bu ortaklık modeli, yapay zekâ ekosisteminde sektöre yön veren yeni bir yaklaşım doğurdu. Artık iş bölümü esas: Nvidia ve AMD gibi çip üreticileri GPU’ları tasarlıyor, OpenAI ve Anthropic gibi laboratuvarlar modelleri geliştiriyor, Microsoft ve Amazon gibi “hiper ölçekli” bulut şirketleri bu modelleri barındırıyor. Herkes mümkün olduğunca iş birliği yapıyor, gerektiğinde rekabet ediyor.
Tek istisna Google. Şirket, büyük teknoloji devleri arasında dikey entegrasyonu tamamen benimseyen tek örnek. Google Cloud, kendi geliştirdiği TPU’ları kullanarak Google DeepMind’ın öncü modellerini eğitiyor; bu modeller de arama motoru ve YouTube dahil tüm Google ürünlerini besliyor.
Ancak bu “her şeyi kendi yap” yaklaşımı, Microsoft ve OpenAI’nin esnek modeline kıyasla daha yavaş ilerliyor. Bu da hızla değişen bir teknoloji ortamında dezavantaj anlamına geliyor. Google, bir dönem “yapay zekâda geri kalmış” olarak damgalandı. Ana şirket Alphabet’in hisseleri, 2022 sonunda ChatGPT’nin çıkışından bu yana kârına oranla Microsoft’un yaklaşık üçte ikisi fiyatında işlem gördü. Üstelik Alphabet’in net kârı, Microsoft’unkinden daha hızlı artmasına rağmen.
Yine de son aylarda tablo değişti. Son dört ayda Alphabet’in piyasa değeri 1 trilyon dolar artarak son iki buçuk yıldakinden daha fazla kazanç sağladı. Değerleme farkı Microsoft’la kapanmaya başladı. Üstelik Google’ın dikey entegrasyon modeli sadece yatırımcıları değil, Microsoft ve OpenAI gibi rakiplerini de etkilemeye başladı.
Google için bu geri dönüş duygusal bir tat da taşıyor. Şirket, yapay zekâ çağını adeta kendi hakkı olarak görüyor. Microsoft’un aksine, 1990’ların sonunda kurucularının geliştirdiği arama algoritması sayesinde zaten bir makine öğrenimi şirketiydi. 2024’te Google DeepMind yöneticisi Demis Hassabis, protein katlanmalarını tahmin eden yapay zekâ çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü aldı. Üstelik ChatGPT’ye yol açan 2017 tarihli “Transformer” araştırma makalesini yayımlayan da Google araştırmacılarıydı. Ancak OpenAI 2022 sonunda ChatGPT’yi duyurduğunda, Google kendi sohbet robotunu ancak 2023 Şubat’ında tanıttı.
Bu gecikmenin nedeni kurumsal hantallıktı. Alphabet büyüdükçe, iç katmanlar ve çıkar dengeleri nedeniyle karar alma süreçleri yavaşladı — özellikle farklı teknoloji birimlerinin birlikte hareket etmesi gereken durumlarda. Ayrıca ChatGPT’nin Google’ın ana gelir kaynağı olan arama işini zedeleyebileceği endişesi vardı.
Oysa korkulan olmadı. Chatbot’lar aramayı yutmadı, tersine güçlendirdi. 2024 Mayıs’ında sonuçların üst kısmında gösterilmeye başlanan “AI Overviews” özelliği, kullanıcıları daha uzun süre sitede tutarak arama trafiğini artırdı. Google’ın arama reklam gelirleri son çeyreklerde yıllık %10 civarında büyüyor — 50 milyar dolarlık çeyrek satış hacmine sahip bir iş için etkileyici bir hız.
Yapay zekâ, reklam dışı gelirleri de yukarı çekti. Google Cloud satışları yıllık %30 hızla artıyor ve artık Alphabet’in faaliyet kârının neredeyse %10’unu oluşturuyor. Şirket, AI laboratuvarlarının da favorisi: TPU’lar, Nvidia GPU’larına göre daha enerji verimli. Anthropic, 23 Ekim’de Google Cloud’dan 8–10 milyar dolar değerinde ek kapasite satın alacağını duyurdu ve 1 milyon TPU’ya kadar erişim istedi.
Google’ın dikey entegrasyonu, bu verimliliğin ana kaynağı. 2015’ten bu yana geliştirilen TPU’lar, Google’ın kendi donanım ve yazılım ekosistemiyle mükemmel uyum içinde çalışıyor. Bu sayede bir yapay zekâ sorgusunun maliyeti, klasik aramaların yalnızca iki katı düzeyinde. Morningstar analisti Ahmed Khan’a göre, yapay zekâ Google’ın arama işinde brüt kâr marjını %90’dan sadece %86’ya düşürüyor.
Bu ekonomik avantaj, OpenAI’nin neden kendi çiplerini üretmek istediğini açıklıyor. Microsoft da benzer bir yola girdi; 2023’te çip tasarım stüdyosu, 2024’te ise bir AI laboratuvarı kurdu. Ancak ikinci nesil Maia çipleri gecikti ve model geliştirme henüz erken aşamada. Gerçek anlamda rekabet edebilmeleri yıllar alacak gibi görünüyor. Şimdilik, Google’ın durgunluğu yerini ivmeye bırakmış durumda.







