BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Göçe Yönelik Yeni Bir Eleştiri Yükseliyor. Liberaller Bu Durumu Ciddiye Almalı:
Amerika Birleşik Devletleri’nde göçmen karşıtı söylemler yeniden alevlendi. 10 Mart’ta ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, göçün konut fiyatlarındaki artışa neden olduğunu belirterek, “Dünyanın her yerinde göç arttıkça konut fiyatlarının da arttığını görüyorsunuz” dedi. Beyaz Saray Genel Sekreter Yardımcısı Stephen Miller ise, “Üçüncü dünyayı ithal ederseniz, üçüncü dünya olursunuz” açıklamasıyla tartışmaları daha da büyüttü.
Göçmenlere Yönelik Üç Temel Eleştiri
Vance ve Miller gibi politikacılar, göçmen karşıtı görüşlerini yeni bir çerçevede ele alıyor. Üç temel iddiaya dayanarak göçün zarar verdiğini savunuyorlar:
- Göçmenlerin, vatandaşların ev sahibi olmasını zorlaştırdığı
- Çalışsalar bile sosyal devlet sistemini iflasa sürüklediği ve kamu hizmetlerinden haksız yararlandığı
- Batı’yı zengin yapan kültürel yapıyı bozduğu
Bu eleştiriler, yalnızca yabancı düşmanlığı olarak değerlendirilmemeli. Politikacılar bu iddialarını akademik araştırmalara dayandırarak daha geniş bir destek toplamaya çalışıyor.
Konut Fiyatları Üzerindeki Etki
Son yıllarda zengin ülkelere uzun vadeli göç oranı ciddi şekilde arttı. 2019’a kıyasla 2023’te %28 daha fazla göçmen, gelişmiş ülkelere yerleşti. Aynı dönemde konut fiyatlarında da yükseliş görüldü. Ancak araştırmalar, bu artışın sadece göçle açıklanamayacağını gösteriyor. 2013-2023 yılları arasında gelişmiş ülkelerde konut fiyatları reel olarak %39 arttı ve göçmenlerin bu artıştaki payı yaklaşık %10 olarak hesaplandı.
Asıl sorun, konut arzındaki kısıtlamalar. Yeni inşaatlara yönelik düzenlemeler gevşetilmediği sürece konut fiyatları artmaya devam edecek. Ayrıca, nüfus artışı ve daha uzun yaşam süresi nedeniyle konut talebi zaten yüksekti. İlginç bir şekilde, göç karşıtlarının savunduğu yüksek doğum oranı politikaları da konut talebini artırabilir ve fiyatları daha da yukarı çekebilir.
Göçmenlerin Ekonomik Katkısı Tartışmalı
Göçmenlerin kamu bütçesine etkisi, yetenek seviyelerine göre değişiyor. Hollanda’da yapılan araştırmalara göre, göçmenlerin devlete katkı sağlaması için en az lisans düzeyinde eğitim almış olmaları gerekiyor. Düşük vasıflı göçmenlerin sağlık, barınma ve sosyal yardımlardan yararlanması, kamu maliyesi üzerinde yük oluşturabilir.
Ancak ekonomi üzerinde geniş çaplı etkileri hesaba katıldığında tablo değişiyor. Göçmenler, çalıştıkları işyerlerinin ve ekonominin genel verimliliğini artırarak dolaylı vergi gelirlerini yükseltebiliyor. ABD’de yapılan bir analiz, düşük vasıflı göçmenlerin bile uzun vadede devlet gelirlerine olumlu katkı sağlayabileceğini gösterdi.
Kültürel Değişim Konusundaki Endişeler
Göçmen karşıtı görüşlerin en tartışmalı noktalarından biri, kültürel değişimin ekonomik refahı nasıl etkilediğine dair iddialar. Bazı akademisyenler, tarihsel göç akışlarının ülkelerin zenginlik seviyelerini etkilediğini savunuyor. Ancak bu teori, büyük istisnalarla dolu. ABD gibi göçmen nüfusunun yüksek olduğu ülkeler ekonomik olarak gelişmişken, Çin ve Hindistan gibi büyük nüfusa sahip ülkeler görece daha düşük gelir seviyesine sahip.
Tarihsel olarak, göç dalgaları farklı dönemlerde farklı toplumlar tarafından tehdit olarak görüldü. 20. yüzyıl başlarında ABD’de Asyalı göçmenler benzer şekilde hedef alınmıştı. Ancak zaman içinde göçmenlerin toplumlara entegrasyonu ve ekonomik katkıları, bu korkuların yersiz olduğunu gösterdi.
Politika Önerileri: Göçmen Seçiminde Yetkinlik Öncelikli Olmalı
Göçmen karşıtlarının bazı eleştirileri haklı olabilir, ancak çözüm göçü tamamen sınırlamak yerine, onu daha iyi yönetmekten geçiyor. Özellikle, yüksek vasıflı göçmenlerin tercih edilmesi gerektiği konusunda geniş bir fikir birliği bulunuyor.
Ayrıca, konut piyasasını düzenleyerek göçün neden olduğu olumsuz etkileri hafifletmek mümkün. Piyasaya dayalı vize sistemleri ile işgücü eksikliklerini doldurmak ve aynı zamanda göçün getirdiği mali kazanımları toplumun geneline yaymak önemli bir strateji olabilir.
Göçmen karşıtlarının haklı oldukları noktalar düzeltilirse, geri kalan iddiaları daha az inandırıcı hale gelecektir. Bu nedenle, konut piyasasındaki aksaklıkları gidermek ve yüksek vasıflı göçmenleri teşvik etmek, göç tartışmalarında kritik bir denge noktası olabilir.