BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Geçen ay, Amerika’daki aşırı sağcı bir aktivist olan Laura Loomer, sosyal medyada yaralı Gazzeli çocukların Amerikan havaalanlarına varışına dair birçok video paylaştı. Bazıları tekerlekli sandalyedeydi ya da uzuvlarını kaybetmişti. Diğerleri valizlerin üzerinde oturuyordu; kalabalıklar zılgıtlar çekip Filistin bayrakları sallarken gülümseyerek karşılanıyorlardı. Donald Trump’a yakın olan Loomer, çocukları ve yanlarındaki kişileri “İslamcı istilacılar” olmakla suçladı. Birkaç gün içinde Amerika Dışişleri Bakanlığı, Gazze’den vize verilmesini durdurduğunu açıkladı; o tarihten beri tüm Filistinlilere vize engeli getirildi.
Aslında Batı’nın yaralı Gazzelileri kabul etme konusundaki katkısı çok sınırlı. Temmuz 2024’ten bu yana tahliye edilen 2.663 hastanın %60’tan fazlası Mısır’a gönderildi. %30’u Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti. Amerika yalnızca 28, Britanya ise sadece üç hastayı kabul etti. Bu, tedaviye ihtiyaç duyduğu tahmin edilen yaklaşık 16.000 hastanın çok küçük bir kısmı. Neredeyse yarısı tek başına seyahat edemeyen çocuklardan oluşuyor. Bu da 4.176 refakatçinin—çoğunlukla anneler ya da kadın bakıcılar—tahliye edilmesi anlamına geliyor. İsrail, babalara nadiren izin veriyor.
Bu süreç son derece yıpratıcı. Savaştan önce tedavi için Gazze dışına çıkması gerekenler, Filistinlilerin hareketini kontrol eden İsrail askeri otoritesinden 24 saatlik izin alıyordu. Her ay yaklaşık 2.000 Gazzeli bu şekilde çıkış yapıyordu. Çoğu İsrail’e ya da Batı Şeria’ya gidiyordu. 7 Ekim 2023 sonrası İsrail bu yolu kapattığında, bir süreliğine tedavi arayan Gazzeliler Refah sınır kapısından Mısır’a gidebildi. Sınır Tanımayan Doktorlar’a (MSF) göre bu yolla ayda yaklaşık 1.500 kişi geçti. İsrail’in Mayıs 2024’te Refah’ı ele geçirmesiyle bu yol da kapandı; yalnızca bu yılın başındaki iki aylık ateşkes döneminde yeniden açıldı.
Şimdi tahliye edilmeyi isteyenler Kerem Şalom kapısından İsrail’in güneyine, oradan da bir havaalanı veya Ürdün üzerinden üçüncü ülkelere gitmek zorunda. Pasaport, güvenlik izni ve seyahat belgelerini hem Filistin hem İsrail makamlarından, hem transit hem de kabul eden ülkelerden almak gerekiyor. Ateşkesin Mart ayında bozulmasından bu yana, ayda ortalama 89 hastaya çıkış izni verildi. MSF’den Dr. Hani Isleem’e göre bu hızla devam edilirse tüm bekleyenlerin tahliyesi 15 yıl sürecek. Bu sırada Nisan’dan bu yana MSF listesinde yer alan 200 hastadan 19’u, aralarında 12 çocuk da olmak üzere, hayatını kaybetti. Gazze sağlık bakanlığı, geçen yıl Temmuz’dan bu yana bekleme listesinde bulunan 740 kişinin öldüğünü, bunların 137’sinin çocuk olduğunu söylüyor.
MSF’ye göre son aylarda İsrail askeri otoritesi çıkış taleplerini reddetmekten onaylamaya geçti. Şimdi asıl zorluk, hastaları kabul edecek ülkeler bulmak. Komşu ülkeler tıbbi olarak zorlanıyor; diğerleri ise Gazzelilerin kamu kaynaklarını kullanmasına karşı tepkiyle karşılaşıyor. 30 yaşındaki Abeer Alaa Saad, ateşkes sırasında oğlu ile birlikte Gazze’den Mısır’a çıkmış. Oğlunun iki bacağı da bir bombardımanda kopmuş ve protez takılması planlanmıştı. Altı aydır beş kadın ve çocuklarıyla paylaştığı bir hastane odasında yaşıyor; çalışma hakkı yok. Amerika’ya tahliye edilmeyi bekliyor, ardından Gazze’ye dönüp eşi ve diğer iki çocuğuyla birleşmeyi umuyordu. Şimdi ise tam bir belirsizlik içinde.
Loomer’ın videolarındaki çocukları da kapsayan HEAL Palestine adlı Amerikan yardım kuruluşu, tahliye edilenlerin tüm tedavi masraflarını karşılıyor ya da ücretsiz tedavi sunacak hastaneler buluyor. Ayrıca tüm hastalar, tedaviden sonra evlerine döneceklerine dair taahhüt imzalıyor. Ev sahibi ülkeler, Gazzelilerin tedavi sonrasında kalmasından endişe ederken, Gazzeliler de İsrail’in tahliye edilenlerin geri dönüşünü engellemesinden korkuyor. İsrail ise her zaman tahliyeleri teşvik ettiğini, ev sahibi ülkelerden gelen taleplere bağlı olarak kolaylaştırdığını söylüyor.
Filistinlilere Tıbbi Yardım adlı yardım kuruluşundan Liz Allcock, bu tıbbi tahliyelerin “okyanusta bir damla” olduğunu söylüyor. Asıl ihtiyaç, İsrail’in yardımı engellemeyi ve tıbbi tesisleri bombalamayı bırakması, böylece Gazzelilerin kendi tedavilerine yeniden erişebilmesi.