BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
FRANSA, yeni atanan başbakan Sébastien Lecornu’nun 6 Ekim’de, görevde dört haftadan az bir süre kaldıktan sonra beklenmedik şekilde istifa etmesiyle yeni bir siyasi krizin içine sürüklendi. Bay Lecornu, pazar gecesi yeni azınlık hükümetini açıkladığı andan itibaren yoğun baskı altına girdi; çünkü en büyük bakanlıkların çoğunda mevcut isimleri yerlerinde bıraktı. Muhalefet partileri bunu adaletsiz buldu ve bu hafta içinde bile bir gensoru önergesiyle hükümeti düşürmekle tehdit etti. Merkez sağdaki koalisyon ortakları bile ayrılabileceklerini söyledi. Bay Lecornu, gidişatı görerek zorla görevden alınmak yerine kendi isteğiyle ayrılmayı seçti.
Fransa, bir yıl içinde dördüncü başbakanını kaybetmiş oldu; Bay Lecornu ise Beşinci Cumhuriyet’in en kısa süre görev yapan başbakanı olarak tarihe geçti. Karmaşık bir tablo hızla krize dönüşüyor; bu durum hem piyasalarda kaygıya yol açtı hem de siyasi belirsizliği artırdı. Pazartesi sabahı Fransa’nın on yıllık devlet tahvili getirisi neredeyse sekiz baz puan artarak %3,6’ya çıktı; bu oran 2011’den bu yana görülen en yüksek seviyelere yakın. Ülkenin en büyük iki bankasının hisseleri ise %4’ten fazla düştü.
Başkan Emmanuel Macron, yakın siyasi dostu olan 39 yaşındaki Bay Lecornu’yu 9 Eylül’de atamıştı. Yeni başbakan, selef hükümetin ardından bir “kopuş” sözü vermişti; zira önceki gün dokuz aylık görev süresinin ardından parlamento tarafından düşürülmüştü. Fakat Bay Lecornu, farklı parti gruplarıyla haftalar süren görüşmelerin ardından 5 Ekim’de kabinesini açıkladığında, kilit bakanların çoğunu yerinde tuttu. Bu, yeni bir hükümetten çok, eski hükümetin geri dönüşüydü.
Merkez sağdaki yeni müttefikleri bile şaşkına döndü. Cumhuriyetçilerin lideri ve içişleri bakanı Bruno Retailleau hükümetten ayrılmakla tehdit etti. Sol ve aşırı sağ muhalefeti en çok öfkelendiren atama ise Bruno Le Maire’in dönüşü oldu; bu kez yeni savunma bakanı olarak. Yedi yıl boyunca, bir yıl öncesine kadar Macron’un maliye bakanı olan Le Maire, birçok muhalefet politikacısı tarafından ülkenin giderek artan ve artık GSYH’nin yaklaşık %116’sına ulaşan borcunun sorumlusu olarak görülüyor.
Yeni hükümetin bir “hayaletler alayı” olduğunu ilan eden Jean-Luc Mélenchon oldu. Sosyalist lider Olivier Faure bunu bir “sirk” diye niteledi. Aşırı sağ Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen, Le Maire’in dönüşünü “acıklı” buldu ve derhal erken seçim çağrısı yaptı. İstifasının ardından şaşırtıcı şekilde sakin görünen Bay Lecornu, çıkmazdan “her taraftan gelen partizan iştahları” ve uzlaşma kültürünün eksikliğini sorumlu tuttu. Artık yeni bakanlar resmen atandığından, geçici hükümet olarak görev yapacaklar. Bunların arasında, finans bakanlığını devralacak eski sanayi bakanı Roland Lescure de var.
Gerçek şu ki Fransa, Bay Macron geçen yaz meclisin alt kanadını feshettiğinden beri istikrarsız. Ardından yapılan yasama seçimleri, birbirine düşman üç bloktan oluşan kilitlenmiş bir parlamento yarattı. Başkan yeniden seçildiği 2022’den bu yana beş başbakan eskitti. Bu hızlı değişim, Charles de Gaulle’ün 1958’de yeni bir anayasa ile son verdiği, bir önceki Dördüncü Cumhuriyet’in kronik istikrarsızlığını andırıyor. 1948 ve 1950’de iki başbakan sadece iki gün dayanabilmişti.
Macron’un kutuplaşmaları aşarak uzlaşma yaratma ve aşırı uçları dışarıda tutma hedefiyle tasarlanmış merkezci projesi hızla çözülüyor. Macron’un siyasi çıkmazı çözmek için elinde iyi bir seçenek yok. Yeni bir başbakan atasa bile—hatta merkezci grubunun dışından bir lider seçse bile—kilidi açması zor görünüyor. Ama başkan erken seçim çağrısı yaparsa, kendi merkezci partisinin çöküşle karşı karşıya kalması muhtemel—bir yardımcısının dediğine göre 577 sandalyeli alt mecliste belki sadece 50 sandalye kazanabilir. En muhtemel kazanan ise çoğunluğa yaklaşarak bir sonraki hükümeti kurma konumuna gelebilecek Le Pen’in RN partisi olur. Hangisi olursa olsun, piyasalardaki dalgalanmanın nedeni açık. ■