BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Özgürlük Kulesi: Kübalı göçmenler için bir dönüm noktası
Miami’de Biscayne Körfezi’ne bakan ve Kübalı sürgünlerin tarihine adanmış Özgürlük Kulesi, 65 milyon dolarlık yenilemenin ardından gelecek ay yeniden açılacak. 1962–1974 yılları arasında burası Küba Mülteci Merkezi olarak hizmet verdi ve Fidel Castro’nun 1959 devriminden sonra kaçan yaklaşık 400.000 kişi buradan geçti. Gelenler yiyecek, para, ilaç ve sıcak bir karşılama buldu. Müzenin sergilerinden birinde şu iddialı ifade yer alıyor: “Özgürlük sadece bir hayal değil, aynı zamanda ortak bir sorumluluktur.”
Bugün güney Florida’daki Kübalıların hisleriyle bu mesajı bağdaştırmak zor. Yetkililerin “Timsah Alcatrazı” dediği sert göçmenlik tesisinde tutulanların %95’i Latin Amerika ülkelerinin vatandaşı. Çoğu Meksika, Guatemala ya da Küba’dan geliyor ve büyük kısmı son yıllarda resmi sınır kapılarını ve havaalanlarını atlayarak ülkeye giriş yaptı.
Trump yönetiminin bazı Latin Amerikalılara gelecekte oturum umudu veren programları sonlandırmasının ardından yüz binlercesi aynı akıbettin kendi başlarına da gelebileceğinden korkuyor. Yine de en çok mağdur olduklarını hissedenler Kübalılar, çünkü geçmişte ayrıcalıklı göçmenlik statülerinden faydalanıyorlardı.
1966’da kabul edilen Küba Uyum Yasası (CAA) kapsamında, Kübalılar bir yıl sonra daimi oturma iznine başvurabiliyordu. Şimdi ise sınır kapılarını atlayan, hatta çoğu zaman resmi giriş yapan Kübalılar bile, diğer milletlerden gelenlerle aynı belgeyi— I-220A’yı—ve yıllar sonrasına verilebilecek bir mahkeme tarihini alıyor. Bu belge belirsiz bir statü sağlıyor: Ülkede serbest dolaşım, fakat göçmenlik yetkililerinin keyfiyle yeniden gözaltına alınma ihtimali. Bu durum, Kübalıların CAA kapsamında oturma izni almasını neredeyse imkânsız hale getiriyor.
Ayrıca, Haziran ayında Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi, Trump yönetiminin Kübalılar, Haitililer, Nikaragualılar ve Venezuelalılar için Biden döneminde yürürlüğe giren İnsani Af programını sonlandırmasının önündeki engeli kaldırdı. Bu program, söz konusu ülkelerden gelenlerin, bir sponsor bulmaları halinde, ABD’de iki yıl yaşamasına imkân tanıyordu.
Amerika’ya yasal sorun yaşamadan gelen Kübalılar bile şimdi kapılarının çalınmasından korkarak yaşıyor. 30’lu yaşlarında, 2021’de hükümet karşıtı protestolarda tutuklanmaktan kaçıp ülkeyi terk eden mühendis Ricardo şöyle diyor: “Bu sürekli bir endişe.” İltica talebi reddedilen Ricardo, iş ile ev arasında kısıtlı bir hayat sürüyor, markete gitmeye bile cesaret edemiyor. Yasal oturma izni olan eşi bu ay ilk çocuklarını dünyaya getirdiğinde, Ricardo hastaneye yalnızca gece yarısı gizlice girebildi.
Miami’nin göçmenlik mahkemesi tıkanmış durumda. 28 yargıç 312.000 dosyalık birikmiş davayla uğraşıyor; bunların yaklaşık üçte biri Kübalılara ait. Mahkemeye gitmek bile tehlikeli. Avukat Wilfredo Allen Jr., “İnsanlar duruşmalara gitmekten dehşete düşüyor,” diyor. Temmuz ayında iki müvekkili duruşmada gözaltına alınarak Güney Florida Gözaltı Merkezi’ne gönderilmiş. “Her ikisinin de güçlü iltica gerekçeleri ve sabıka kaydı yok,” diyor Allen. Bürosu, neredeyse tamamı Kübalılara ait 16.000 dosyayla başa çıkmak için ek hukuk personeli almak zorunda kalmış. “Bu davaları nasıl ele aldıklarının hiçbir mantığı yok. Tamamen keyfi,” diye ekliyor.
Bizi geri de almazlar
Sınır dışı edilmek eskiden imkânsızdı çünkü Küba vatandaşlarını geri kabul etmiyordu. Bugün hâlâ zor, çünkü ada hükümeti kimi kabul edeceğini kendisi seçiyor. Küba İçişleri Bakanlığı’na göre 2025’te şimdiye kadar 833 Kübalı geri gönderildi.
Trump yönetimi için bu dar sınır dışı yolunun etrafından dolaşmanın yolu, üçüncü ülkelere gönderim. Aday ülkelerin listesi giderek büyüyor; Amerika kıtasından Güney Sudan’a kadar uzanıyor. California Üniversitesi Berkeley’nin Sınır Dışı Verileri Projesi, Ocak–Haziran 2025 arasında en az 731 Kübalının üçüncü ülkelere gönderildiğini, bunların %98’inin Meksika’ya yollandığını tespit etti. Ayrıca pek çok Kübalı, ABD’ye girişte yaşanacak belirsizlikleri aşmak yerine doğrudan başka ülkeleri hedeflemeye başladı. 2025’in ilk altı ayında 20.900 Kübalı Meksika’da, 19.400’ü ise Brezilya’da iltica talebinde bulundu.
Güney Florida’daki Kübalılar için tüm bunlar yalnızca korku değil, aynı zamanda öfke uyandırıyor. Yıllarca Kübalı göçmenleri savunan yerel liderler bile, Trump’ın gazabını çekmemek için sessiz kalıyor. Küba kökenli eski Demokrat kongre üyesi Joe Garcia, “Soğuk savaşın gözdesiydik,” diyor. “Şimdi birdenbire, sadece Meksikalılar gibiyiz.” Diğer Latin Amerika ülkelerinden olup da kendini göçmenlik yetkililerinin hedefinde bulanlar için bu haklı ve adil görünebilir; Kübalıların özel statüsü on yıllardır huzursuzluk kaynağıydı.
Artık devlet görevlilerinden duyulan korkunun Kübalı topluluğu sarsmasıyla rahatsız edici bir paralellik ortaya çıkıyor, diyor Miami Freedom Project’ten Ana Sofia Pelaez. “Sorunun özü, insanların Küba’dan kaçtıkları şeyi burada yeniden yaşıyor olmaları.”