Trump’ın Fed Hamlesi: Miran Adaylığı ve Bağımsızlık Tartışması
ABD’de para politikasının kalbi konumundaki Federal Reserve (Fed), son yılların en kritik siyasi çekişmelerinden birine sahne olmak üzere. Başkan Donald Trump’ın, Fed Yönetim Kurulu’nda boşalan koltuk için Stephen Miran’ı aday göstermesi, hem piyasaları hem de kurumun bağımsızlığına ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi. Miran’ın 4 Eylül’de Senato Bankacılık Komitesi’nde yapılacak onay oturumu, yalnızca kişisel bir atama süreci değil; Fed’in gelecekteki yapısına dair güç dengelerinin nasıl şekilleneceğini de belirleyecek.
Boşalan Koltuk ve Zamanlama
Trump’ın adayı Stephen Miran, geçtiğimiz ay görevinden ayrılan Fed Guvernörü Adriana Kugler’in yerine düşünüldü. Görev süresi 31 Ocak 2026’da dolacak olan bu koltuk, normal şartlarda Fed içindeki dengeleri radikal şekilde değiştirmeye yetmezdi. Ancak Miran’ın savunduğu fikirler ve Trump’ın merkez bankası üzerinde artan etkisi düşünüldüğünde, bu atamanın sembolik önemi çok daha büyük.
Göreve gelir gelmez merkez bankasının bağımsızlığına meydan okuyacak fikirleriyle öne çıkan Miran, hem siyasi hem de finansal çevrelerde sert tartışmalara neden oluyor.
Miran’ın Profilinde “Trump Ekonomisi”
Stephen Miran, Trump’ın ekonomi danışmanları ekibinde yer almış, gümrük tarifeleri ve genişleyici maliye politikalarını savunan bir isim. Akademik kökeni ekonomi-finans olsa da, kamuoyunda en çok öne çıkan yanı “faiz karşıtlığı.”
Miran, defalarca Fed’in faizleri gereksiz yere yüksek tuttuğunu, enflasyonun büyük ölçüde arz yönlü faktörlerden kaynaklandığını ve gümrük tarifelerinin fiyat dinamikleri üzerinde sanıldığı kadar etkili olmadığını savundu. Ona göre çözüm, çok daha düşük faizlerle ekonomiyi desteklemek. Bu bakış açısı, Trump’ın “zayıf dolar, düşük faiz” çizgisiyle birebir örtüşüyor.
Miran’ın en tartışmalı tezi ise Fed’in yapısına ilişkin: Başkan’ın merkez bankası üzerindeki yetkilerinin artırılması, hatta Fed başkanını istediği zaman görevden alabilmesi gerektiğini dile getiriyor. Bu öneri, Fed bağımsızlığına yönelik en radikal meydan okumalardan biri olarak değerlendiriliyor.
Fed’in Bağımsızlığı: Siyasi Riskler
Fed, kuruluşundan bu yana “siyasi iktidarlardan bağımsız para politikası” ilkesiyle hareket etti. Başkanlar zaman zaman faiz indirimleri için baskı yapmış olsa da, kurumun bağımsızlığı büyük ölçüde korunmuştu. Miran’ın yaklaşımı ise bu geleneğe taban tabana zıt.
Eğer Miran’ın çizgisi kabul görürse, Trump’ın doğrudan Fed politikaları üzerinde söz sahibi olabileceği bir döneme girilebilir. Bu durum, yatırımcıların gözünde doların rezerv para statüsünü tehdit etmese de, Fed’in güvenilirliğini ciddi şekilde aşındırabilir.
Uluslararası piyasalarda merkez bankası bağımsızlığı, uzun vadeli faizlerin belirlenmesinde ve sermaye akımlarında kritik bir çıpa görevi görüyor. Miran’ın önerileri, bu çıpanın gevşetilmesi anlamına geliyor.
Piyasaların Tepkisi ve Risk Primi
Miran’ın adaylığı sonrası tahvil piyasalarında anlık oynaklık gözlendi. ABD 10 yıllık tahvil getirileri, “siyasi baskı ile faiz indirimleri” beklentisiyle kısa süreli gerilese de, yatırımcıların risk primi talebinin arttığı dikkat çekti.
Analistler, Trump’ın “düşük faiz – yüksek gümrük tarifesi” denklemine uygun bir Fed yapısının, doların rezerv para statüsünü sarsmayacağını ancak kurdaki dalgalanmaları artıracağını öngörüyor. Özellikle gelişen piyasalar için sermaye akımlarında oynaklık, risk iştahını belirleyecek ana unsur olabilir.
Washington’daki Çatışma
Senato’daki Demokrat isimler, Miran’ın adaylığına sert muhalefet ediyor. Argüman basit: “Fed başkanını görevden alma yetkisi Başkan’a verilirse, merkez bankasının kapıları siyasal çıkar hesaplarına açılır.” Cumhuriyetçiler arasında ise Miran’a daha sıcak bakanlar var; düşük faizlerin Trump’ın büyüme hedefleriyle uyumlu olduğunu düşünüyorlar.
Bununla birlikte, Kongre’deki birçok isim, Miran’ın akademik söylemlerini fazla uç buluyor. Özellikle “başkan istediği an görevden alma” fikri, merkez bankacılığı ilkelerine aykırı olduğu kadar, piyasalarda güven krizini tetikleyebilecek bir kırmızı çizgi olarak görülüyor.
Uluslararası Boyut
Miran’ın onaylanması halinde, Fed bağımsızlığına dair tartışmalar sadece Washington’la sınırlı kalmayacak. Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası gibi kurumlar, “ABD’de siyasallaşmış bir Fed” senaryosuna hazırlanmak zorunda kalabilir. Bu da küresel faiz dengeleri üzerinde yeni bir oynaklık yaratır.
Örneğin, Almanya merkezli bazı fon yöneticileri, Miran’ın adaylığı sonrası ABD tahvillerinde portföy çeşitlendirmesine gitmeye başladıklarını açıklamış durumda. Bu, daha şimdiden risk algısındaki değişimin somut bir göstergesi.
Sonuç: Yüksek Risk, Yüksek Politika
Stephen Miran’ın Fed Yönetim Kurulu adaylığı, salt bir kişisel kariyer hamlesi değil; ABD’nin para politikasında bağımsızlık ilkesinin geleceği açısından da bir dönüm noktası. Eğer Senato, Trump’ın bu adayını onaylarsa, Fed’in yönetim yapısında “başkanın gölgesi” daha belirgin hale gelebilir.
Bu da yatırımcıların her faiz kararını yalnızca ekonomik verilerle değil, aynı zamanda Beyaz Saray’ın siyasi ajandasıyla da okumak zorunda kalacağı bir dönemin kapısını aralayabilir.
BS Ekonomi Yorumu:
Miran’ın onayı çıkarsa, kısa vadede düşük faiz baskısı piyasalar için cazip görünebilir. Ancak uzun vadede, Fed’in bağımsızlığına dair soru işaretleri büyür. Bu ikilem, 2025 sonrasında ABD’nin en kritik ekonomik risklerinden biri olacak: “Bağımsız mı, yoksa siyasallaşmış bir Fed mi?”