BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
AMERİKAN MERKEZ BANKASI (FED) genellikle teknokratik bir uzlaşıyla yönetilir. Ancak bugün adeta bir mücadele alanına dönüşmüş durumda. 17 Eylül’de Fed, Aralık ayından bu yana ilk kez faiz oranlarını çeyrek puan indirerek %4–4,25 aralığına çekti. Kurul üyelerinden Lisa Cook toplantıya yalnızca bir mahkeme, Başkan Donald Trump’ın kendisini görevden almasını engellediği için katılabildi. Diğer bir üye, Stephen Miran, toplantıdan hemen önce kısa süreli bir görev için onay aldı; sonrasında Beyaz Saray’daki işine geri döneceğini söylüyor. Siyasetten bağımsız olması gereken bir merkez bankası için bu tablo oldukça uygunsuz görünüyor. Miran yarım puanlık faiz indirimi yönünde muhalif oy kullandı. Görünüşe göre yıl sonuna kadar üç kez bu ölçekte indirim çağrısı yapıyor; bu da diğer en “güvercin” üyelerin projeksiyonlarının iki katı.
Fed için tehlikeli bir dönemdeyiz; bunun nedeni yalnızca Trump’ın daha düşük faiz isteği değil. Daha gevşek para politikasının ekonomik gerekçesi oldukça hassas dengeler üzerinde duruyor. Miran’ın önerisi, sıra dışı olsa da kritik rol oynadı: 10’a 9 oyla, kurul bu yıl en az üç faiz indirimi bekliyor. Piyasaların da beklentisi bu yönde. Ancak bu beklentilere harfiyen uymak hata olur.
Daha gevşek para politikasının gerekçesi neredeyse tamamen işgücü piyasasına dayanıyor. Son veriler ve revizyonlar, mayıstan bu yana firmaların aylık ortalama yalnızca 27.000 istihdam yarattığını gösteriyor. Bu, yılın ilk dört ayındaki 123.000 seviyesinden keskin bir düşüş. İstihdamdaki bu yavaşlama, Chris Waller’ın—gelecek yıl Jerome Powell’ın yerine Fed başkanı olması beklenen isimlerden—yaptığı öngörüleri doğruladı.

Asıl sorun, zayıf istihdam rakamları ile büyümedeki yavaşlamanın işgücü talebindeki azalmayı mı yoksa arzın daralmasını mı yansıttığını ölçmekte yatıyor. Trump yönetiminde göç neredeyse çöktü. Temmuz ayında sınır devriyesi, güney sınırında yalnızca 8.000 “yakalanma” vakası bildirdi; geçen yıl aynı ayda bu rakam 100.000’di. Bazı araştırmacılar bu yıl net göçün negatif olabileceğini düşünüyor. İşsizlik oranı ise %4,3; bu da işgücü bolluğuna dair kanıt sayılabilecek bir seviye değil.
Ekonominin geri kalanında durgunluk emaresi yok. Perakende satışlar güçlü, hizmet sektörü iyimser. Wall Street adeta coşmuş durumda. Yapay zekâya dair iyimserlik borsayı uçuruyor, kredi spreadleri daralıyor ve kripto para piyasası patlıyor. Finansal koşulların para politikasının duruşunu yansıtması gerekir; yani faizlerin nötr seviyeye göre ne kadar yüksek ya da düşük olduğunu. Fed’in “politika sıkı” değerlendirmesi, yatırımcıların hisse senetlerini kazançlarına oranla dotcom balonundan bu yana görülmemiş ölçüde pahalı bulmasıyla çelişiyor.
Merkez bankasının ayrıca enflasyondan endişe etmesi gerekiyor. Fed’in tercih ettiği ölçüme göre enflasyon %2,6 seviyesinde ve yükselişte; nedeni başkanın gümrük tarifeleri. Bu etki geçici olmalı çünkü tarifeler sonsuza dek yükselmeyecek. Ancak Fed’in siyasallaşması, fiyat şoklarını görmezden gelme kabiliyetini sorgulatıyor. Siyasetten bağımsız hareket ettiği konusunda güvenilmeyen merkez bankaları, enflasyonun kalıcı hale gelmesini engellemekte zorlanır. Bunu engellemek, daha zayıf bir ekonomiye katlanmayı gerektirir.
Dolayısıyla faizleri fazla gevşetmek için özellikle kötü bir dönem. Fed’in rotayı düzeltmek ve Trump Beyaz Saray’dayken faizleri hızla yükseltmek zorunda kalacağını düşünün. Bir kez faiz indirmek, istihdam piyasasının fazla zayıflama riskine karşı bir tür sigorta işlevi görebilir. Ancak daha ileri gitmek, merkez bankasının göze alamayacağı bir hata olur. ■