BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Bu sorunun cevabı sandığınızdan daha önemli olabilir
“Erkekler ve kadınlar arkadaş olamaz; çünkü işin içine her zaman cinsellik girer.” Bu karamsar görüş, 1989 yapımı romantik komedi “Harry Sally ile Tanışınca” filminde Harry karakterine aittir ve hâlâ birçok kişi tarafından paylaşılmaktadır. Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı, geçtiğimiz günlerde bu fikrin daha sert bir versiyonunu 90 bin camide okunmak üzere hutbe metni olarak yayımladı: “Arkadaşlık ya da sırdaşlık düşüncesiyle başlayan kadın-erkek ilişkileri insanları zinaya sürükler.”
Cinselliğin bazen “arada engel” oluşturduğu fikri büsbütün temelsiz değil. Wisconsin-Eau Claire Üniversitesi’nden April Bleske-Rechek’in yaptığı bir araştırmaya göre, platonik erkek-kadın arkadaşlıklarında erkekler, kadın arkadaşlarını çekici bulmaya daha yatkın. Ayrıca bu erkeklerin, kadın arkadaşlarının da kendilerini çekici bulduğuna inanma olasılığı yüksek. Gerçekte kadının ne düşündüğünden bağımsız olarak, erkekler kendi hislerini yansıtıyor. Yani erkekler arzularını gerçek sanmaya eğilimli.
Ancak bu, kadın-erkek arkadaşlıklarının imkânsız olduğu anlamına gelmiyor. İnsanlar dürtülerini kontrol edebilir. Dahası, cinsiyetler arası dostluklar son derece kıymetlidir. John Evelyn’in deyişiyle “dostluk, tüm dünyadaki kalpleri birbirine bağlayan altın bir iptir.” Güncel araştırmalar, kadınlarla erkeklerin arkadaş olabildiği toplumların cinsiyetçilik düzeyinin daha düşük olduğunu gösteriyor.
Meta ve New York Üniversitesi’nden araştırmacılar, 1.8 milyar yetişkin Facebook kullanıcısının arkadaşlıklarını analiz etti. Facebook’un etkileşim sıklığı gibi kriterlere göre geliştirdiği modelle, “karşı cins arkadaşlık endeksi” (When Harry Met Sally Index – WHMSI) oluşturuldu. Sıfır, tamamen cinsiyete göre ayrışmış bir sosyal çevreyi, bir ise eşit sayıda karşı ve aynı cins arkadaşı ifade ediyor. Birin üzeri, bireylerin karşı cinsle daha çok arkadaş olduğu anlamına geliyor.
Dijital bağlar gerçek hayattaki bağların bire bir yansıması değil. İnternete erişimi olmayanları kapsamıyor ve Çin gibi Facebook’un yasak olduğu ülkeleri dışarıda bırakıyor. Ayrıca kimi ülkelerde hiç tanımadığınız biriyle arkadaşlık kurmak normal sayılırken, bazılarında bu alışıldık değil. Ancak 1.4 trilyon bağlantı içeren veri seti, yine de incelenmeye değer.

En ayrışmış bölgeler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki muhafazakâr Müslüman toplumlar. Libya, Irak ve Mısır gibi ülkelerde bireylerin karşı cinsle arkadaşlık oranı, aynı cins arkadaşlıklarının onda biri kadar (endeks: 0.1). Karayipler, Batı Afrika, Güney Amerika gibi yerlerde ise bu oran oldukça yüksek. Batı ülkelerinde ortalama 0.5-0.6 seviyelerinde. Almanya gibi ülkelerde doğu-batı ayrımı dikkat çekici: Eski Doğu Almanya’daki bireyler karşı cinsle daha fazla arkadaşlık kuruyor.
Bir ülkenin WHMSI puanını en iyi öngören faktör, kadınların işgücüne katılım oranı. Yani kadın ve erkeklerin birlikte çalışabildiği toplumlarda karşı cins arkadaşlıkları daha yaygın. Nijerya’da kadınların işgücüne katılımı erkeklerin %96’sı kadar; bu ülkenin WHMSI puanı 0.67. Hindistan’da ise bu oran %43; endeks puanı 0.34.

Cinsel özgürlük de belirleyici olabilir. Economist, 55 gelişmekte olan ülkedeki anket verilerini analiz etti. Kadınların, evli olmadıkları erkeklerle cinsel ilişki yaşama oranının daha yüksek olduğu toplumlarda karşı cins arkadaşlıkları da daha yaygın. Bu durum, Türk imamların dostluğun zinaya yol açacağı korkusunu destekliyor olabilir—ancak aynı zamanda daha özgürlükçü toplumlarda romantizm ve arkadaşlık normlarının da birlikte geliştiğini gösteriyor.
En yakın arkadaşlar (örneğin Facebook’taki ilk 5 arkadaş) incelendiğinde, cinsiyetler arası dostluk oranı, toplumsal cinsiyet rollerine dair normlarla daha yakından ilişkili. Cinsiyet ayrımcılığının en güçlü olduğu yerlerde, karşı cins arkadaşlık oranı en düşük seviyede. Texas A&M Üniversitesi’nden Valerie Hudson’ın geliştirdiği “patrilineal/fraternal sendrom” göstergesi, aile hukuku, mülkiyet hakları, erken yaşta evlilikler ve kadınlara yönelik şiddetle ilgili tutumları içeriyor.

King’s College London’dan Alice Evans’a göre, “erkek onurunun kadınların toplumdan yalıtılmasıyla ölçüldüğü yerlerde, karşı cins arkadaşlıkları nadirdir.” Uşak Üniversitesi’nden Nuray Karaman da benzer görüşte: “Türkiye’de kadın-erkek yakın arkadaşlığı yaygın değil. Ailenin namusu kadın davranışları üzerinden tanımlandığı için, kadınların erkek akrabaları dışındaki erkeklerle arkadaş olması hoş karşılanmıyor.”
Bu tür ayrışma, cinsiyetçi bakış açılarını da pekiştiriyor. “Kadın ve erkek sosyalleşmediğinde, kadınların duygusal, kararsız ya da fazla sorumluluk verilmeye uygun olmadıkları gibi önyargılar yayılıyor. Çünkü birçok erkek hiç kadın yöneticiyle çalışmamış oluyor,” diyor Dr. Karaman. OECD ülkeleri arasında Türkiye, kadın istihdam oranında son sırada. Karaman’a göre, birçok kadının eşi ya da babası çalışmasına izin vermiyor. Çalışabilen kadınlar içinse işyerindeki gayriresmî ayrışmalar terfi önünde engel: “Benim üniversitemde erkek hocalar birlikte çay içmeye gidiyorlar ama kadınlar dışlanıyor. Kadın davet edilmediğinde fırsatları da kaçırıyor.”
Daha incelikli cinsiyetçilik örüntüleri de dostluk eksikliğiyle ilişkili. Zengin ülkelerde çoğu kişi “erkekler kadınlardan daha iyi liderdir” ifadesine katılmıyor. Ancak Güney Koreliler bu konuda kararsız ve karşı cins arkadaş oranları oldukça düşük. 33 yaşındaki oyuncu An Jong Gyun, hiç kadın arkadaşı olmadığını söylüyor: “Aynı türden insanlar gibi hissetmiyoruz. Erkekler içki içer, video oyunu oynar. Kadınlar sohbet etmeyi sever.”
Güney Kore’deki bu mesafe iş hayatına da yansıyor. Economist’in cam tavan endeksine göre, Güney Kore 29 zengin ülke arasında sondan ikinci. Kadınlar ve erkekler arasındaki siyasi uçurum da dikkat çekici. Yonsei Üniversitesi’nden Youm Yoosik’in çalışmasına göre, Güney Kore’de son bir yılda hiç cinsel ilişki yaşamayan yetişkinlerin oranı 2001’den bu yana üç katına çıkarak %36’ya yükseldi. Erkeklerin çoğu istemeden bekâr kalıyor; kadınlar ise erkeklerin tutumlarını beğenmedikleri için gönüllü olarak uzak duruyor.
Nedensellik ilişkisini kurmak zor: Acaba daha az cinsiyetçi oldukları için mi erkeklerin daha çok kadın arkadaşı oluyor, yoksa kadın arkadaşları olduğu için mi daha az cinsiyetçiler? Muhtemelen ikisi birden.
Oxford Üniversitesi’nden David Kretschmer’in yaptığı bir çalışmaya göre, Alman erkek ergenlerin kızlarla sosyalleşmesi onların görüşlerini değiştiriyor. Göçmen yoğunluğu yüksek okullarda yapılan araştırmada, 14-15 yaşındaki çocuklara arkadaşlarının kim olduğu ve ailede iş bölümü hakkındaki görüşleri soruluyor. Bir yıl sonra aynı sorular tekrar yöneltiliyor. Kretschmer, karşı cins arkadaş sayısı yüksek olan erkeklerin daha eşitlikçi görüşler benimsediğini gösteriyor. Kızlar üzerinde ise bu etkiler gözlemlenmiyor.
Peki, genç Harry’ler ile Sally’ler nasıl yakınlaştırılabilir? Dr. Karaman, üniversite eğitiminin katkı sağlayabileceğini düşünüyor. Üniversite, gençlerin ebeveyn baskısından uzak sosyalleşebileceği bir ortam sunuyor. Bazı uzmanlar ise bunun çok daha erken yaşta başlaması gerektiğini savunuyor.
Arizona State Üniversitesi’nden Laura Hanish ve Carol Lynn Martin’in yürüttüğü “Buddy Up” adlı bir okul öncesi programında, çocuklar her hafta farklı bir arkadaşla eşleştirilip birlikte eğlenceli görevler yapıyor. Öğretmenlerden, erkek ve kız çocuklarının birlikte çalışmasına özen göstermeleri isteniyor. Deney sona erdikten aylar sonra, bu programda yer alan erkek çocuklar, kızlarla oynamaya daha istekli hâle geliyor.
Bu bulgular, “gruplar arası temas teorisi”ni destekliyor: Farklı gruplar arasındaki olumlu etkileşim, önyargıların azalmasına yardımcı olabilir. Bu teori genellikle etnik veya dinî gruplar için kullanılır, ancak kadın-erkek ilişkilerinde de geçerli olabilir. “Ne kadar çok arkadaşınız olursa, tutumlarınız da o kadar olumlu olur,” diyor Prof. Martin. Dr. Karaman ise şunu ekliyor: “Dostluk basit görünebilir, ama gerçek eşitliğe atılmış güçlü bir adımdır.”
Kaynak: The Economist