Epstein Dosyaları Genişliyor: Körfez Kralları, Mossad Bağlantıları ve Washington’un Derin Sessizliği
ABD kaynaklarına dayanan son sızıntılar, Jeffrey Epstein vakasının sanılandan çok daha geniş ve karmaşık bir küresel ilişki ağına işaret ettiğini ortaya koydu. 2024 sonu itibarıyla açıklanan bazı dava belgelerinde, sadece Amerikan iş dünyası ve siyasetinden değil; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar gibi Körfez ülkelerinin yönetici sınıfından da çok sayıda ismin geçtiği iddia ediliyor. Ayrıca, İsrail bağlantılı istihbarat çevreleri ve eski başbakanlar da belgelerde dikkat çeken aktörler arasında.
🔍 Epstein’in Defterinde Kimler Var?
Mahkeme belgelerine yansıyan bazı veriler, Epstein’in uçuş kayıtları, özel misafir listeleri, pasaport talepleri ve finansal işlemlerine dair bilgilerle dolu. ABD basınında çıkan haberlere göre, bu belgelerde Körfez ülkelerinden en az üç ülkenin üst düzey kraliyet üyeleri ve siyasetçileri yer alıyor. Suudi Arabistan’dan prens seviyesindeki birkaç ismin Epstein’le hem ticari hem de seyahat bağlantıları bulunduğu öne sürüldü. Özellikle 2000’li yılların başındaki bazı özel uçuş kayıtları, bu ilişkilerin derinliğini ortaya koyuyor.
BAE ve Katar’dan da Epstein’in davet ettiği veya birlikte görüntülendiği kişiler olduğu bildiriliyor. Bu isimlerin kimlikleri henüz resmi olarak doğrulanmamış olsa da, hem diplomatik hem de finansal bağlantılar yönünden önemli pozisyonlarda bulundukları iddia ediliyor.
🇮🇱 İsrail ve Mossad İddiaları
Dosyaların bir diğer çarpıcı yönü ise Epstein’in İsrail bağlantıları. Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın adı daha önceki belgelerde de geçmişti, ancak son yayınlanan notlar, Barak dışındaki başka isimlerin de Epstein’in çevresiyle ilişki kurduğunu gösteriyor. Bunlar arasında eski istihbarat görevlileri ve İsrail savunma sektörüne yakın isimler yer alıyor. Bazı yorumculara göre, Epstein’in İsrail’le olan ilişkisi sadece kişisel değil, aynı zamanda stratejik düzeyde bilgi toplama ve manipülasyon ağlarının parçası olabilir.
Mossad bağlantıları iddiaları ise hâlâ tam olarak kanıtlanmış değil. Ancak Epstein’in geçmişte çoklu pasaport talebinde bulunması, İsrail pasaportu taşıdığı yönündeki iddiaları güçlendiriyor. Ayrıca, bazı belgelerde İsrail’e yaptığı özel seyahatlerin zamanlaması, ABD’de yürüttüğü finansal ve sosyal ilişkilerle örtüşüyor.
🏛 Washington’dan Sessizlik
Belgelerde adı geçen Amerikalı isimler ise medya ve kamuoyu baskısına rağmen büyük ölçüde koruma altında kalıyor. Bazı eski ve mevcut siyasetçilerin, iş insanlarının ve medya patronlarının Epstein’le olan bağlantıları belgelerde yer alsa da, şu ana kadar hiçbirine resmi bir suçlama yöneltilmiş değil. ABD Adalet Bakanlığı, konuya dair “müşteri listesi yoktur” açıklaması yaparak dikkatleri dağıtmaya çalıştı. Ancak kamuoyunda bu açıklamanın inandırıcılığı sorgulanıyor.
Yargı sürecine dahil olan bazı sivil toplum kuruluşları ve gazeteciler, Epstein’in ölümünün ardından soruşturmanın bilinçli olarak daraltıldığını ve dosyanın kapatılmak istendiğini savunuyor. Bu görüşe göre, Epstein’in ilişkide olduğu kişiler arasında sadece cinsel istismar ağına değil, aynı zamanda uluslararası nüfuz ticaretine ve istihbarat bağlantılarına uzanan bir yapı bulunuyor.
🧩 Küresel Nüfuz Ağı mı?
Uzmanlara göre bu dosyalar artık sadece bir “seks skandalı” değil. Epstein’in dosyasında adı geçen kişi ve kurumlar, farklı ülkelerdeki siyasi ve finansal elitin ne denli iç içe geçmiş olduğunu gösteriyor. Körfez kraliyetleri, İsrail istihbaratı, Amerikan siyaset ve iş dünyası arasında kurulan bu ağın, özellikle 2000’li yıllarda Orta Doğu politikalarının nasıl şekillendiğine dair ipuçları barındırabileceği düşünülüyor.
ABD istihbarat kaynakları ve bazı araştırmacı gazeteciler, Epstein’in hem bilgi taşıyıcısı hem de nüfuz sağlayıcı bir “ara birim” olarak çalıştığını düşünüyor. Bu da onu sadece bir suç figürü değil, aynı zamanda istihbarat savaşlarının gölge oyuncularından biri haline getiriyor.
📌 Bsekonomi Notu:
Epstein vakası, artık bireysel suçlar düzeyinde değil, küresel güç yapılarının görünmeyen ortak alanları düzeyinde inceleniyor. ABD yargısı ve medyası, bu isimleri korumaya ne kadar devam edebilir? Körfez ülkeleri, Batı’daki lüks yatırım ağına nasıl entegre edildi? Yanıtlar, dosya derinleştikçe daha fazla ülkenin başkentini rahatsız edecek gibi görünüyor.
