BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Britanya hükümeti, Ulusal İstatistik Ofisi’ne (ONS) yönelik bir soruşturma başlattı. Geçen ay ONS, GSYİH hesaplamalarının temelini oluşturan bazı verilerde hatalar buldu ve yatırımcılar artık kurumun aylık istihdam raporuna güvenmiyor. Bu olay, daha geniş bir soruna işaret ediyor: Küresel ekonomik verilerin kalitesi alarm verici bir şekilde kötüleşiyor.
Analistler, Yeni Zelanda’nın enflasyon verilerinin güvenilirliğini sorguluyor. Geçen yıl yaşanan başarısız bir teknoloji güncellemesinin ardından, Almanya’nın ulusal istatistik web sitesine erişim sağlanamamıştı. Bütçe kesintileri nedeniyle Amerika, geçen yıl bazı ulusal hesap verilerini yayımlamayı durdurdu; bürokratların azalmasıyla birlikte daha fazla veri serisinin de iptal edilmesi bekleniyor. Batılı siyasetçilerin istatistikçilerden kendi lehlerine sonuç üretmesini istediklerine dair bir kanıt bulunmuyor. Ancak uluslararası istatistik kuruluşları, Polonya’nın baş istatistikçisi Dominik Rozkrut’un geçen yıl sonunda gizemli bir şekilde görevden alınmasından ciddi şekilde kaygı duyuyor.
Tüm bu gelişmeler ekonomik tabloyu bulanıklaştırıyor. Avrupa Birliği’nde GSYİH revizyonları, covid-19 pandemisi öncesine kıyasla çok daha büyük. 2024 yılında Amerika’da istatistikçiler, aylık istihdam artışı için yaptıkları üçüncü tahminde, ilk tahmine göre ortalama 48.000 kilik farkla düzeltme yaptı—bu, 2010’lardaki düzeltmelere göre çok daha yüksek. Pandemi sırasında zengin ülkelerde açıklanan ekonomik verilerin, analist beklentilerini aşması ya da gerisinde kalması sonucu oluşan “ekonomik sürprizler” olağanüstü şekilde arttı. Yıllar geçmesine rağmen, bu sürprizlerin boyutu pandemi öncesine göre hâlâ %30 daha fazla.
Aslında bu kafa karışıklığı, uzun süredir devam eden bir iyileşme sürecinin tersine döndüğünü gösteriyor. 1941’de Britanya Parlamentosu, ilk kez ulusal gelir tahminleri aldı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında hükümetler veri toplama çalışmalarını genişletti. 2010’lara gelindiğinde, bir kişinin İspanya’nın geçen yıl kaç çubuk sakız ithal ettiğini (“840 milyon”) saniyeler içinde öğrenebilmesi mümkün hale gelmişti. Ardından, pandemi sırasında özel kaynaklara dayalı “gerçek zamanlı veriler” ön plana çıktı. OECD haftalık GSYİH endeksi yayımlamaya başladı; istatistik ofisleri de gerçek zamanlı anketler başlattı.
Ancak bugün bu ilerleme iki ana nedenden dolayı duraksadı. İlki, finansman sıkıntısı. Amerika’nın Çalışma İstatistikleri Bürosu (BLS), 2012’den bu yana reel olarak %20 bütçe kesintisi yaşadı. Diğer birçok istatistik ofisi de covid döneminde fazla genişledikten sonra şimdi küçülmeye gidiyor. İptal edilen veri serileri bunun bir göstergesi. ONS, gerçek anlamda bütçe kesintileri nedeniyle aile gelirlerini ölçmeye yönelik bazı çalışmaları askıya aldı ve refah verilerini azaltmak zorunda kaldı. İspanya da geçen yıl hizmetler, perakende ticaret ve tüketici davranışlarına ilişkin anketleri aniden durdurdu. Daha az anket yapılınca, GSYİH gibi temel verileri üretmek de zorlaşıyor.
İkinci neden ise insanların devletle olan ilişkilerindeki değişim. BLS’nin hazırladığı önemli bir nüfus anketine verilen yanıt oranı, son on yılda %88’den %69’a düştü. Kanadalıların işgücü anketlerine yanıt verme oranı pandemi öncesine göre %15 geriledi. Britanya’da ise işgücü anketlerine katılım oranı %48’den %20’ye düştü.
Ürestelik insanlar yanıt verdiklerinde de, cevapları partizanlık etkisi altında kalıyor. Bu, özellikle Amerika’da ciddi bir sorun oluşturuyor. Başkanlık seçimlerinden hemen önce, Demokratların %42’si ekonominin iyileştiğine inanıyordu; Cumhuriyetçilerin yalnızca %6’sı aynı fikri paylaşıyordu. Bugün, Demokratların yalnızca %6’sı, Cumhuriyetçilerin ise %53’ü ekonominin iyiye gittiğini söylüyor. Anketler Amerikalıların enflasyon beklentilerinin arttığını gösteriyor. Bu eğilim kaygı verici olsa da, ne kadar anlamlı olduğu tartışmalı: Demokratların beklentileri, Cumhuriyetçilerin beklentilerinin oldukça üzerinde seyrediyor.
İstatistikçiler tüm bu sorunların farkında. Pek çoğu çözüm yolları arıyor. Bazıları daha büyük bütçeler için başarılı bir şekilde mücadele etti. Ancak yanıt oranları hâlâ düşük seyrediyor ve partizanlık etkisinin ortadan kalkması da kısa vadede mümkün görünmüyor.