● Dünyanın elektrik şebekesi yaşlanıyor: 1970’lerden kalma altyapı, enerji dönüşümünün en zayıf halkasına dönüştü. Şebekeler artık artan elektrik talebini ve yenilenebilir entegrasyonunu kaldıramıyor.
● Trafolar yaşlı, iletim hatları yorgun: ABD’de devre kesicilerin %60’ı, trafoların %70’i 25 yaşın üzerinde. Avrupa’da durum farklı değil; yenileme hızı talep artışının çok gerisinde.
● “Dünyanın yaşlı elektrik şebekesi bize bakır diyor” ifadesi, bir mecazdan fazlası: İnsanlık, enerji çağını sürdürmek için yeniden kablo döşemek zorunda.
Yorgun Şebeke, Yeni Çağın Darboğazı
Küresel enerji dönüşümü artık yalnızca yenilenebilir üretimle ilgili değil; elektriği taşıyan damar sisteminin yenilenmesiyle de ilgili. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2040’a kadar dünyada iki milyon kilometreden fazla yeni iletim hattı yapılması gerektiğini, aksi halde enerji arzının “darboğaz etkisi”yle kesintilere sürükleneceğini belirtiyor.
ABD, Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ekonomilerde şebeke altyapısı ortalama 30–40 yaşında. Bu, bir anlamda insan ömrü kadar eski enerji ağları anlamına geliyor.
Veri merkezleri, elektrikli araçlar ve ısı pompaları gibi yeni yükler, bu altyapının kaldıramayacağı bir elektrik talebi oluşturuyor.
Arızalar ve Kayıplar Tırmanıyor
ABD’de federal veriler, son beş yılda elektrik kesintilerinin süresinin %60’tan fazla arttığını gösteriyor. Birçok kesintinin nedeni, aşırı ısınan trafolar ve iletim hatları.
2024 yazında Avrupa’da yaşanan “Iberya karartması”, Portekiz ve İspanya genelinde milyonlarca haneyi etkilemişti — neden yine aynıydı: yaşlı kablolar, bakımsız iletim sistemi, aşırı yüklenme.
Yatırımlar ise yavaş. İngiltere’de ulusal şebeke operatörleri, bakım ve yenileme bütçelerinde son iki yılda ortalama %20 kesintiye gitti.
Bu tablo, enerji arzının kırılganlaştığını ve “güçsüz ağın” artık iklim dönüşümüne ayak uyduramadığını gösteriyor.
Bakırın Yeni Çağı
“Dünyanın yaşlı elektrik şebekesi bize bakır diyor” ifadesi tam da bu nedenle yerinde. Çünkü bu dönüşümün ana maddesi bakır.
Yeni nesil şebeke yatırımları — ister Avrupa’da deniz altı kabloları, ister ABD’de yüksek gerilim hatları — hep aynı ortak paydada buluşuyor: daha fazla iletken metal, yani bakır.
IEA verilerine göre, yalnızca elektrik iletim-dağıtım ağlarının yenilenmesi için 2030’a kadar en az 40 milyon ton ek bakıra ihtiyaç var. Bu, mevcut yıllık küresel üretimin yaklaşık üç katı.
Bakır talebi, 2025–2030 döneminde yılda ortalama %5’in üzerinde büyüyecek; bu da madencilikten geri dönüşüme kadar tüm tedarik zincirinde büyük bir yatırım dalgası anlamına geliyor.
Risk, Fırsat ve Yeni Strateji
Yorgun şebekeler sadece enerji güvenliği açısından değil, jeoekonomik rekabetin de merkezi haline geliyor.
- Kim şebekesini modernize ederse üretim üstünlüğünü koruyacak.
- Kim bakır ve iletken madde arzını güvenceye alırsa, yeşil enerji çağında stratejik avantaj yakalayacak.
Bugün artık yenilenebilir enerji yatırımlarını konuşmak, bakırı konuşmakla eşdeğer.
Dünyanın enerji damarları yaşlanıyor — ve bu damarları yeniden örmek, sadece mühendislik değil, jeostratejik bir zorunluluk haline geliyor.
Dünyanın yaşlı elektrik şebekesi artık “bize bakır diyor”. Bu sadece bir yatırım çağrısı değil; enerjinin geleceği, kablo ve metalin dayanıklılığına bağlı.
Enerjinin, elektriğin kaderi güneş panelinde değil, o panelden çıkan elektriği taşıyan telin sağlamlığında yazılıyor.






