BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
26 Ekim’de, ABD Donanması’nın ve hatta dünyanın en büyük uçak gemisi olan USS Gerald Ford, Hırvatistan’ın Split limanından sessizce ayrıldı. Günler önce, Pentagon’un başındaki Pete Hegseth, gemiye Karayipler’e gitme emri vermişti — nedeni açıklanmayan geniş çaplı bir askeri yığınak operasyonunun parçasıydı bu. Ekim ayının başına gelindiğinde, ABD’nin konuşlandırılmış tüm deniz kuvvetlerinin %10’undan fazlası, Orta ve Güney Amerika’daki operasyonları yöneten Güney Komutanlığı (SOUTHCOM) bölgesinde bulunuyordu. Bu durum şu soruyu gündeme getirdi: Amerika, Venezuela’daki Nicolás Maduro rejimiyle savaşa mı hazırlanıyor?
Son haftalarda ABD, uyuşturucu kaçakçılarıyla bağlantılı olduğu iddia edilen teknelere karşı giderek artan sayıda hava saldırısı düzenledi. En son saldırı, 24 Ekim’de gerçekleşti ve altı kişinin ölümüne yol açtı. Şimdiye kadar Karayipler ve Pasifik’te düzenlenen on saldırıda toplam 43 kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Hukuk uzmanları, bu saldırıların yasadışı olduğunu savunuyor; çünkü Trump yönetiminin “uyuşturucu kaçakçılarıyla silahlı çatışma hâlindeyiz” iddiasının hiçbir yasal temeli bulunmadığını belirtiyorlar. Ne Kongre ne de üst düzey askeri komutanlar ciddi bir itiraz gösterdi; ancak Güney Komutanlığı’nın başındaki Amiral Alvin Holsey, geçtiğimiz günlerde Aralık ayında görevinden ayrılacağını açıkladı. Holsey’nin, bu saldırılar konusunda Hegseth ile görüş ayrılığı yaşadığı bildiriliyor.
Bu askeri yığınak kısmen, 2024 seçimlerini kaybetmesine rağmen iktidarda kalmaya devam eden Venezuela lideri Nicolás Maduro’ya yönelik. ABD yönetimi, Maduro’yu gizlice bir uyuşturucu karteli lideri olmakla suçluyor — ancak uzmanların büyük kısmı bu iddiaya şüpheyle yaklaşıyor. Trump, son açıklamalarında askeri harekât olasılığını ima etti:
“Venezuela’dan çok fazla uyuşturucu geliyor,” diyen Trump, ardından şu ifadeyi kullandı: “Onları karadan da durduracağız… Sırada kara operasyonu var.”

Bölgede halihazırda ciddi bir askeri güç yığınağı mevcut. The Atlantic dergisine göre, bu birikim Küba Füze Krizi’nden bu yana Karayipler’de görülen en büyük donanma konuşlanması. Ford uçak gemisine eşlik eden üç destroyer, yaklaşık 180 Tomahawk seyir füzesi ateşleme kapasitesine sahip. Bu tahmin, Washington merkezli düşünce kuruluşu CSIS’ten Mark Cancian ve Chris Park’a ait. Ayrıca B-1 ve B-52 bombardıman uçakları ile ABD özel kuvvetlerine ait helikopterler, son haftalarda Venezuela kıyıları yakınlarında uçuşlar yapıyor. Bu, Maduro’yu gözdağıyla sindirme veya hava savunma sistemlerini haritalama amacı taşıyor olabilir — ya da her ikisini birden.
26 Ekim’de, bir Amerikan destroyeri Trinidad ve Tobago’ya (Venezuela’ya yalnızca 11 km uzaklıkta bir ada ülkesi) demirledi. Resmî açıklamaya göre bu, ABD Deniz Piyadeleri’nin katıldığı bir eğitim tatbikatının parçasıydı. Ancak bu hareket, donanma unsurlarını kıyıya daha yakın konumlandırmak için de örtülü bir adım olabilir. Pentagon’un başındaki Pete Hegseth, ayrıca yeni bir Uyuşturucuyla Mücadele Görev Gücü kurulduğunu açıkladı. Bu birim, deniz piyadelerinin üç sefer gücünden biri tarafından yönetilecek.
Bu “gunboat diplomasisi”nin — yani savaş gemisi diplomasisinin — nihai hedefi henüz net değil. Trump yönetimi içinde Venezuela konusunda fikir birliği yok. Olasılıklardan biri, Trump’ın Maduro’yu devirmeyi hedeflemesi. Bunun için bir özel kuvvet operasyonu düşünülebilir, ancak geniş çaplı hava saldırısı ya da kara işgali pek olası görünmüyor. Trump, kamuoyuna Maduro’ya karşı gizli bir CIA operasyonuna izin verdiğini açıklamıştı; bu operasyonun Venezuela topraklarında öldürücü eylemleri de kapsadığı bildiriliyor.
Bir diğer olasılık, Maduro’ya yönelik baskının o kadar artırılması ki, sonunda kendi çevresinden ya da güvenlik aygıtından biri ona karşı harekete geçsin. ABD’nin Maduro’nun yakalanmasına yol açacak bilgi için 50 milyon dolarlık ödül teklif etmesine rağmen, henüz kimse bu teklife yanıt vermedi. Ancak rejimin ciddi biçimde tedirgin olduğu açık: Milisleri seferber etti, güvenlik önlemlerini artırdı ve olağanüstü hâl ilanına giden yolu hazırladı.
Trump, Maduro rejimini doğrudan hedef almak yerine, daha önce dile getirdiği genel stratejiyi sürdürüp Venezuela’daki uyuşturucu bağlantılı hedeflere sınırlı saldırılar düzenlemeyi de tercih edebilir. Bu, uyuşturucu sorununu çözmez; ancak yönetimin “zafer ilan edip ilerlemesini” sağlayabilir. Gerçekte ABD’ye giren fentanilin büyük kısmı Meksika’da üretiliyor, Venezuela’da değil. Dolayısıyla kara hedeflerine yönelik herhangi bir saldırı, Amerika kıtasında olağanüstü bir tırmanma anlamına gelir ve ABD ordusunun dikkatini Avrupa ve Pasifik’ten uzaklaştırır. Bu da Pentagon’daki birçok yetkilinin ısrarla altını çizdiği “asıl tehdit Çin’dir” görüşüyle çelişir.
Geçen ay Amerikan generallerine yaptığı bir konuşmada Hegseth, 1991 Körfez Savaşı’nı “açık hedefli, sınırlı ama ezici güçle yürütülen bir model operasyon” olarak övdü; Vietnam’daki hedef kaymasını (mission creep) ise eleştirdi. Hegseth’e göre nokta hava saldırıları etkisiz kalabilir, kapsamlı bir kara savaşı ise bataklığa dönüşebilir. Ayrıca, diyelim ki Maduro devrildi ve geçen yılki seçimin kazananı Edmundo González iktidara getirildi; sonrasında ne olacağı belirsiz. Uluslararası Kriz Grubu, “Maduro sonrası senaryolarda şiddet riskinin hafife alınmaması gerektiğini” belirtiyor ve “üst düzey askeri komutanların bir kısmının rejim değişikliğine direnebileceğini” vurguluyor.
Her durumda, zaman daralıyor. CSIS’e göre USS Ford, “ya kullanılacak ya da geri çekilecek bir varlık”. Pentagon, bu kadar önemli bir savaş gemisini uzun süre Latin Amerika’da tutmak istemez; ancak operasyon gerekiyorsa kalabilir. Gemi Karayipler’e ulaşmak için en az bir hafta ya da daha fazla zamana ihtiyaç duyacak — bu, hem geminin hem de ona eşlik eden destroyerlerin hızına bağlı. CSIS, bir “saldırı veya işgal” hazırlığına işaret eden iki göstergeden bahsediyor:
- İlki, Karayipler’e yapılan bu konuşlanma.
- İkincisi, Porto Riko’da “çadır kentlerin” kurulması — yani çok sayıda askerin barındırılabileceği geçici üslerin oluşturulması.
Şimdilik, bu çadır kentlerden herhangi bir iz yok.





