BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Donald Trump göreve başlamasından sekiz ay sonra, Amerika’nın yıllardır yurt dışına gönderdiği nakit miktarını olağanüstü ölçüde kesti. Nisan ayında yetkililer Amerika’nın en büyük dış yardım kuruluşu olan USAID’i kapatırken, yoksul ülkelerde altyapı inşa etmek için George W. Bush döneminde kurulan Millennium Challenge Corporation’ı da dondurdular. Barack Obama tarafından demokrasi yanlısı aktivistleri desteklemek için kurulan Global Engagement Centre’dan, Bill Clinton’ın yabancı gazetecileri finanse etmek için başlattığı Agency for Global Media’ya kadar, başkanlar tarafından yurt dışında iyilik için oluşturulan kurumların çoğu artık yok.
Bunun istisnası yalnızca küçük bir ajans: hükümetlere değil yabancı şirketlere borç veren International Development Finance Corporation (DFC). Geçen yılki kredi portföyü USAID’in harcamalarının dörtte biri büyüklüğündeydi, fakat Trump bu bankayı büyütmek, yoksul ülkelere odaklanmasını terk ederek Amerika dahil zengin ülkelere borç verir hale getirmek istiyor. Bu da bankayı, Trump’ın kurmayı vaat ettiği egemen varlık fonunun bir parçasına dönüştürebilir.
DFC Trump’ın ilk Beyaz Saray dönemine dayanıyor. Yoksul ülkelerdeki şirketlere piyasa faiz oranlarıyla kredi vermek üzere kurulmuştu. O zamandan beri Afrika’daki madencilikten Asya’daki telekomünikasyona kadar çeşitli alanlarda kredi ve hisse yatırımlarıyla 50 milyar dolar aktardı. Ayrıca yolsuzluk, terörizm ve savaşa karşı sigorta da satıyor. Yaklaşık 700 çalışanı yardım bürokratı veya kalkınma ekonomisti değil; daha çok ticaret avukatları ve finansal analistlerden oluşuyor.
Bu yapı Trump’ın “işlem temelli diplomasi” tercihine uygun çalışıyor. Ucuz krediler ve hibeler dağıtan yardım kuruluşlarının aksine, banka kâr getirmesi muhtemel projeleri seçiyor ve Amerika’nın Çin’in gerisinde kaldığı sektörleri destekleyerek müttefik ülkelerde alternatif arz yaratmaya çalışıyor. Elde edilen kâr federal hükümete aktarılıyor. Aynı zamanda hedef bugüne kadar gelişmekte olan ülkeler oldu. Amerika’dan küçük bir finansal paket teoride çok daha büyük özel yatırımları teşvik edebileceğinden, banka kredilerini diğer finansörlerle birlikte veriyor.
Şimdi ise Trump yaklaşımı yeniden şekillendiriyor. Mart ayında yayımladığı bir kararnameyle DFC’ye, ülkede yasak olmasına rağmen, Amerikan kritik maden üretimini artırma talimatı verdi. Yetkililer, Trump’ın iç politik önceliklerini desteklemenin başka yollarını da inceliyor; hatta fabrika inşası da gündemde. Bir yetkili, Grönland’daki projelerin dahi değerlendirilmesi istendiğini söylüyor. Ayrıca bankanın borç verebileceği ülkelerin yelpazesini genişletme arzusu var. Beyaz Saray, DFC’nin odak noktasının ulusal güvenliği güçlendirmek olacağını açıklıyor.
Trump, kurumu yönetecek yeni bir isim arıyor: babası dev varlık yönetim şirketi Apollo’nun kurucularından biri olan finansçı Ben Black. Daha fazla risk almak istiyor. Beyaz Saray ayrıca bankanın toplam kredi tavanını 60 milyar dolardan 250 milyar dolara çıkararak ateş gücünü artırmayı planlıyor. Banka mevcut oranını korursa, yıllık dağıtım 50 milyar dolara, yani USAID’in kaldırılmadan önceki harcamasını aşan seviyelere çıkabilir.
Her yedi yılda bir, Kongre bankanın ömrünü uzatmak zorunda. Son tarih 6 Ekim. Beyaz Saray Kongre’nin bu dönüşümü aynı anda onaylamasını umuyor. Ancak şu ana kadar yasa yapıcılar pek istekli değil. Demokratlar da Cumhuriyetçiler de Trump’ın Amerikan yardım sistemini böylesine hızlı söküp atmasına şaşırdı. Kimileri de müzakere kozu vermek istemiyor. Kısa vadeli bir uzatma, bankanın geleceğini bütçe görüşmelerine bağlayabilir. O noktada ise kongre üyeleri zor bir tercihle karşı karşıya kalacak: Yardımın Trump’ın istediği şekilde yapılmasına mı razı olacaklar, yoksa hiç kalkınma yardımı olmamasını mı kabul edecekler? ■