Dijital Çağda Kapıcılık: Bilgiyi Kim, Nasıl, Neden Seçiyor, Nasıl Sunuyor?

Tarih:

Son yirmi yılda hayatımız hızla dijitalleşti. Arama motorları, sosyal medya, yayın platformları ve algoritmalar gündelik yaşamın ayrılmaz parçası haline geldi. Artık bilgiye erişim sadece gazetecilerin seçtikleriyle sınırlı değil; bireyler hem alıcı hem üretici hem de yayıcı konumunda. Ancak bu özgürleşme hikâyesinin diğer yüzünde, küresel teknoloji devlerinin “dijital çağın kapıcıları” olarak edindikleri güç bulunuyor. Sitra’nın hazırladığı “Dijital Çağda Kapıcılık” raporu, tam da bu dönüşümü inceliyor: bilgiyi kimin seçtiği, nasıl çerçevelediği ve bunun demokrasi üzerindeki etkileri.

Kitle İletişimden Hibrit Medyaya

Geleneksel medyanın altın çağında kapıcılık, gazetecilerin ve editörlerin rolüyle özdeşleşmişti. Kurt Lewin’in geliştirdiği teoriye göre kapıcılar, hangi bilginin topluma ulaşıp ulaşmayacağını belirleyen kişilerdi. Ancak internet ve sosyal medyanın yükselişiyle kapılar çoğaldı, kapıcıların gücü mer vekezden uzaklaştı. İzleyiciler artık sadece tüketici değil; yorum yapan, paylaşan, içerik üreten aktörler. Yine de bu da tam bir özgürlük getirmedi, çünkü yeni kapılar bu kez algoritmalarla örüldü.

Dijital Devler: Yeni Nesil Kapıcılar

Facebook, Google, Twitter gibi platformlar içerik üretmiyor; algoritmalar aracılığıyla seçiyor, filtreliyor ve yönlendiriyor. Yani kararları gazeteciler değil, matematiksel formüller alıyor. Bu durum, Jeff Bezos’un “iyi niyetli kapıcılar bile inovasyonu yavaşlatır” sözünü akla getiriyor. Bezos’a göre kapıcının olmadığı self-servis platformlar yeniliği hızlandırıyor. Ancak pratikte bu, şirketlerin kâr maksimizasyonu mantığıyla işlediği bir düzen doğurdu. Sonuç: yankı odaları, önyargıların güçlenmesi, kutuplaşma ve bilgi savaşları.

Elon Musk ve Twitter Örneği

Dijital çağdaki kapıcılığın nasıl kişisel güçle birleştiğini en iyi anlatan örnek, Elon Musk’ın 2022’de Twitter’ı satın alması oldu. Musk, platformu “ifade özgürlüğünün kalesi” yapma iddiasıyla devraldı. Ancak daha ilk haftasında içerik kaldırma kararları, şiddet içerikli bir tweet paylaşımı ve yönetim kurulunu görevden alması, ifade özgürlüğünün sınırlarını ve platform sahiplerinin sorumluluklarını yeniden tartışmaya açtı. Musk’ın kişisel tweet’lerinin hisse senetlerinden seçimlere kadar etki yaratabilmesi, kapıcılığın bireysel güçle nasıl birleştiğini gösteriyor.

Kapıcılığın Katmanları

Medya araştırmacıları, kapıcılığın beş seviyede işlediğini söylüyor:

  1. Bireysel seviye: Editör, gazeteci veya fenomenin kişisel değerleri ve tercihleri.
  2. Rutinler: Haber değeri, yayın süreçleri ve ritüeller.
  3. Örgütsel düzey: Şirketlerin değerleri, iç ilişkileri ve liderlerin vizyonu.
  4. Kurumsal düzey: Devletler, AB gibi kurumların düzenleyici etkisi.
  5. Sistem düzeyi: Tarih, ideolojiler, kültür ve toplumun genel yapısı.

Bu katmanlar, algoritmaların gölgesinde bile bilgi akışının hâlâ çok katmanlı ve güç ilişkilerine dayalı olduğunu gösteriyor.

Algoritmaların Yeni Gerçekliği

Sinan Aral’ın tanımıyla algoritmalar bir “abartma döngüsü” yaratıyor: kullanıcı neye tıklarsa, ona benzer içerikler daha fazla gösteriliyor. Böylece her döngüde içerikler daha önyargılı hale geliyor. Bu mekanizma, özellikle sert haberlerde etkisini artırıyor. Öneri sistemleri kutuplaşmayı körüklüyor; kümeler arası bağlar azalıyor, toplum “küçük dünyalar” halinde parçalanıyor.

Demokrasi Açısından Riskler

Kapıcılığın dönüşümü, sadece medya düzenini değil, demokrasiyi de tehdit ediyor. Sosyal medya, bir yandan yurttaş gazeteciliğini güçlendirip kamusal tartışmayı genişletirken, diğer yandan dezenformasyon, trolleme ve bilgi savaşlarının üssü haline geldi. Güven erozyonu, sadece bireyler arası ilişkileri değil, karar alıcılarla toplum arasındaki bağı da zayıflatıyor.

Avrupa’nın Düzenleme Çabası

AB, bu tablo karşısında dijital hizmetler ve dijital piyasalar yasalarıyla platform devlerini düzenlemeye çalışıyor. Komisyon, bu devleri “kapıcılar” olarak tanımlıyor ve sorumluluklarını netleştirmeyi amaçlıyor. Ancak İskandinav bakış açısı, yalnızca risk ve zarar önleme odaklı düzenlemelerin yetersiz olduğunu vurguluyor. Daha sağlıklı bir bilgi ortamı için Avrupa’nın kendi iletişim altyapısına yatırım yapması ve Batı değerlerini güçlendirmesi gerektiği savunuluyor.

Yeni Bir Kamusal Alan Mümkün mü?

Bugün geldiğimiz noktada kapıcılık ölmedi, sadece biçim değiştirdi. Bireyler, algoritmalar, fenomenler, platform devleri ve siyasi kurumlar arasında sürekli bir güç mücadelesi yaşanıyor. Sorun şu: hangi kapıcılık biçimleri, çoğulcu demokrasiyi en iyi şekilde destekler? Platform şirketlerinin kuralları, devletlerin düzenlemeleri ve bireylerin seçimleri arasında yeni bir denge kurulmadıkça, bilgi ortamı kırılgan kalmaya devam edecek.

Sonuç

Sitra’nın raporu, kapıcılığın artık gazetecilerin tekeline ait bir rol olmadığını, algoritmalar ve platform devleriyle birlikte çok merkezli bir yapıya evrildiğini ortaya koyuyor. Ancak güç merkezden uzaklaşsa bile sorumluluk ortadan kalkmış değil. Dijital çağda asıl soru şu: kapıcılık mekanizmaları, demokrasiyi güçlendirecek şekilde yeniden tasarlanabilir mi? Cevap, yalnızca düzenlemelerde değil, aynı zamanda toplumsal değerleri ve iletişim altyapılarını yeniden kurma cesaretinde yatıyor.

- Golden Swan Abone Ayrıcalıkları - Golden Swan Abone
- Reklam Alanı -

Haberi paylaş:

spot_img
spot_img

Son gelişmeler

Neden Golden Swan Abone Olmalıyım?

Gündemi sadece takip etmek değil, doğru yorumlamak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Tüm ayrıcalıkları görmek için okumaya devam edin.

Benzer haberleri oku
Bağlantılı

Fransa’da Hükümet Krizi Derinleşiyor. Başbakan Sebastien Lecornu İstifa Etti.

• Fransa’da yalnızca bir gün önce hükümeti kuran Başbakan...

Britanya dijital kimlik sistemi oluşturmaya çalışıyor

Sir Keir Starmer, 26 Eylül’de Britanya’nın ulusal bir dijital...

Yahudiler İngiltere’de güvensiz

Yılın en kutsal günüydü. Ancak Britanyalı Yahudiler için Yom...

İsrail, Hamas ve Donald Trump için ya tamam, ya devam anı

6 Ekim Pazartesi günü, İsrail-Hamas savaşının kilit aktörleri Mısır’da...