BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
PLA neden Amerika ile açık çatışmadan kaçınıyor?
Çin ordusu tarih boyunca dış iletişim konusunda ketum bir çizgi izledi. Banyan’ın 15 yıl boyunca Pekin’den yaptığı haberlerde Savunma Bakanlığı’ndan yorum almak için tek yol hâlâ bir faks göndermekti. Yanıt gelirse, haftalar sonra gelirdi. 2011’de başlatılan düzenli basın toplantılarında ise hâlâ çoğunlukla devlet medyasının hazırladığı senaryolu sorular yer alıyor. Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) mensupları yabancılarla konuşmak için özel izin almak zorunda. Bu izni alanların büyük bölümü, yalnızca dış temasları idare etmek üzere eğitilmiş ve ordunun içyapısını açığa vurmamaya yeminli “barbar yöneticileri”.
Son yıllardaki nadir istisnalardan biri Singapur’daki Shangri-La Diyaloğu oldu. Savunma bakanlarının, komutanların ve istihbarat şeflerinin bir araya geldiği bu toplantıda PLA heyetleri genelde daha serbest konuşurdu. Bu yıl tablo değişti. Çin’in Savunma Bakanı Dong Jun katılmadı. Heyete bir tümamiral başkanlık etti. Önceki yıllarda olduğu gibi ne basın toplantısı düzenlendi ne de grup röportajları yapıldı. PLA delegeleri gazetecilerden uzak durdu. Bir katılımcı koridorda yakalanınca, “Lütfen anlayış gösterin… Belki seneye?” diyerek kaçmaya çalıştı.
Bu düşük profilli katılım, fiilen alanı Amerika’ya bıraktı. Bakan seviyesinde temsil edilmemesi, Çin’in tüm katılımcılara hitap etme fırsatını kaybetmesine yol açtı. Amerika Savunma Bakanı Pete Hegseth, bu yokluğu değerlendirdi. Tayvan’a yönelik Çin tehdidini “yakın” olarak tanımladı ve Amerika’nın bölgedeki taahhütlerini yineledi. “Bu sabah buradayız — ama biri burada değil,” dedi.
Bu yıl Filipinler bile Çin’den daha fazla görünürlük sağladı. Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro, Güney Çin Denizi’ndeki hak iddialarına karşı ülkesinin direncini savundu. İki PLA subayı, Filipinler’in bir Amerikan piyonu olduğunu öne sürdü. Teodoro’nun yanıtı netti: “Sorular kılığına sokulmuş propaganda söylemleri için teşekkürler.” Salondan alkış koptu.
Çin’in neden geri planda kaldığına dair birkaç olasılık konuşuluyor. Heyet başkanı Tümamiral Hu Gangfeng, bunun “normal bir görev planlaması” olduğunu söyledi. Çin her yıl savunma bakanı göndermese de, 2019’dan bu yana bu seviyede katılım göstermişti.
Katılımcıların bir kısmı, PLA içindeki son yolsuzluk skandallarına dikkat çekiyor. 2023’ten beri iki eski savunma bakanı ve en kıdemli amiral dâhil üst düzey komutanlar soruşturma altında. Bir diğeri mart ayından bu yana kamuoyu önüne çıkmadı. Forumda savunma bakanlarının soru alması beklendiğinden, Çin kamuya açık sorgulanmaktan kaçınmış olabilir.
Bir diğer olasılık, Çin’in Amerika ile ilişkilerinin kırılganlığı nedeniyle kamusal çatışmadan uzak durmak istemesi. Foruma katılan bir Çinli akademisyen, ülkesinin önceliğinin ticaret savaşını yönetmek ve Donald Trump ile Xi Jinping arasında potansiyel bir görüşmeye zemin hazırlamak olduğunu söyledi. Çin tarafı, Hegseth’in seleflerine kıyasla daha sert bir konuşma yapacağını öngörüyordu; fakat bunun karşısında temkinli davranmayı tercih etti. Çünkü bu bakanın Trump’ı ne ölçüde temsil ettiğinden emin değillerdi.
Üçüncü bir ihtimal ise, Çin’in Shangri-La Diyaloğu’ndan artık memnun olmaması. Bu forumun açık ve doğaçlama tartışmaları teşvik eden yapısından rahatsızlık duyduğu biliniyor. Ayrıca toplantının giderek daha Batı yanlısı bir tona büründüğünü düşünüyor. Son dönemde Avrupalı hükümetlerin katılımını artırması bu algıyı güçlendirdi. Çin, bunun yerine kendi düzenlediği Xiangshan Forumu’nu öne çıkarmayı hedefleyebilir.
Her ne gerekçeyle olursa olsun, bu geri duruşun sonuçları karışık. Çin, komşularına uzlaşma işaretleri vererek güvenilir bir bölgesel ortak gibi görünme şansını kaçırdı. Diplomatik bir kazanım elde edebilirdi. Ancak Amerika kendine zarar verirken Çin taviz vermeye gerek görmüyor. Retorik düzeydeki kayıpların kalıcı hasar yaratacağına da inanmıyor.
Öte yandan, Hegseth bölgeye güven vermede bir nebze ilerleme kaydetti. Fakat en acil konuya —Amerikan gümrük tarifelerine— değinmedi. Bazı katılımcılar, Hegseth’in Amerikan siyasi düzenindeki rolünün artık Çin’in zayıf yetkilerle donatılmış savunma bakanına benzediğini belirtti. Her iki ülkede de nihai güç yalnız bir kişinin elinde.
Kaynak: The Economist