BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
ÇİN’İN İKTİDARDAKİ Komünist Partisi, 20-23 Ekim tarihlerinde ülkenin bir sonraki beş yıllık planını gözden geçirmek üzere büyük bir toplantı yapacak. Bu plan on yılın geri kalanını kapsayacak ve çok daha uzun süre karar alma süreçlerini şekillendirecek. Parti’nin Merkez Komitesi’nin yaklaşık 370 üyesi toplantıya katılacak. Bunlar arasında bakanlar, eyalet valileri, generaller, bir tarihçi ve hatta bir gazeteci bulunuyor. Oy hakkına sahip 200 civarındaki üyenin 50’den fazlası mühendislik diplomasına sahip. Önlerinde tartışacak çok şey var.
Yeni plan, bir önceki gibi, sulak alanların restore edilmesinden yüksek performanslı alaşımların geliştirilmesine kadar uzanan “büyük mühendislik projeleri” ile dolu olacak. Bu girişimler, 2023 itibarıyla 20 milyondan fazla olduğu tahmin edilen dünyanın en büyük mühendislik iş gücünden beslenecek. Çin aynı zamanda yetenekli yabancılardan da yararlanmak istiyor. 1 Ekim’de, sponsor işverene ihtiyaç duymadan fen, matematik ve mühendislik mezunlarının ülkeye kabul edilmesini sağlayacak yeni “K” vizesi tanıtıldı. Bu, kendi diplomalarının yetersiz görüldüğünü düşünen yerli teknoloji uzmanlarını rahatsız etti.
Mühendislik Çin’de bir gurur ve güç kaynağı haline geldi. Dan Wang’ın Breakneck adlı kitabında belirttiği gibi ülke adeta bir “mühendislik devleti”. Çin hangi etiketleri alırsa alsın, gerçek bağlılığı altyapıya ve sanayiye, köprülere ve makinelere, inşaata ve üretime — ve aynı zamanda tek çocuk politikası ya da sıfır-covid rejimi gibi bazı distopik toplumsal mühendislik uygulamalarına.
Wang, Çin’in dünyayı yeniden şekillendirme ve nüfusu yeniden biçimlendirme dürtüsünü, Amerika’nın ataletiyle karşılaştırıyor. Şu anda yaşadığı ülke için, “iyi kötü her şeyi engellemeye çalışan bir hukuk toplumu” ifadesini kullanıyor. Kitap, Bill Clinton’a atfedilen bir sözü hatırlatıyor: “Sizde fazla mühendis var, bizde fazla avukat… hadi takas yapalım!”
Bugün Çin’in mühendisliğe olan yönelimi yeni bir aciliyet kazandı. Ülke, artık Amerika ve müttefiklerinden ithal edemediği ileri çip üretim ekipmanları gibi “boğaz sıkma” teknolojilerinde ustalaşmak istiyor. Öğrenciler de buna yanıt veriyor. Lisans öğrencilerinin %36’sı mühendisliği seçiyor; kayıtlar artarken bu oran da yükseliyor. Çinli yorumcular, teknolojideki ilerlemelerin artık geçmişteki demografik avantaj yerine bir “mühendislik temettüsü” sağladığını savunuyor.
Ancak bazı ekonomik güçler mühendislik devletinin bile iradesine boyun eğmiyor. Liderler ve öğrenciler mühendislerle dolup taşsa da, imalat ve inşaatın GSYH içindeki payı düşüyor; bu, verimlilik ve talepteki köklü eğilimlerin sonucu. Clinton, Çin’in çok fazla mühendisi olduğu şakasında haksız çıkmış olabilir; ama son veriler, ülkede çok fazla “inşaatçı ve üretici” bulunduğunu gösteriyor. Amerikalı yorumcu Jonathon Sine’in ifadesiyle: “‘Mühendislik devleti’ tanımı, artık 1980’ler ve 2010’larda olduğu kadar uygun değil.”
Ekonomistler uzun süredir sanayileşmenin “tepe biçimli” bir süreç olduğunu söylüyor: Çalışanlar çiftliklerden fabrikalara geçtikçe imalat büyür; insanlar zenginleştikçe harcamalarını hizmetlere kaydırır ve imalat geriler. Bu eğilimler fiyat değişimleriyle daha da güçlenir; imalat ürünleri genellikle verimlilik sayesinde ucuzlar, bu da GSYH içindeki ağırlıklarını azaltır.
Mühendisliğin cazibesinin de benzer bir tepe biçimli seyir izlediği anlaşılıyor. Disiplin, Malezya gibi üst-orta gelirli ülkelerde en popüler durumda. Çin, uluslararası verilerde sıra dışı bir örnek değil. Bu yüzyılın başlarında mühendislik tercih oranı %36’dan %32’nin altına düşmüş, sonra yeniden yükselmişti.
- Beş Yıllık Plan (2016-20), hizmetlerin GSYH içindeki payını artırmayı hedeflemişti. Parti’nin üst kademelerinde mühendis sayısı azalıyor, yerini yönetim, sosyal bilimler ve hukuk mezunları alıyordu. Brookings Enstitüsü’nden Cheng Li, 2013’te “avukatların yükselişi”nden söz etmişti. Ancak bu değişim kalıcı olmadı. Trump dönemindeki ihracat kontrolleri, ZTE ve Huawei gibi firmaları neredeyse çökertince, Çin liderliği imalattan uzaklaşmaya direnmeye karar verdi.
Xi Jinping, ülkenin “tam bir” sanayi sistemi kurması gerektiğini vurguladı. 2021’de onaylanan plan, hizmetlerin payını artırma hedefini terk ederek imalatı sabit tutmayı amaçladı. Öğrenciler yeniden mühendisliğe yöneldi, Merkez Komite’deki mühendis sayısı da arttı.
Ama bu da sanayi sıkıntılarını durdurmadı. Yeni inşa edilen evler satılamıyor, sanayi ürünleri fiyatları üç yıldır düşüyor. Öğrenciler mühendislik okusa da, üretimde çalışmaya gönüllü değil: Zhaopin’in 2023 anketine göre öğrencilerin sadece %8’i imalata girmek istiyor. Bilim veya mühendislik eğitimi alanların bile yalnızca %37’si mühendislikle ilgili kariyer yapıyor.
Bu ay Merkez Komite, mühendislerle dolu yapısıyla yeni planı tartışırken, bu eğilimlerle savaşmayı mı yoksa onlara teslim olmayı mı seçecek. Son işaretler, Çin liderliğinin yeniden hizmet tüketimini artırmaya yönelebileceğini gösteriyor.
Bunu yaparlarsa, Mao Zedong ve Jiang Zemin’in de sevdiği bir Daoist fablından teselli bulabilirler. İnatçı yaşlı bir adam, iki dağı kazmasıyla düzleştirmeye kararlıydı. Nesiller boyu süren çabadan sonra tanrılar bu azmine gülümseyip dağları kenara çekti. Böylece köyüne giden yol açıldı, seyahat ve turizm gelişti. Yani tanrısal mühendislik projesi bile nihayetinde hizmet sektörüne hizmet etmiş oldu.