BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Charlie Kirk her zaman, yanlış fikirlerle mücadele etmenin—onları yutkunup kabul etmektense—daha doğru olduğuna inanırdı. Mesleki hayatını da bu inanç üzerine kurdu. 18 yaşında üniversiteden ayrılıp Amerika’nın en önde gelen muhafazakâr gençlik örgütü haline gelecek olan Turning Point USA’i (TPUSA) kurdu. 10 Eylül’de Utah’taki bir üniversite kampüsünde, kendisine şöhret, amaç ve MAGA destekçilerine göre büyük bir itibar kazandıran şeyi—liberallerle tartışmayı—yaparken vurularak öldürüldü.
Polis henüz bir şüpheliyi yakalamadı veya isim açıklamadı. Başkan Donald Trump sosyal medyada Kirk’ü “efsanevi” diye nitelendirdi ve “hiç kimsenin genç Amerikalıları onun kadar anlamadığını” ekledi. Cinayet, son yıllarda yaşanan siyasi saikli saldırıların bir yenisi oldu; bunların arasında geçen yıl başkana yönelik iki suikast girişimi de vardı.
Kirk, 31 yıllık hayatına çok şey sığdırdı. TPUSA’nin ilk yıllarında bağış topladığı Cumhuriyetçi destekçiler, kravatını zor bağlayan bu cılız gencin karşısında şaşırmış olmalıydı. Ama kısa sürede onun inatçı kararlılığı ve serbest piyasa ile küçük hükümet ideallerine sıkı bağlılığına ikna oldular ve çek yazmaya başladılar. Doğru ata oynamışlardı. Kirk kendini kanıtlanmış bir organizatör oldu; bugün TPUSA bir dev. New York Times’a göre, 2023’te TPUSA ve lobi kolunun toplam geliri 92,4 milyon dolara ulaştı. 850 üniversitede şubesi bulunuyor ve Trump gibi isimleri sahneye çıkaran popüler etkinlikler düzenliyor.
Kirk’ün etkisi, aynı zamanda sağın sözcüsü olarak sahip olduğu itibardan kaynaklanıyordu. O, kitleleri hayali bir “dar görüşlü libtard” ordusuna karşı muhafazakârlığı savunmaya çağırmaktan çekinmeyen biriydi. TikTok’un yaptığı bir ankete göre 2024’te Trump’a oy veren 30 yaş altı kullanıcılar arasında Kirk, platformda en güvenilir kişi olarak öne çıktı. Trump’ın başkanlığı yeniden kazanmasında rol oynamış olabilir. 2024 seçimlerinde Kamala Harris’in genç seçmenlerdeki üstünlüğü, Joe Biden’ın 2020’deki performansına kıyasla 12 puan azaldı; bu, tüm yaş grupları arasındaki en büyük kayma oldu. Trump’ın, genç seçmenler arasında daha iyi sonuç almasında Kirk’e teşekkür ettiği bildirildi.
Kirk kolaylıkla nüfuzunu seçilmiş bir göreve sıçrama tahtası olarak kullanabilirdi. Cumhuriyetçi Parti’yi şekillendirmekte yetenekli olduğunu kanıtladı. TPUSA geçen yıl oyları sandığa taşımak için on milyonlarca dolar harcadı ve Kirk, Cumhuriyetçi Ulusal Komite başkanının görevden alınmasına yardımcı oldu. Trump yeniden seçildikten sonra, Kirk kabine adaylarının değerlendirilmesinde rol aldı. Artık o bir güç simsarı olmuştu.
Ama Kirk, siyaset sahnesine aday olarak çıkmak istemediğini her zaman söyledi. Daha büyük bir hedefi vardı. Ona göre “wokizm” ülkeyi yok etmekle tehdit ediyordu. Amerika sandıkta değil, kültürün şekillendiği yerlerde—üniversite kampüslerinde—kurtarılacaktı. Dindar bir Hristiyan olarak, kampüs kampüs gezmeye devam edip liberal öğrencilerin gözündeki perdeleri kaldırmak, onlara eleştirel ırk teorisi ve cinsiyet ideolojisinin kötülüklerini anlatmak ve aile kurmaya, Amerika’yı İsa Mesih için geri kazanmaya teşvik etmek istiyordu.
Kirk, kürsüde öfke dolu ve ateşliydi; bu da partizan öfkenin belirlediği bir dönemi yansıtıyordu. Amerikalıların siyasi rakiplerine duyduğu güvensizlik ve hatta nefretin artışı, son yıllarda saldırılar, suikast girişimleri ve tehditlerde kaygı verici bir artışla birlikte geldi. Bunların arasında Pensilvanya Valisi Josh Shapiro’ya yönelik kundaklama saldırısı, Michigan Valisi Gretchen Whitmer’i kaçırma planı ve Yüksek Mahkeme yargıcı Brett Kavanaugh’u öldürme planı yer aldı. 2022’de bir adam dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin evine girdi ve kocasını çekiçle yaraladı. Haziran’da Minnesota’dan bir eyalet temsilcisi ve eşi evlerinde öldürüldü. Trump ise Pensilvanya’daki bir açık hava mitinginde ateş açılmasına rağmen şans eseri kurtuldu.
Amerikalılar ezici bir çoğunlukla siyasi şiddeti reddediyor. Araştırmalar, bu fikri destekleyenlerin onda birden az olduğunu ve oranların sol ve sağda benzer seviyelerde bulunduğunu gösteriyor. Ancak silahlarla dolu bir ülkede tek bir kişinin dehşet verici bir eylem gerçekleştirmesi için bu kadarı yetiyor. Carnegie Endowment for International Peace’ten Rachel Kleinfeld, “Bir amaç arayan, tarihi bir misyon yüklenmek isteyen kişiler, ‘birini kamuya açık şekilde incitirsen dikkat çekeceksin, övüleceksin’ diyen kamu söylemlerinden etkileniyor” diyor. Bu, siyasetçilere yönelik saldırılar kadar geçen yıl bir sağlık sektörü yöneticisinin öldürülmesi için de geçerli.
Siyasi şiddeti destekleyenler iki etkenden yoğun biçimde etkileniyor. Stanford Üniversitesi’nden sosyolog Robb Willer’a göre, seçkinler şiddeti kınadığında vatandaşlar bunu dikkate alıyor; insanlar liderlerini takip etme eğiliminde. İkinci etken ise partizanların diğer tarafın ne düşündüğüne dair algısı. Hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler, rakiplerinin şiddeti ne kadar tolere ettiğini abartılı şekilde düşünüyor; oysa gerçekte her iki taraf da büyük ölçüde bundan tiksiniyor. Bu yanlış algılar karşılıklı olarak körükleniyor.
Willer, siyasi şiddeti onaylama oranlarının mutlak anlamda yüksek olmadığını, ancak yine de fazla olduğunu söylüyor. Bunun çözümü ise diyalogdan geçiyor. Kirk’ün kendisi de bunu kabul etmişti. Bir keresinde bir kadın ona soğukça neden kampüsüne geldiğini sormuştu. O da kararlı bir şekilde şu cevabı vermişti:
“İnsanlar konuşmayı bıraktığında, işte o zaman şiddet başlar.” ■