- ABD’de enflasyon verisi kısa vadeli yön belirlese de Artunç Kocabalkan’a göre esas hikâye gümrük vergileri ve Trump’ın politikalarında
- Fed’in faiz indirimi beklentisi, altını yeni zirvelere taşırken hisse senetlerinde sert satış riskini artırıyor
- Küresel riskler Katar saldırısından Çin-Hindistan yakınlaşmasına kadar büyüyor; Eylül ayı piyasalarda sert dalgalanmalara gebe
Sabah Ekonomisti’nde konuşan Artunç Kocabalkan, günün ABD enflasyon verisine kilitlendiğini ama “esas hikaye başka” diyerek piyasalara yön verecek asıl başlıkları tarifeler ve jeopolitik riskler olarak işaret etti. Kocabalkan’a göre bugün açıklanacak enflasyon verisi, beklentinin üzerinde gelirse faiz artışı senaryosu, düşük gelirse faiz indirimi beklentisi yaratacak. Ancak bu klasik çerçevenin ötesinde Trump’ın gümrük vergileri politikası ve Fed’in bağımsızlığına dair tartışmalar, piyasalarda çok daha büyük kırılmalara yol açabilecek.
Trump’ın daha önce uyguladığı tarifelerin iptali sürecinin gecikmesi, 750 milyar ile 1 trilyon dolar arasında iade yükü doğurabilir. Bu risk gerçekleşirse ABD ekonomisi üzerinde ağır bir yük oluşacak. Aksi senaryoda ise Çin ve Hindistan’a %100’e varan yeni gümrük tarifelerinin devreye girmesi gündeme gelebilir. Kocabalkan, bunun “piyasaları çökertecek” bir adım olabileceği uyarısında bulundu. Bu nedenle enflasyon verisi tek başına değil, ticaret politikası ve uluslararası dengelerle birlikte okunmalı.
Fed tarafında ise eylül toplantısında faiz indirimi beklentisi güçleniyor. Morgan Stanley’in işaret ettiği gibi, faiz indirimi öncesi bir “kar realizasyonu” ardından da bir “rahatlama rallisi” mümkün. Ancak Hazine Bakanı Scott Bessent’in Fed’e yönelttiği sert eleştiriler, tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Bessent, “Fed bağımsızlığını yeniden kazanmalı, yüksek faizlerle büyümeyi boğarak eşitsizliği derinleştiriyor” sözleriyle merkez bankasının politikalarını hedef aldı. Kocabalkan ise bunu “NAS benzetmesiyle” açıkladı: yanlış adımlar ekonomiyi dönülmez bir noktaya sürükleyebilir.
Altın cephesinde ise tablo daha net. Reel bazda 1980 zirvesi aşıldı ve Kocabalkan bu eşiğin “kırılmaz” kabul edilen bir direnç olduğunu hatırlattı. O dönemde Paul Volcker’ın sert faiz hamleleriyle enflasyon bastırılmıştı; bugün ise 35 trilyon doları aşan borç, jeopolitik gerilimler ve saldırılar piyasaları farklı bir noktaya taşıyor. Katar’da Hamas liderine yapılan saldırı, Çin’in deflasyonla mücadelesi, Rusya-Çin-Hindistan yakınlaşması gibi başlıkların altın fiyatlarını desteklediğini vurgulayan Kocabalkan, “ilk hedef 3.700, ardından 3.900 ve 4.000 dolar olacak; altındaki her düzeltmeyi alış fırsatı olarak göreceğiz” dedi.
Küresel riskler yalnızca ABD ile sınırlı değil. Fransa’da hükümet değişikliği, Arjantin’de büyük revizyon, Ukrayna’nın doğusundaki saldırılar, Tayland’da Taksin Şinevatra kararları ve Çin’in Pasifik’te üs arayışları öne çıkan başlıklar arasında. Avrupa tarafında ise von der Leyen’in “Birliğin Durumu” konuşmasında savunma harcamalarının artırılması tartışılacak.
Kripto piyasasında 113.000 dolar seviyesi kritik eşik olarak görülüyor. Kocabalkan, hisse senetleri tarafında tarifeler ve Fed kararlarının sert satışlara neden olabileceğini söylerken, altın ve tahvil gibi güvenli limanların öne çıkacağını vurguladı. Sonuç olarak Eylül ayı için “sert dalgalanmalar, büyük riskler ama aynı zamanda önemli fırsatlar” beklentisi öne çıkıyor.