BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Bosna-Hersek’in vatandaşları şunu merak ediyor: Ne zaman bir başkan, başkan değildir? 6 Ağustos’ta ülkenin Merkez Seçim Komisyonu, Sırpların çoğunlukta yaşadığı özerk bölge olan Republika Srpska’nın (RS) başkanlığını Milorad Dodik’ten aldı. Karar temyizde de onaylandı. Ancak Dodik bunu kabul etmeyi reddediyor. Bosna savaşı sona ereli otuz yıl oldu, ülke krizden krize savruluyor. Fakat Bosna standartlarına göre bile bu kriz olağanüstü derecede ciddi görünüyor.
Savaş sonrası düzenleme, Bosna’yı iki özerk “entite” ve zayıf bir merkezi hükümetten oluşan bir yapıya kavuşturdu. Ancak anlaşmadan kalan bir unsur daha var: İsterse geniş yetkiler kullanabilen yabancı atamalı bir “Yüksek Temsilci”. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi mandasıyla görev yapan ve güvenliği sağlamakla yükümlü binin üzerinde AB liderliğinde asker ülkede bulunuyor.
Entitelerden biri ağırlıklı olarak Boşnaklar (Müslüman Bosnalılar) ve Hırvatlara, diğeri yani RS ise ağırlıklı olarak Sırplara ev sahipliği yapıyor. 1998’de iktidara gelen Dodik, yıllar boyunca RS için bağımsızlık talebiyle 1996’daki barış anlaşmasına dönüş arasında gidip geldi. İkinci durumda, merkezi hükümetin bugün olduğundan da az yetkisi kalacaktı.
Seçim komisyonunun kararı, Dodik’in Alman kökenli Yüksek Temsilci Christian Schmidt’in kararlarını tanımadığı için altı yıl kamu görevinden men edilmesi ve mahkûmiyetinin ardından geldi. Rusya ve Çin’in desteğini arkasına alan Dodik, Schmidt’in atanmasının gayrimeşru olduğunu, bu nedenle onun otoritesini tanımadığını söylüyor. Buna rağmen hapse girmemek için para cezası ödedi. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak mahkûmiyetini bozdurmaya çalışıyor. Nihai hedefi davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımak. Bu ise ironik bir durum; çünkü tartışma, RS’in Anayasa Mahkemesi’nin kendi bölgesinde artık yetkisi olmadığını ilan etmesiyle başlamıştı.
Dodik, 25 Ekim’de RS vatandaşlarına görevden alınmasını kabul edip etmediklerini sormak için referandum çağrısı yaptı. Zaten Amerikan yaptırımları altında bulunan Dodik, Donald Trump yönetiminin desteğini kazanmaya çalışıyor fakat şimdilik sonuç alamadı. 9 Eylül’de destek için Moskova’ya gitti. Ülkenin “işgal altında” olduğunu ve “Avrupa’daki son koloni” olduğunu iddia ediyor. RS’te muhalefet zayıf ve bölünmüş durumda. 23 Kasım’da yapılacak yeni başkanlık seçiminde aday olan herkes “hain” damgası yiyecek.
Banja Luka’daki bir analist olan Milos Solaja, az sayıda Sırp seçmenin sandığa gideceğini ancak Dodik’in referandumu “çok, çok muhtemel” bir şekilde kazanacağını söylüyor. Ancak bunun “mutlak belirsizlik” anı olduğuna dikkat çekiyor. Ona göre, RS’te yaşayan Boşnak ve Hırvat seçmenler sandığa gidip Sırpların büyük bölümünün reddettiği bir adayı seçebilir. Bu aday Batılı ülkeler ve Boşnak-Hırvatlarca tanınacak, fakat RS’in çoğu tarafından reddedilecek. Dodik’e göre bu durumda, “nihai bağımsızlık referandumu için koşullar oluşmuş olacak. Ve bu geri döndürülemez bir yol.”
Önümüzdeki haftalarda Dodik’in içeride ve dışarıda ne kadar destek toplayabileceğine bağlı olarak, sessizce geri adım atıp atmayacağına ya da her şeyi riske atıp ülkeyi parçalanmaya sürükleyip sürüklemeyeceğine karar vermesi gerekecek.






