BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Ekonomistler neden Depresyon üzerine 50 yıllık bir kitaba yöneliyor
1929 ile 1933 arasındaki dünya ticaretini gösteren “Kindleberger Sarmalı” adlı grafik, lavaboya dolan suyu ya da kendini korumaya alan küçük bir hayvanı andırır. Bu grafik, 1973’te yayımlanan The World in Depression (Bunalımda Dünya) kitabında iktisat tarihçisi Charles Kindleberger tarafından hazırlanmıştı ve son dönemde, korumacılığın yol açtığı öz-yıkımın simgesi olarak yeniden ilgi görmeye başladı. Kindleberger, küresel ekonominin 1920’lerin sonundan 1930’lara nasıl içe kapanarak felakete sürüklendiğini ay ay izleyerek ortaya koydu. Eserinden çıkan bir başka kavram olan “Kindleberger boşluğu” — yani liderlik eksikliği — de günümüzde yeniden kullanışlı hale geldi.
Kindleberger, Büyük Buhran’a oldukça yakından tanıklık etti. 1930’larda tezini tamamlayan bir yüksek lisans öğrencisiyken, Birinci Dünya Savaşı sonrası sabit kur sisteminin mimarı olan Harry Dexter White’ın yanında ABD Hazine Bakanlığı’nda çalıştı. Mezuniyetin ardından New York Fed’de işe başladı. İkinci Dünya Savaşı sırasında CIA’in öncülü sayılan Stratejik Hizmetler Dairesi’nde görev aldıktan sonra Dışişleri Bakanlığı’na geçti ve burada Avrupa’yı yeniden inşa etmeye yönelik Marshall Planı’nın şekillenmesine katkı sundu. Sonunda akademiye yöneldi — muhtemelen artık yeterince macera yaşadığını düşünen biyografi yazarı öyle tahmin ediyor — ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) Ekonomi Bölümü’nün ilk üyelerinden biri oldu.
MIT’de Kindleberger, savaş öncesi bir dönemin insanı olarak savaş sonrası dünyaya dâhildi. Paul Samuelson ve Robert Solow gibi son derece yetenekli meslektaşlarının aksine, matematiksel modelleme yapmazdı. Onun yöntemi “iktisat tarihi” değil, “tarihsel iktisat” idi. “Bence ilişkiler ve veriler konusunda sanatsal bir sezgiyle hata yapmak, mekanik doğruluğa tercih edilmelidir,” diye yazmıştı. Buna rağmen, 2009 yılında, Amerika’nın küresel finans krizine verdiği yanıtı koordine eden Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Larry Summers, Kindleberger’in çalışmalarına başvurdu.
The World in Depression, şu temel sorulara yanıt arar: “Buhran nasıl ve nerede başladı, neden bu kadar yaygınlaştı ve neden bu denli derinleşip uzun sürdü?” Kitap, Birinci Dünya Savaşı’ndan kalan borç ve tazminatların doğurduğu zehirli diplomasiden başlayıp 1929’daki borsa çöküşüne, korumacılığa yönelişe, banka iflaslarına ve süregiden ekonomik durgunluğa uzanır; ardından Almanya’nın silahlanma süreciyle son bulur — ancak İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından önce durur.
Kindleberger’in vardığı sonuç şudur: Büyük Buhran bu kadar yıkıcı oldu çünkü küresel ekonomiyi istikrara kavuşturacak bir lider ülke yoktu. “Britanya yapamazdı, Amerika ise yapmazdı,” diye yazdı. Altın standardı altında hem ekonomik hem de askeri açıdan baskın olan Britanya, Birinci Dünya Savaşı’ndan bitkin çıkmıştı. Amerika ise içine kapanık, korumacıydı ve bütçe dengesi ile altın sabitine saplantılı olan “sert para” zihniyetiyle doluydu. Fransa ise dünyayı istikrara kavuşturamayacak kadar küçük, ancak istikrarsızlaştıracak kadar büyük bir ülkeydi; Kindleberger’e göre bu durum, ülkenin kurtarma paketlerine koşul koyması ya da Almanya’nın savaş tazminatları konusunda diretmesi gibi tavırlarında görülebilir. İşte Kindleberger boşluğu, bu liderlik eksikliğine verilen isimdir.
Kindleberger’a göre istikrar, kendiliğinden oluşan bir denge değil, sağlanması gereken küresel bir kamu malıdır. Önde gelen ekonomi — yani daha sonra “hegemon” olarak anılacak güç — bu istikrarın faydalarının bir kısmını kendisi için elde edebilir ve sistemi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilir. Ancak bunun için, mallar için açık bir pazar, ekonomik döngülere karşıt bir finansman ve son kredi mercii olma görevlerini üstlenmesi gerekir. Başkan Donald Trump ise bu düşünceyi tamamen reddediyor gibi görünüyor. Müttefiklerin askeri korumanın bedelini ödemesini talep ediyor ve ticaret açığını düpedüz kandırılmanın bir kanıtı olarak değerlendiriyor. Yönetimindeki isimler, diğer ülkelerin ABD hükümetine borç vermek için ücret ödemesini bile gündeme getirdi. Trump, küresel istikrarın getirdiği faydaların bu uğurda katlanılacak maliyete değmediğine inanıyor.
Londra İşletme Okulu’ndan Hélène Rey, bu duruma “Yeni Kindleberger Boşluğu” adını veriyor. Ona göre bu kez “kendi kendini yok eden bir hegemon” küresel kamu mallarını sağlamakla ilgilenmiyor; yükselen güçler (Rey’in işaret ettiği Avrupa Birliği, ancak Çin de olası bir aday) ise buna muktedir değil. Rey’in kaygısının merkezinde Fed’in swap hatları yer alıyor. Bu hatlar, Avrupa Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası gibi müttefik merkez bankalarına, kendi para birimleri karşılığında dolar erişimi sağlıyor. Bu sistem, dolar borçlanma maliyetlerinin artmasına yol açabilecek krizleri önlemeye yardımcı olabilir. Ancak Trump bu tür maliyet paylaşımı uygulamalarına genelde karşı çıkıyor. Bu duruma karşı önlem olarak, bazı yetkililer Trumpçı bir dille konuşmaya başlamış durumda. Fed Başkanı Jerome Powell, “Bunu yapmamızın sebebi, bunun Amerikan tüketicileri için gerçekten faydalı olmasıdır,” dedi.
Yeşil Destekli
Peki, alternatifler neler? Powell, swap hatlarının devam edeceği güvencesini verse de, Rey Avrupa merkez bankalarının ticari bankaları dolar varlıklarına olan bağımlılıklarını azaltmaya teşvik etmesini, ihtiyati dolar rezervleri oluşturmasını ve avroyu uluslararası bir para birimine dönüştürmeye katkı sunmasını öneriyor. Boston Üniversitesi’nden Robert McCauley ise “gönüllü dolar koalisyonu” kurulmasını savunuyor. Ona göre, Fed’in swap hattı sağladığı merkez bankaları zaten 1,9 trilyon dolarlık dolar rezervine sahip; bu miktar, küresel finans krizinde (2007–2009) ya da COVID-19 pandemisinin başında Fed’den borç alınan tutarın çok üzerinde. Kısa vadede bu tür adımlar, merkez bankalarının rezerv biriktirmesi sayesinde doların rolünü pekiştirebilir. Ancak uzun vadede, Amerikan para hegemonyası belki de sadece “tarihsel iktisat”ın inceleme alanı haline gelebilir.
Kaynak: The Economist