ABD’de şekillenen barış taslağında Ukrayna’dan toprak tavizi beklendiği iddiaları gündemde; bu öneriler Kiev’de egemenliğe aykırı olduğu gerekçesiyle sert biçimde reddediliyor. Zelensky yönetimi, güve...
ABD’de şekillenen barış taslağında Ukrayna’dan toprak tavizi beklendiği iddiaları gündemde; bu öneriler Kiev’de egemenliğe aykırı olduğu gerekçesiyle sert biçimde reddediliyor.
Zelensky yönetimi, güvenlik garantileri sağlandığı takdirde 90 gün içinde seçim yapmaya hazır olduğunu belirtiyor; ancak bu koşulun pratikte uygulanması neredeyse imkânsız görülüyor.
ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya liderleri barış planı etrafında koordinasyonu artırmaya çalışsa da tarafların pozisyonları arasındaki uçurum derinleşiyor.
Ukrayna-Rusya savaşında barış arayışları yeniden hız kazansa da ortaya çıkan taslak öneriler süreci kolaylaştırmak yerine daha karmaşık hale getiriyor. ABD kaynaklı olduğu öne sürülen bir çerçeve metinde Ukrayna’dan belli bölgelerde — özellikle Donbas ekseninde — toprak tavizleri verilmesinin beklendiği tartışılıyor. Bu yaklaşım, Moskova’nın savaş boyunca savunduğu taleplere yakınlığı nedeniyle Kiev’de egemenlik açısından “kırmızı çizgi” olarak değerlendiriliyor
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky, Kremlin’in son haftalarda sıkça dile getirdiği “seçim” baskısına da yanıt verdi. Zelensky, Batı’dan tam kapsamlı güvenlik garantileri verilmesi halinde 90 gün içinde seçim yapmaya hazır olduğunu söyledi. Ancak bu şartın hem lojistik hem güvenlik açısından karşılanması mümkün görünmüyor; bu nedenle Kiev tarafı bu söylemi, Rusya’nın meşruiyeti tartışmaya açma hamlesine karşı bir diplomatik manevra olarak kurguluyor.
Bir diğer önemli başlık ise batılı liderlerin koordinasyonu. İngiltere, Fransa ve Almanya liderleri ile ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde barış planının çerçevesi ve sürecin nasıl yönetileceği masaya yatırıldı. Ancak Batı içinde de ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor: Kimileri kapsamlı güvenlik paketleriyle diplomatik zemini güçlendirmek gerektiğini savunurken, kimileri savaşın geldiği aşamada toprak düzenlemeleri olmadan kalıcı bir barışın mümkün olmadığını düşünüyor.
Bütün bu tablo, barış görüşmelerinin hâlâ olgunlaşmaktan uzak ve oldukça kırılgan bir zeminde ilerlediğini gösteriyor. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü koruma kararlılığı ile Rusya’nın talepleri arasındaki makas açılırken, diplomatik baskının artması hem siyasi gündemi hem de bölgesel güvenlik mimarisini önümüzdeki dönemde daha da gerilimli bir rotaya sokabilir.
