Fenerbahçe’de Krizin Anatomisi
Benim için futbol, tıpkı ekonomi gibi sadece skor tabelasında yazan rakamlardan ibaret değil. Arka planda strateji var, iletişim var, güç dengeleri var. Fenerbahçe’de Jose Mourinho’nun gönderilişi de tam da böyle okunmalı: yalnızca bir teknik direktör değişikliği değil, kulübün yönetim anlayışı, Türkiye’de spor–siyaset–ekonomi üçgeninin kesişim noktalarını gözler önüne seren büyük bir vaka.
Futbol Sadece Futbol Değil
Bizim ülkede tartışmalar hep “ya o ya bu” üzerinden yapılır. Ya Fenerbahçelisin ya Galatasaraylı, ya muhalifsin ya iktidar yanlısı. Halbuki hayatta renkler çoktur, gri alanlar vardır. Futbol da öyle. Futbol sadece futbol değildir; bir ülkede insanları gündemden uzaklaştırmak istiyorsanız, onları stadyuma doldurmanız yeter. Bu yüzden futbolun, tıpkı siyasetin ve medyanın olduğu gibi, akıl ve çıkar üzerinden değil, duygular üzerinden yürüdüğünü kabul etmeliyiz.
Mourinho örneği tam da bunun göstergesi oldu. Çünkü gönderiliş gerekçesine baktığınızda, “başarısızlık” değil, “iletişim” ve “denge” kavramları öne çıkıyor.
Mourinho’nun Gelişi ve Beklentiler
Mourinho, dünyada şöhreti tartışmasız bir teknik direktör. Daha önce Abramovich’in Chelsea’sinde, Real Madrid’de, Inter’de, Manchester United’da görev yapmış; her yerde kupalar kazanmış, her yerde de yüksek ego ve kontrol arzusu ile bilinen bir figür. Türkiye’ye gelişi başlı başına bir prestijdi.
Ali Koç yönetimi Mourinho’yu doğrudan seçmemişti aslında. Daha çok Aziz Yıldırım’ın etkisiyle kulübe gelen bir teknik adam oldu. Ali Koç, “Biz gideriz, sen kalırsın” diyerek desteğini açıklamıştı. Fakat daha baştan, böylesine merkezîyetçi, kontrolü elinde tutmak isteyen bir teknik direktör ile Türkiye’deki kulüp yönetim tarzı arasında çatışma çıkacağı belliydi.
Benfica Maçı Öncesi Kırılma Noktası
Her şey Benfica maçı öncesindeki açıklamalarla başladı. Mourinho dedi ki:
“Şampiyonlar Ligi bu kadar önemliyse, benim istediğim transferleri niye yapmadınız?”
Burada iki orta saha oyuncusu istiyordu. Talebi karşılanmadı. İşte tam bu noktada sorun patladı. Çünkü Fenerbahçe’nin yönetim yapısı, transferlerde farklı fraksiyonların etkisine açık bir yapı. Mourinho ise “ya olur ya olmaz” mantığıyla çalışan, Abramovich’e bile “stop, just pay” diyebilen bir adam.
Ben Benfica açıklamalarını duyunca, “Eyvah!” dedim. Çünkü Türkiye’de yöneticilerin en hassas olduğu yer iletişimdir. Bir teknik direktör başarısız olabilir, oyun tutmayabilir, ama kamuoyu önünde yönetime meydan okuduğunda işler değişir.
Ali Koç’un Durumu
Ali Koç, kişilik olarak pırlanta gibi bir insan. Salon efendisi, temiz, düzgün. Fakat sekiz yıllık başkanlığı boyunca sürekli baskı altında kalmış bir figür. Fenerbahçe taraftarı da ona “gerekirse başarısız ol ama boyun eğme” diye destek vermişti. Ancak bu uzun süreçte farklı grupların, farklı çıkarların etkisinde kalmak kaçınılmaz oldu.
Mourinho’nun “kadromu neden tamamlamadınız” çıkışı işte bu baskıları görünür kıldı. Yönetim için mesele, Şampiyonlar Ligi’ne katılmak ya da katılmamak değil; kulübün iç dengelerinin nasıl yönetileceğiydi.
Mourinho Başarısız mıydı?
Hayır. Mourinho’nun gönderiliş sebebi başarısızlık değildi. Fenerbahçe Benfica karşısında elenebilirdi, bu futbolda normaldir. İlk maçta defansif oynadı, 1-0’lık galibiyet fırsatını kaçırdı. İkinci maçta ise Amrabat ve Şimanski çok kötü performans gösterdi, Taliska kırmızı kart gördü. Yani saha içi faktörler belirleyiciydi.
Ama Mourinho’nun varlığı, Fenerbahçe için Türkiye sınırlarının ötesine uzanan bir prestij kaynağıydı. Dünyanın en önemli ekonomi dergilerinden The Economist, Galatasaray’ın transfer harcamalarını haber yaparken Mourinho’nun Türkiye’de olmasından bahsediyordu. Bu, kulübün uluslararası görünürlüğü açısından büyük bir şanstı.
İletişim Krizi
Fakat bizde hep aynı şey olur: İyi olan bitirilir. Mourinho’nun gönderilişi de böyle oldu. İyi yönetilemeyen bir iletişim süreci, taraftarın güvenini sarsan görüntülerle tamamlandı. El sıkışarak, teşekkür edilerek bitirilebilecek bir süreç, fotoğraflara bile yansıyan kötü bir ayrılıkla sonuçlandı.
Bu noktada PR ve kurumsal iletişim eksikliği öne çıkıyor. Fenerbahçe gibi bir kurumun, böylesine önemli bir ayrılığı amatörce yürütmesi büyük bir stratejik hata oldu.
Alternatifler ve Kongre Süreci
Mourinho’nun ayrılışı, Fenerbahçe’nin geleceğini doğrudan etkiliyor. Yeni hocanın fiziksel olarak hazır bir takımı devralacağı söyleniyor. Üç transferle takım Avrupa’da iddialı olabilir. Ama soru şu: Bu hoca kim olacak?
Saadettin Saran’ın ekibinden yapılan açıklama, “Adayımız hazır” mesajı verdi. Fakat zamanlama hatalıydı. Çünkü bu süreçte sessiz kalan kazanıyor. Bu nedenle Saran ekibinin çıkışı kamuoyunda olumsuz yankı buldu.
Ali Koç’un eli zayıflamış durumda. Aziz Yıldırım ise henüz konuşmadı. Ama “Mourinho’yu geri getireceğim” dese, kimse şaşırmaz.
Ekonomi–Futbol Paralelliği
Ben hep şunu söylüyorum: Türkiye’de Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirmekle Fenerbahçe’de teknik direktör değiştirmek arasında büyük benzerlik var. İkisi de kısa vadede algıyı yönetmeye yarar, uzun vadede yapısal sorunları çözmez.
Türkiye ekonomisi şeffaf ihale yasası olmadan, mali kural gelmeden, iktidar değişmeden enflasyonu kalıcı olarak düşüremez. Aynı şekilde Fenerbahçe de kurumsal istikrar sağlanmadan, yönetim anlayışı köklü biçimde değişmeden kalıcı başarı yakalayamaz.
Mourinho’nun gönderilişi de bu gerçeğin bir yansımasıdır.
Bundan Sonra Ne Olur?
Bundan sonra birkaç ihtimal var:
- Yabancı bir teknik direktör getirilir, Avrupa’da başarı hedeflenir.
- Yerli bir isim gelir, ama bu Fenerbahçe’nin büyük hedefleriyle uyumsuz kalır.
- Aziz Yıldırım sahneye çıkar, Mourinho’yu geri getirme hamlesi yapar.
Her üç ihtimal de kulüp içindeki dengeleri yeniden şekillendirecek.
Sonuç: Bir Krizin Anatomisi
Mourinho’nun gönderilişi, sadece bir futbol olayı değil. Türkiye’de yönetim kültürünü, iletişim eksikliklerini, çıkar çatışmalarını gözler önüne seren bir örnek. Başarı ya da başarısızlık değil, “kimin dediği olacak” sorusu belirleyici oldu.
Fenerbahçe taraftarı, Ali Koç’a “boyun eğme” diyerek destek vermişti. Ama Mourinho krizi, bu desteğin ciddi biçimde aşınmasına yol açtı. Yönetim büyük bir risk aldı. Kongre süreci, bu riskin sonucunu gösterecek.
Benim açımdan ders şu: İster futbolda ister ekonomide, yapısal sorunları çözmeden, iletişimi doğru kurmadan atılan adımlar kalıcı başarı getirmiyor. Mourinho gitti, ama tartışma bitmedi. Tam tersine, Fenerbahçe’nin geleceği için asıl tartışma şimdi başlıyor.