
FT, Farage–Trump fotoğrafını “unpopular populism” mesajıyla paylaşarak popülizmin yeniden güçlendiği ama toplumsal desteğinin zayıfladığına dikkat çekti.
Nigel Farage, göç karşıtlığı, milliyetçilik ve elit karşıtlığı gibi çizgileriyle Trump’ın siyasal tarzının Avrupa’daki en yakın izdüşümü kabul ediliyor.
Fotoğraf, popülizmin yeniden kurumsal merkezlere yaklaşırken daha tartışmalı ve daha az popüler bir faza geçtiğini gösteriyor.
Financial Times’ın Nigel Farage ve Donald Trump’ı aynı karede, Oval Ofis’te “unpopular populism” etiketiyle paylaşması yalnızca bir siyasi ziyaretin haberi değil; 2026 küresel siyaset döngüsüne yönelik stratejik bir okuma. Gazete, popülizmin geri döndüğünü ancak bu kez geniş halk desteğine değil, kurumsal güçle kurduğu ilişkiye yaslandığını vurguluyor.
Bu fotoğrafta öne çıkan isim Nigel Farage… İngiltere’de Brexit kampanyasının mimarı olarak tanınan Farage, uzun süredir Avrupa Birliği karşıtlığı, sıkı göçmen politikaları, ulusal egemenliği merkeze alan söylemler ve “halk vs. elitler” çatışması üzerinden siyaset üreten bir figür. Bu çizgi, Trump’ın ABD’de temsil ettiği sağ popülist retorikle neredeyse birebir örtüşüyor. Her iki lider de küreselleşme karşıtı, göç ve sınır güvenliğini siyasetin merkezine çeken, ekonomik milliyetçiliği savunan, siyasi kurumları “yerleşik düzen” olarak tarif eden bir dil kullanıyor.
FT’ye göre iki liderin ortak paydası, bugün daha tartışmalı bir form kazanmış olması. 2016’da popülizm yükselen bir dalgaydı; Brexit ve Trump aynı akımla kitleleri peşinden sürükledi. Fakat 2026 eşiğinde tablo değişti: Farage İngiltere’de daha fazla kutuplaştırıcı bir figür; Trump ise ABD’de geniş kesimlerde tepki uyandırıyor. Bu nedenle FT, bu kareyi “gücü artan ama popülaritesi azalan popülizm” olarak okuyor.
Oval Ofis’teki poz da buna işaret ediyor. Farage ayakta, Trump masasında—popülist siyasetin yeniden kurumsal merkezle bütünleşmeye çalıştığı bir dönemin sembolü. Seçmen desteği daralmış olsa bile siyasi etki gücü kaybolmuyor; sadece yön değiştiriyor. Popülizm artık meydan kalabalığından çok, devlet karar mekanizmalarına yakınlaşmasıyla etkili oluyor.
FT’nin verdiği mesaj net: Popülizm bitmedi; yalnızca farklı bir forma büründü. Daha az sevilen, daha fazla kutuplaştıran ama devlet mimarisine yeniden sokulan bir popülist faz… 2026’nın siyasal denklemini belirleyecek olan da tam olarak bu yeni popülizm türü olacak.
