BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Avrupa ve Orta Doğu’daki savaşlara rağmen, Pentagon’un en üst düzey stratejistleri son dönemde Asya’ya odaklanmış durumda. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyelerini gayri safi yurt içi hasılalarının (GSYİH) %3,5’ini savunmaya ve %1,5’ini savunma ile ilgili altyapıya harcamaya ikna ettikten sonra şimdi de gözlerini Asyalı müttefiklerinin bütçelerine çevirdiler. Amerikalı yetkililer, Avrupa’daki bu formülün yeni “küresel standart” olduğunu söylüyor. Bu da Sapporo’dan Sidney’e kadar savunma bütçelerinde devasa bir artış anlamına geliyor. %3,5 seviyesine ulaşmak, Pasifik’teki müttefikler arasında son 50 yılın en büyük artışı olan yılda 150 milyar dolardan fazla savunma harcaması eklemek demek. Amerika’nın talebi üç soruyu da beraberinde getiriyor: Doğru bütçe seviyesi nedir, müttefikler parayı nasıl harcamalı ve gerçekten uyacaklar mı?
Amerika’nın bölgedeki beş büyük güvenlik ortağı (Avustralya, Japonya, Filipinler, Güney Kore ve Tayvan) arasında yapılan görüşmelerde Avustralya ve Japonya ile müzakereler en ileri aşamada görünüyor. Bu ülkelere GSYİH’nin %3,5’ine ulaşmaları gerektiği ve bunu da hızlı yapmaları gerektiği söylendi. Konu sorulduğunda Avustralyalı ve Japon yetkililer sessiz bir öfke sergiliyor. Amerika’nın, egemen bütçe kararlarını dikte ederek sınırı aştığını söylüyorlar.
Her ne kadar küresel standart söylemi öne çıkarılsa da, Donald Trump yönetimi farklı rakamlar da dillendirdi. Filipinler ve Güney Kore’ye, diğer müttefiklerle aynı seviyeyi yakalamaları gerektiği söylendi, ancak daha az baskı altında oldukları anlaşılıyor. Güney Kore hâlihazırda GSYİH’nin %2,6’sını savunmaya harcıyor ve bu beş ülke arasında en yüksek oran. Çok daha fakir olan Filipinler ise en az harcamayı yapıyor ve %3,5 hedefine ulaşmakta zorlanacak. Öte yandan, Trump uzun süredir Tayvan’ın GSYİH’sinin %10’unu savunmaya harcaması gerektiğini söylüyor. (Tayvan resmi bir ittifak anlaşmasıyla bağlanmış müttefik değil.)

Bu görüşmelere öncülük eden kişi Pentagon’un üçüncü sıradaki yetkilisi Elbridge Colby. O, son kuşakta politika müsteşarı görevine getirilen en çok konuşulan isim. Arkasında, mart ayında onay oturumunda Colby’yi övgü dolu sözlerle tanıtan başkan yardımcısı J.D. Vance gibi güçlü destekçiler var. Amerikalıların taleplerinden bahsederken, müttefik yetkililer “Trump yönetiminin istediği” kadar sık “Bridge’in istediği” ifadesini de kullanıyor.
Bazı savunma uzmanları Colby’nin sadece üst seviye sayılara odaklanmasını sorguluyor. Bütçe artışlarının yeni silah sistemlerine veya muharebe birliklerine dönüşmesi genellikle yıllar alır. Etkisini göstereceği zamana kadar Çin’i caydırmak için geç olabilir. Bunun yerine, müttefiklerin mevcut savaş planlarına daha iyi nasıl entegre edilebileceğini konuşmak daha iyi olurdu. Ancak savunma harcamalarının artırılması yönündeki baskı, müttefikler arasındaki ilişkileri gerdiği için bu konuşmalar da zorlaşmış durumda.
Haziran ayında Japonya, yıllık dışişleri ve savunma bakanları toplantısını iptal etti; bunun bir nedeni de Pentagon’un talebini %3’ten %3,5’e çıkarmasıydı. Sürece dahil bir Pentagon yetkilisi ilişkilerin iyi olduğunu söylüyor, ancak şu itirafta bulunuyor: “Bazı görüşmeler zor olabiliyor çünkü Biden yönetimi sırasında yapılmadılar. Bu yüzden müttefiklerimiz ve ortaklarımız bu konuşmaları ilk kez yapıyor.”
Savunma harcamalarının artırılması, Amerika’nın bu ülkelerden tek talebi değil. Avustralya’dan, Amerika’nın Tayvan’ı savunma amaçlı girişeceği herhangi bir operasyona katılma taahhüdü isteniyor; Japonya’dan böyle bir durumda nasıl tepki vereceğine dair daha net açıklamalar talep ediliyor. Filipinler’den kendi topraklarında yeni silahların konuşlandırılmasını desteklemesi istendi. Güney Kore ve Japonya’dan Amerikan kuvvetlerini barındırmanın ayrıcalığı için daha fazla ödeme talep ediliyor. Tayvan’dan ise yüksek teknolojiye sahip savaş uçakları ve tanklar gibi pahalı sistemlere daha az, Çin’in adayı işgalini zorlaştıracak daha küçük ve daha hareketli birliklere daha çok yatırım yapması isteniyor.
Müttefikler, Amerika’nın kendilerini yüzüstü bırakabileceğinden korkuyor. Trump’ın, Başkan Xi Jinping ile yapacağı bir anlaşmayla onları Çin’le baş başa bırakmasından endişeliler. Avustralyalı yetkililer, Amerika’nın AUKUS denizaltı inşa anlaşmasını iptal etmesinden kaygı duyuyor.
Aşırı mı oldu?
Yine de Avrupa’daki müttefiklerin, Amerika’nın kendilerini yüzüstü bırakma ihtimaline karşı savunma sanayii altyapılarını “riskten arındırma” planları yapmalarına karşın, Asyalı müttefikler benzer bir adım atmadı. Bunun nedeni pragmatik: Avrupa’da stratejik özerklik mümkün, pahalı da olsa; Asya’da ise imkânsız. Hiçbiri nükleer güce sahip değil, dolayısıyla hepsi Amerika’nın nükleer şemsiyesine bağımlı. Beşi içinde en büyük savunma sanayine sahip olan Güney Kore, Japonya da kendi savunma üretimini canlandırmada ilerleme kaydetmiş durumda. Ancak bu sanayi altyapısı Avrupa ile kıyaslandığında küçük kalıyor. Dahası, müttefikler daha az değil, daha çok Amerikan askeri teçhizatı almayı planlıyor.
Beş ülkenin tamamı savunma harcamalarını zaten artırdıklarını söylüyor, ancak Trump yönetiminin yeni hedeflerine mali kısıtlar yüzünden ulaşamayacaklarını belirtiyor. Daha fazla savunma harcaması yapmaları gerektiğinde ya vergileri artırmaları ya da sosyal harcamaları kısmaları gerekecek. Bu aslında sadece Japonya ve Filipinler için geçerli; kaynaklarına kıyasla yüksek kamu borcuna sahip olduklarından büyük yeni harcamaları finanse etmeleri zor.
Buna karşılık Avustralya, Güney Kore ve Tayvan’ın mali durumları NATO ortalamasına yakın veya ondan daha iyi. Çeyrek yüzyıl önceki Asya mali krizinin izleri onları tutumlu yaptı. Yaşlanan nüfus, yüksek özel borçlar ve kredi notunu koruma kaygısı taşıyorlar. Ama vergileri artırmadan, harcamaları kısmadan veya borç krizine girmeden 2030’ların sonuna kadar %3,5 seviyesine ulaşacak savunma harcamalarını borçla finanse etmeleri muhtemel görünüyor.
Tayvan’ın mali durumu en iyisi. Dahası, Barack Obama döneminde Tayvan ile savunma ilişkilerini yürüten ve Trump’ın ilk döneminde de görev alan Drew Thompson şöyle diyor: “Tereyağı silahların önüne geçti.” Yani adanın güçlü eğitim ve sağlık sistemi var. Ancak Tayvan, Çin’den varoluşsal bir tehdit ile karşı karşıya. Bu şartlar altında, mevcut Başkan Lai Ching-te’nin gelecek mali yıl için talep ettiği %3’ün üzerine %2 daha ekleyerek savunmaya harcaması mümkün olmalı.
Siyasi kısıtlamalar daha büyük bir rol oynuyor. Tayvan’da muhalefet yasamayı kontrol ediyor ve daha yüksek savunma harcamalarının Çin’i kışkırtacağından endişe ediyor. Japonya’da popüler olmayan azınlık hükümeti, vergi indirimleri isteyen güçlü bir muhalefetle karşı karşıya. Avustralya’da ise İşçi Partisi hükümeti, mali disiplin imajını korurken büyük yeni sosyal programları geçirmek istiyor.
Pasifik’in iki yakasındaki uzmanlar ve yetkililer, Amerika’nın taleplerinin bir kısmını ama hepsini değil alacağını düşünüyor. Daha büyük bir risk, Amerika’nın bu taktiklerinin geri tepebilmesi. Trump, Avustralya’da düşük oy oranlarına sahip ve Başbakan Anthony Albanese’nin ona karşı çıkarak bundan siyasi kazanç elde etmeyi denemesi muhtemel. Diğer dört ülkede Trump biraz daha popüler. Ancak hükümetleri daha fazla savunma harcaması yapmaya zorlamak popüler değil. Pentagon bu endişeleri reddediyor. Bir diğer Pentagon yetkilisi, “Müttefikler Pekin’e karşı savunmasız kalabilir, ama bu açıkça onların çıkarına olmaz,” diyor. Haklı olabilir. Yine de Amerika’nın müttefikleri, kendilerine patronluk taslanmasından rahatsızlık duyacak.