BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Trump yönetimi, büyük bir Amerikan ihracatını baltalıyor
Trump yönetiminin, Amerika’da eğitim almak isteyen yabancı öğrenciler için tüm vize mülakatlarını durdurma kararı—adayların sosyal medya paylaşımlarının nasıl incelendiğine dair bir gözden geçirme tamamlanana dek—dünyanın en iyi üniversiteleri üzerindeki iktidar mücadelesinde bir başka tırmanış anlamına geliyor. Bu politika ileride değiştirilebilir. İlk bakışta göründüğü kadar zahmetli olmayabilir. Ancak bu olsa bile, bu karar Amerika’nın büyük bir başarı hikâyesine indirilen bir darbedir.
Başkan Donald Trump, Amerika’nın dış ticaret açısıyla ilgileniyor. Bu nedenle, Amerika’nın en üretken ihracatçılarından biri olan eğitim sektörünün hizmetlerini yabancılara satmasını zorlaştırması oldukça ters bir durum. Bazı destekçileri, yabancı öğrencilerin Amerikalıların sahip olabileceği yerleri aldığını düşünüyor. Buna “sabit üniversite kapasitesi yanılgısı” denebilir. Oysa gerçekte, daha yüksek ücretler ödeyen yabancı öğrenciler genellikle yerli öğrencileri sübvanse eder. Amerikan üniversiteleri, dünyanın dört bir yanından en iyi zihinleri rakiplerinden çok daha fazla çekerek onları daha dinamik ve yenilikçi kılar. Ayrıca, yabancı elitleri Amerikan kültürel yörüngesine dahil ederek Amerika’nın yumuşak gücünü artırırlar.
Ne yazık ki Trump ve kabinesi bunu böyle görmüyor. Onlara göre özellikle seçkin üniversiteler, antisemitizm ve “woke” düşüncenin yuvası. Bu kurumlar, gelecekteki Demokrat Parti liderleri ve bağışçılarının yetiştirildiği fabrikalar olarak görülüyor. Ve dizginlenmeleri gerekiyor. “Üniversiteler düşman,” demişti J.D. Vance (Ohio State ve Yale Hukuk mezunu) ulusal muhafazakârlar konferansında, başkan yardımcısı olmadan önce.
MAGA yanlılarının seçkin üniversitelere yönelik eleştirilerinde bazı doğruluk payları var. Bazı üniversiteler gerçekten de antisemitizme karşı fazla hoşgörülü, muhafazakâr görüşlere karşı ise küçümseyici davranmış olabilir. Ancak bu, yönetimin tüm üniversite sistemine karşı kullandığı sopaları haklı çıkarmaz. Şu ana kadar bu önlemler arasında şunlar bulunuyor: düşünce suçu nedeniyle yabancı öğrencilerin sınır dışı edilmesi, yabancı öğrenci başvurularının dondurulması, devlet araştırma hibelerinin askıya alınması ve büyük üniversite bağış fonlarına yönelik vergilerin artırılacağının açıklanması.

J.D. Vance sık sık, haklı olarak, üniversitelerdeki sansürden şikâyet etmişti. Bu yüzden şimdi öğrencileri görüşlerinden dolayı sınır dışı etmeyi savunması ve yeni başvuruları sosyal medya denetimine tabi tutmak istemesi oldukça rahatsız edici. Üniversite, gençlerin yeni fikirleri keşfedeceği bir yer olmalı, sırf daha önce Filistin yanlısı bir meme paylaştığı ya da Trump’la dalga geçtiği için yakalanma korkusuyla yanlarında yalnızca “yakmalık telefon” taşıyacakları bir ortam değil. Sosyal medya geçmişi temiz olan tek öğrenciler, ifade özgürlüğünün başını derde sokabileceğini çoktan öğrenmiş Çin gibi polis devletlerinden gelenler olabilir. (28 Mayıs’ta yönetim, Çinli öğrencilerin vizelerinin iptal edilmeye başlanacağını da duyurdu.)
Küresel yetenek savaşında, Amerikan üniversiteleri uzun süredir ülkenin en ikna edici alım görevlileridir ve bu durum Amerikan bilimi, işletmeleri ve sanatı için büyük kazanımlar sağlamıştır. Ancak Trump’ın politikaları bu cazibeyi azaltacaktır. Amerika’da eğitim alabilecek zekâ ve imkâna sahip her yabancının başka alternatifleri var. Neden, mezun olmadan önce vizenin iptal edilme riskiyle, sohbetlerinin gözetlenme ihtimaliyle ve mezuniyet sonrası çalışma izni verilmemesi olasılığıyla karşı karşıya kalınan bir ülkede, yüklü borçlar altına girerek eğitim almayı seçsinler ki?
Amerikan üniversiteleri o kadar iyidir ki, yine de çok sayıda yabancı öğrenci bu kurumlara girmek için çabalayacaktır. Ancak ilk işaretler, bu politikaların başvuru sayısını gerçekten azalttığını gösteriyor. Trump ve destekçileri, burnu havada solcu kurumları dizginleyerek ve “rahatsız edici görüşlere sahip” yabancıları dışlayarak Amerikan yükseköğretimini tekrar “büyük” yaptıklarını sanıyor olabilir. Ancak gidişat, onu vasatlaştırmaya doğru.