1971 yazı, ABD için bir dönüm noktasıydı. Başkan Richard Nixon, televizyon ekranlarına çıkıp dünyaya doların altına çevrilebilirliğinin askıya alındığını açıkladığında, Bretton Woods sistemi fiilen çöktü. O gün yapılan hamleye tarihte “Nixon Şoku” dendi. Ama bu sadece teknik bir para politikası manevrası değildi; Amerika’nın ekonomik ve toplumsal dokusunu onlarca yıl etkileyecek bir kararın başlangıcıydı.
Aradan yarım yüzyıldan fazla geçti. Bugün geriye bakıldığında görülen manzara, enflasyon dalgaları, kabaran borçlar, büyüyen finans sektörü, yaygınlaşan kumar alışkanlığı, artan obezite ve ölümcül uyuşturucu krizleriyle örülü. Tüm bunlar tek başına altın standardının bitişiyle açıklanamaz belki ama şu soruyu akla getiriyor: Gerçek ve dürüst para kaybolunca toplumun dengesi de bozuluyor mu?
Büyük Enflasyonun Gölgeleri
1971’den sonra ABD’nin elinde sınırsız esneklik vardı. Para arzı artık altınla sınırlı değildi. Sonuç çabuk geldi: “Büyük Enflasyon” dönemi. 1980’de tüketici fiyat endeksi yıllık %14–15 artışa kadar yükseldi. Çift haneli enflasyon hane bütçelerini kemirirken, Amerikan toplumunun ekonomik güven duygusu ağır yara aldı. Bu yangını ancak Fed Başkanı Paul Volcker’ın 1980’lerdeki şok faiz artışları söndürebildi.
Borcun Tırmanışı ve Finansın Yükselişi
Altın standardı sonrası borçlanmak kolaylaştı. Kamu maliyesi de bundan payını aldı. 2025’in ilk çeyreğinde federal borç, milli gelirin %120,9’una ulaştı — savaş sonrası dönemin en yüksek seviyelerinden biri. Hanehalkı borcu da 2008 krizi öncesi zirvesinden düşse bile hâlâ GSYH’nin %70’ine yakın.
Bu ortamda finans sektörü büyüdü. 1980’de ekonominin %4,9’unu oluşturan finans, 2007’ye gelindiğinde %8’i aştı. Bankalar, yatırım fonları, türev piyasaları… Hepsi gerçek üretimden ziyade paradan para kazanmanın yükselişini simgeliyordu.
Kumarhane Ekonomisi
Kolay para ve teknolojinin birleştiği yerde “kumar ekonomisi” patladı. 1960’larda birkaç eyalette sınırlı olan piyangolar, bugün ülkenin neredeyse tamamında var. 2024’te piyango satışları 113,3 milyar dolara ulaştı.
Ticari kumarhaneler de rekor kırıyor: 2024 geliri 71,9 milyar dolar. Spor bahisleri, 2018’de Yüksek Mahkeme’nin yasağı kaldırmasından sonra 38 eyalet ve Washington DC’de yasallaştı; sadece 2024’te 13,7 milyar dolar gelir sağladı. Bir zamanların kenar faaliyetleri, bugün Amerika’nın en büyük eğlence ve vergi kaynaklarından biri.
Tüketimin Bedeli: Obezite
Kolay kredi ve ucuz işlenmiş gıdanın birleşimi, Amerikan toplumunun fiziksel yapısını da değiştirdi. 1960’larda yetişkinlerin yalnızca %13–15’i obezdi. Bugün oran %40’ın üzerinde; ağır obezite ise %9,4. Yani her 10 Amerikalıdan biri ciddi sağlık riskleriyle yaşıyor. Obezite, modern yaşam tarzının yan ürünü olduğu kadar, bolluk illüzyonunun da faturası.
Uyuşturucu Krizi: Opioid Felaketi
Para düzeniyle doğrudan bağlanamasa da, ekonomik güvensizlik ve toplumsal çözülmenin yan ürünlerinden biri de uyuşturucu dalgası oldu. Özellikle opioidler, yani afyondan türeyen ağrı kesiciler ve onların sentetik versiyonları, Amerika’da kitlesel bir bağımlılık yarattı.
1990’ların sonunda reçeteli ağrı kesiciler (OxyContin gibi) agresif biçimde pazarlanırken kriz başladı. 2010’larda eroin kullanımı arttı. 2013 sonrası ise sentetik opioidler — özellikle fentanil — ölümcül etkisiyle sahneyi devraldı. 2023’te yaklaşık 107 bin 500 kişi aşırı dozdan öldü. Bu, yıllar süren yükselişin ardından gelen ilk küçük düşüştü; ama kriz hâlâ büyüklüğünü koruyor.
Altın Prangalar mı, Dürüst Para mı?
Altın standardının da sorunları vardı. 1930’ların Büyük Buhranı sırasında merkez bankalarının ellerini bağlayan o “altın prangalar” yüzünden kriz derinleşmişti. Nixon’ın hamlesi ABD’ye esneklik verdi. Ancak esneklik kötü kullanıldığında, sonuç enflasyon ve borç sarmalı oldu.
Bugün “hard money” yani gerçek ve dürüst para savunucuları, altına dönüşü değil ama fiyat istikrarını, öngörülebilirliği ve kurala dayalı politikayı savunuyor. Net hedefler, şeffaf merkez bankacılığı, mali disiplin ve finansal frenler… Bunlar olmadan ne borçlar dizginlenebilir ne de toplumda güven yeniden inşa edilebilir.
Sonuç: Sadece Parayı Değil, Kuralları da Dürüst Kılmak
Altın standardından çıkış ABD’ye devasa bir manevra alanı açtı. Ama bu alan zaman zaman borçla, enflasyonla ve spekülasyonla dolduruldu. Kumarın patlaması, obezitenin yayılması, opioid felaketinin büyümesi — hepsi, paranın değerini kaybetmesinin ötesinde, toplumun kontrolsüz tüketim ve kolay kazanç kültürüne yönelmesiyle bağlantılı.
Bugün Amerika’nın önündeki soru şu: Parayı tekrar “dürüst” kılmak mümkün mü? Cevap belki altına dönmekte değil. Ama şeffaf, kuralcı, disiplinli bir sistem kurmakta. Çünkü sadece paranın değil, kuralların da dürüst olması gerekiyor.






