
Almanya’da CDU lideri Friedrich Merz, genel seçimleri kazanmasının ardından Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile koalisyon kurmak istediğini açıkladı. Merz, “Birlikte 328 sandalye ile hükümet kurabiliriz ve bu tam olarak yapmak istediğimiz şey” diyerek SPD ile müzakerelere birkaç gün içinde başlamayı planladığını belirtti.
CDU’nun kıdemli isimlerinden Jens Spahn, ilk görüşmelerin hafta içinde başlaması gerektiğini vurgulayarak, “Dünyada yaşanan gelişmeler, Ukrayna krizi, ABD’deki değişimler göz önüne alındığında, Almanya’nın güçlü bir liderliğe ihtiyacı var” dedi.
Merz, koalisyon müzakerelerinin temel konularının dış ilişkiler, göç ve ekonomi olacağını belirtti.
SPD Eş Başkanı Lars Klingbeil ise, “Görüşmelere hazırız, ancak sorumluluk Friedrich Merz’de” diyerek SPD’nin müzakerelere açık olduğunu duyurdu. Klingbeil, partisinin tarihi bir yenilgi aldığını kabul ederek, “Dünya çok çalkantılı, kararlar beklemez. Avrupa’nın güçlü olması gerekiyor ve bu, kararlı bir sosyal demokrasi gerektirir” dedi.
Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile pazar akşamı yaptığı telefon görüşmesinde, ABD ile ilişkiler konusunda tamamen aynı görüşte olduklarını belirtti.
“Avrupa’nın ortak bir tutum benimsemesi gerekiyor. Bu nedenle Macron ile uzun bir görüşme yaptık. ABD ile ilişkilerde Avrupa’nın çıkarlarını korumalıyız” dedi.
Macron, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna konusunda Avrupa’yı dışlayan politikalarına karşı çıkıyor ve Avrupalı liderleri müzakerelere dahil etmek için çalışıyor.
Merz, hükümet kurulduktan sonra Almanya’nın katı borçlanma sınırlarını (borç freni) esnetme konusunu mevcut parlamentoda değerlendirebileceğini söyledi. “Mevcut parlamento, Mart 2024’e kadar görevde ve karar alabilir” diyerek, SPD, Yeşiller ve FDP ile bu konuda görüşmelere açık olduğunu belirtti.
Seçim sonuçlarına göre Aşırı sağcı AfD, oy oranını neredeyse ikiye katlayarak %19,9’a ulaştı ve ikinci büyük parti oldu. Ancak diğer partiler, AfD ile herhangi bir koalisyon kurmayı reddediyor.
Seçim sonuçları genç seçmenler arasında ciddi bir bölünme olduğunu da ortaya koydu.
Bu durum, Avrupa’daki genç seçmenlerin giderek kutuplaştığını ve geleneksel partilerden uzaklaşarak aşırı sağ ve sol partilere yöneldiğini gösteriyor.
Seçimlerde sürpriz yaparak oylarını artıran Die Linke’nin eş başkanı Jan van Aken, “Merz kendini hazırlasın, refah devletine yönelik her saldırıya karşı çıkacağız. Bunu sadece parlamentoda değil, sokakta da yapacağız” dedi.
Die Linke, savunma harcamalarının artırılmaması koşuluyla bazı yasal düzenlemelerde hükümetle iş birliğine açık olabileceğini belirtti.
Merz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu Almanya’ya davet edeceğini açıkladı. Bu karar, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında savaş suçları nedeniyle yakalama kararı çıkarmasının ardından tartışma yarattı.
Netanyahu’nun ofisi, bu daveti “Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne açık bir meydan okuma” olarak nitelendirdi.
Merz’in SPD ile hükümet kurma isteği, Almanya’da siyasi istikrar sağlamak açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak göç, ekonomi ve ABD-Almanya ilişkileri gibi kritik konular üzerindeki görüş ayrılıkları, koalisyon müzakerelerini zorlaştırabilir.
Önümüzdeki günlerde CDU ve SPD arasındaki görüşmelerin hız kazanması beklenirken, Almanya’nın yeni hükümetinin Paskalya’ya kadar şekillenmesi planlanıyor. (Kaynak) (Kaynak)
