BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
- yüzyılda canı sıkılan öğrenciler lastik fırlatmakla, kitaplarına karalamalar yapmakla ya da pencereden dışarı bakmakla yetinmek zorundaydı. Modern teknoloji ise oyalanma biçimini kökten değiştirdi. Bugün zengin ülkelerdeki gençlerin çoğunun akıllı telefonu var. Çoğu bu telefonları sınıfa getirebiliyor ve her biri, mümkün olduğunca cazip ve dikkat dağıtıcı olacak şekilde tasarlanmış sonsuz uygulama kaynağı sunuyor.
Ancak bir tepki yükseliyor; ebeveynler ve öğretmenler sınıf performansına etkilerinden kaygılı. 27 Ağustos’ta Güney Kore, sınıflarda akıllı telefon kullanımını yasakladı. Çin’den Finlandiya’ya kadar birçok hükümet ve onlarca Amerikan eyaleti farklı düzeylerde yasaklar ve kısıtlamalar getirdi. The Economist, okul müdürlerinin işini bu denli mikroyönetmekten rahatsız, fakat hâlâ akıllı telefonlara izin veren okulların bir kez daha düşünmesi gerektiğini savunuyor.
Bu tavır eski kafalı ve teknoloji düşmanı gibi görünebilir. Öyle değil. En sıkı özgürlükçüler bile çocukların her zaman kendi çıkarlarını bilemeyeceğini kabul eder. Ayrıca, telefonları matematik derslerinden uzak tutmak, çocukları modern teknoloji deneyiminden yoksun bırakmak anlamına gelmez. Zaten okul dışında bunun fazlasını görüyorlar; eksikler özel derslerle kapatılabilir.
Teknoloji meraklıları, eğitim üzerindeki etkileri konusunda yanlış yönlendirilmiş şüpheciliklere sık sık atıfta bulunur. En çok verilen örneklerden biri, yazının kötü etkilerinden yakınan Platon’dur; ona göre bilgilerin parşömenlerde saklanması öğrencilerin hafızasını köreltecekti. Ama Platon’un iki bin yıl önce haksız çıkması, bugünkü kaygıların da hatalı olduğu anlamına gelmez.
Platon iddialarını asla test etmedi. Buna karşılık giderek büyüyen araştırmalar, telefonların gerçekten de öğrenciler için zararlı olabileceğini gösteriyor. Uluslararası bir akademisyen ekibi tarafından Hindistan’da yürütülen yakın tarihli bir araştırma, altın standart sayılan randomize kontrollü denemeydi. Bu çalışma üç yıl boyunca 17.000 yükseköğrenim öğrencisini izledi. Sonuç: telefonların sınıf dışında bırakılmasının küçük ama ölçülebilir bir not artışı sağladığıydı. En zayıf öğrenciler en çok faydayı gördü.
Kabul etmek gerekir ki kanıtlar henüz ezici değil. Hindistan’daki araştırma sadece küçük kazanımlar gösterdi. Sonuçlarda bazı gariplikler de vardı (örneğin, yasakların birinci ve üçüncü sınıflarda başarıyı artırdığı, ama ikinci sınıfta artırmadığı). Bulgular, İngiltere ve İspanya’daki çalışmalarla örtüşüyor ama İsveç’te yapılan bir araştırma yasakların hiçbir etkisi olmadığını buldu.
Yine de eğitimsel müdahalelerin çoğu notlar üzerinde yalnızca küçük etkiler yaratır. Bilim insanları kesin kanıtlar için bekleyebilir, ama öğretmenler bekleyemez. Ellerindeki mevcut verilerle çocukları için en iyisini yapmak zorundalar.
Üstelik akıllı telefon kullanımını sınırlamanın faydaları sadece sınav başarısının artmasıyla sınırlı kalmayabilir. Hindistan çalışmasındaki en çarpıcı bulgulardan biri, bir süre sonra öğrencilerin yasakları benimsemeye başlamasıydı. Bu da gençlerden gelen anekdotlarla örtüşüyor: sorun kısmen kolektif eylem meselesi. Eğer çoğu öğrenci telefonda sosyalleşiyorsa, derslere odaklanmaya çalışan kişi geri kalıyor. Okullar genel bir yasak koyduğunda ise kimse bir şey kaçırmamış oluyor.
Akıllı telefonlar okulların karşılaştığı tek sorun değil. Ama çözülmesi en kolay olanlardan biri. Eğitimde ilerlemenin dünya çapında geriye gittiği bir dönemde, hâlâ kısıtlama getirmemiş okullar bunu yapmayı düşünmeli. Uzun vadede öğrenciler bunun için okullarına teşekkür bile edebilir.