BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Donald Trump göreve geri döndüğünden beri, öfkesinin en sertini bir ülke hissetti: Çin. Nisan ayında “Dünyadaki her ülke tarafından soyulduk ama Çin bu işin… ‘başlıca soyguncusu’.” demişti. 6 Eylül’de ise yeni bir etiket buldu: “En derin, en karanlık Çin.”
Trump sözlerini eyleme dönüştürdü. Çin mallarına yönelik tarifeler, ülkenin fentanil ticaretindeki rolünü cezalandırmak amacıyla getirilen ağır vergiler dahil, Amerika’nın en yüksek seviyede uyguladığı tarifeler arasında. Güneydoğu Asya ülkeleriyle yapılan ticaret anlaşmaları, Çin’den “yeniden sevk” edildiğinden şüphelenilen malları hedef alıyor. Amerika, Çin metalleri tedarik zincirlerine sokmaması için AB’ye de baskı yapıyor. Trump’ın ticaret gündeminin çoğu dağınık olsa da, Çin’i izole etme çabası tek tutarlı plan gibi görünüyor.
Çin lideri Şi Cinping de misilleme yaptı, kendi tarifelerini getirdi ve şimdi AB, Hindistan, Malezya ve Vietnam dâhil dünyanın diğer bölgeleriyle yakınlaşıyor. En cesur hamlesini 1 Eylül’deki Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde sergiledi; Çin’i Amerika’ya alternatif olarak konumlandırdı ve üyeleri “Soğuk Savaş zihniyetine ve zorbalığa karşı çıkmaya” çağırdı.
Peki bütün bunlar pratikte ne anlama geliyor? Trump’ın “Kurtuluş Günü”nden birkaç ay sonra açıklanan ticaret verileri ipucu veriyor. Çin gümrük verilerine göre, 8 Eylül’de yayımlanan son rakamlar, son üç ayda Amerika’ya yapılan ihracatın bir yıl öncesine kıyasla dörtte bir oranında düştüğünü gösteriyor. Çin ihracatında Amerika’nın payı Ağustos ayında %15’ten %10’a indi.
Yine de Trump’ın daha büyük hedefi—Çin’in ticaret makinesini zayıflatmak—başarısız oldu. Çin’in toplam ihracatı arttı, yeni pazarlar kaybı telafi etti. Haziran–Ağustos döneminde Çin’in toplam sevkiyatları yıllık bazda %6 yükseldi. Afrika’ya satışlar üçte bir arttı, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’ne (ASEAN) ihracat beşte bir yükseldi, Avrupa’ya sevkiyatlar da neredeyse onda bir büyüdü. Bir yıl önce AB ve Amerika Çin mallarının benzer payını alırken, bugün Avrupa Amerika’dan %60 daha fazla alıyor.
Yani Amerika dışındaki dünya, Çin mallarını her zamankinden daha fazla satın alıyor. Bu özellikle küresel güney için geçerli. 2013’te kurulan Kuşak ve Yol Girişimi (BRI), bu zemini güçlendirdi. Trump Beyaz Saray’a döndüğünden beri BRI’nin hızı arttı. Griffith Asia Institute’a göre 2025’in ilk yarısında BRI faaliyetleri rekor seviyeye çıkarak 120 milyar dolardan fazla yeni sözleşme ve yatırım sağladı. Çinli firmalara verilen inşaat sözleşmelerinin neredeyse yarısı Afrika’daki projeler için. Bu, bir önceki yılın aynı döneminin beş katı olan 30 milyar doları aştı ve başka hiçbir bölge bu seviyeye ulaşamadı.
Bu anlaşmalar ticareti besliyor. Son üç ayda Çin’in Nijerya’ya ihracatı bir yıl öncesine kıyasla yarıdan fazla arttı; bunun başını Çin finansmanlı demiryolu ve enerji santrali inşaatı için gerekli ekipman çekiyor. Mısır da BRI kredilerine başvurdu. Çin finansmanı başka açılardan da ilerliyor. Kenya, dolar cinsinden Çin kredilerini yuana çevirmeyi planlıyor; Mısır, Nijerya ve Güney Afrika swap anlaşmaları imzaladı.
Bu süreçte Çin, tedarik zincirlerindeki rolünü sağlamlaştırıyor. Haziran–Ağustos döneminde Tayland ve Vietnam’a yapılan sevkiyatlar bir yıl öncesine kıyasla dörtte bir arttı. En keskin yükseliş elektronik ve makinelerde oldu; her iki ülkeye yönelik akış %40’ın üzerinde arttı. Bunun bir kısmı “ön yükleme” (yeni tarifeler gelmeden önce mal gönderme) olabilir. Ancak yüzeyin altında daha köklü değişimler de yaşanıyor. Çin, ASEAN kurallarına uymak için üretimi Endonezya, Malezya, Tayland ve Vietnam’a taşıyor. Bu, yeniden sevkiyatı sınırlayabilir ama Çinli firmaların ticaretteki rolünü pekiştiriyor.
Tablonun tek istisnası Amerika’ya daha yakın olan Meksika. Mayıs–Temmuz döneminde Çin’den yapılan ithalat yıllık %6 düştü. Daha da azalabilir. 4 Eylül’de Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, Çin otomobilleri, tekstili ve plastiğine yeni tarifeler planladığını duyurdu. Bu adım hem yerli firmaları korumak hem de uzun süredir “Kuzey Amerika Kalesi”nin kurulmasını isteyen Trump’ı yatıştırmak için atıldı.
Ancak Trump şunu bilmeli: Kaleler genellikle özgüvenin değil, kaygının işaretidir. 15. yüzyılda Çin’in Ming Hanedanı içe kapanarak ticareti sınırladı ve Çin Seddi’ni inşa etti. Bu geri çekilme ülkenin dinamizmini emdi ve çöküşünü hızlandırdı. Amerika da kendi duvarlarını inşa ederek bugün benzer bir hata yapma riski taşıyor—ticaret verilerinin şimdiden gösterdiği gibi.