
Washington’da oklar yine Federal Reserve’e dönmüş durumda. Ancak Fed bugün eleştirildiği şeylerin sebebi değil; kurbanı.
1913’te kurulan yapı, tam tersine bugünkü sistemin antiteziydi. Bölgesel, bağımsız, sermaye akışı odaklı… Para, tarlayla, hasatla, ticaret mevsimleriyle birlikte genişler ve daralırdı. Fed’in bilançosunda devlet kâğıdı değil, şirket tahvili bulunurdu — çünkü o para geri dönerdi. Bugün ise borç sonsuz, zaman sınırsız.
Dönüm noktası Birinci Dünya Savaşı. Washington, Fed’i hazinenin kasasına çevirdi. Ardından Roosevelt, sistemin kalan tüm özerkliğini tek merkezde topladı. Böylece Fed, ekonomik tansiyona göre nefes alan mekanizma olmaktan çıktı; siyasi amaçların lastiğine bağlanan bir römork haline geldi.
Bugün enflasyonun sorumlusu olarak işaret edilen Fed aslında ateşi yakmadı — sadece dumanın altında kaldı. Enflasyonu üreten şey bütçe politikası. Çünkü devlet borcu sonsuz devridaim sistemi. Vade yok, kapanış yok, geri çekilme yok. Para arzı Fed’i beklemeden genişliyor; hükümet borçlandığı sürece sistem şişiyor.
Fed’in mimarisi çökmüyor — zaten yok edildi. Çöken, devlet tarafından borca bağlanmış para mimarisi.
Ve bu tablo bizi tek bir yere götürüyor: Sovereign Debt Crisis — egemen borç duvarı.
Sebebi Fed değil; mimariyi bozan siyaset.
