• S&P 500’de sert çöküş olasılığı düşük ama düzeltme kapıda: kurumsal kaldıraç düşük, hanehalkı payı yüksek.
• Politik baskı, piyasa tabanını koruyor; düşük enerji fiyatları geçici destek sağlıyor.
• Teknoloji hisselerinde seçici olunmalı; değerlemeler hâlâ riskli, biyoteknoloji kısmi fırsat alanı.
Wall Street’te rüzgâr yön değiştiriyor.
ABD endeksleri hâlâ zirve yakınında seyrediyor ancak yatırımcılar artık “balon mu geliyor” sorusundan çok “düzeltme ne kadar kaçınılmaz” sorusuna odaklanmış durumda. Piyasada genel kanı şu: Büyük bir çöküş olasılığı düşük, ama bir düzeltme kaçınılmaz.
Bu görüşün iki temel dayanağı var.
Birincisi, 2008 Küresel Finans Krizi’nin aksine bankalar ve büyük fonlar aşırı kaldıraçlı değil. Finansal sistemin risk alma iştahı makro düzenlemelerle sınırlanmış durumda. Fed’in sıkı gözetim rejimi, repo piyasasındaki denge ve Basel III düzenlemeleriyle likidite tamponları daha güçlü.
İkincisi, hanehalkı bu kez oyunun içinde. ABD’de bireysel yatırımcıların borsadaki payı 2021’e göre %25 artmış durumda. Emeklilik fonları, ETF’ler ve bireysel yatırım hesapları milyonlarca seçmenin doğrudan hisse senedi piyasasına bağlı olduğu anlamına geliyor. Bu da politikacılar açısından borsadaki sert düşüşü göze almak anlamına gelmiyor. Beyaz Saray ve Kongre, “refah endeksi” haline gelen S&P 500’ün tabanını korumakta kararlı.
Enerji tarafı da tabloyu yumuşatıyor.
Petrol fiyatları yaz aylarındaki tırmanışın ardından yeniden gerilemiş durumda. Düşük enerji fiyatları, hem üretim maliyetlerini aşağı çekerek kâr marjlarını destekliyor hem de hanehalkı tüketim gücünü koruyor. Bu, kısa vadede deflasyonist baskıyı sınırlayıp finansal istikrarı güçlendiriyor.
Ancak teknoloji hisselerinde tablo daha karmaşık.
Yapay zekâ rüzgârıyla büyüyen devler—Nvidia, Microsoft, Apple, Meta—şimdiden aşırı değerleme bölgesinde. Analistlere göre, artık yalnızca değerlemesi düşük, güçlü nakit akışı olan ikinci kademe teknoloji şirketlerinde risk almak mantıklı. Mega-cap hisselerde potansiyel sınırlı.
Bu denklemde biyoteknoloji hisseleri yeniden radar altında.
Sağlık inovasyonu, gen terapisi ve yapay zekâ destekli ilaç keşifleriyle birleşen yeni dalga, uzun vadeli yatırımcılar için sınırlı ama anlamlı bir fırsat alanı sunuyor. Piyasa, defansif sektörlerle (sağlık, altyapı, gıda) birlikte biyoteknolojiyi portföy çeşitlendirmesinde “akıllı risk” kategorisine yerleştiriyor.
Sonuç olarak, bu piyasada dramatik bir çöküşten çok, denge arayışının hikâyesi yazılıyor.
Kaldıraç düşük, hanehalkı hissedeki payı yüksek, enerji fiyatları düşüyor — ama teknoloji devlerinde ralli tavan yapmış durumda.
Yatırımcı için artık mesele, kaçmak değil, seçmek.






