ABD’nin Vergi Tehdidi Türkiye’yi Köşeye Sıkıştırıyor: Rusya ile Ticarette Zor Seçim
ABD yönetiminin Rusya’yla ticarete devam eden ülkelere yönelik %100’e varan ikincil vergi tehdidi, Türkiye için önemli bir ekonomik baskı aracı haline geliyor. Washington’un “ya bizimlesin ya da Rusya’nın yanında” çizgisine oturan bu yaklaşımı, Ankara’yı zorlu bir tercih noktasına itiyor. Zira Türkiye, Rusya’nın en büyük üçüncü ihracat pazarı konumunda.
BBC’nin OEC 2023 verilerine dayandırdığı grafiğe göre, Türkiye, Çin ve Hindistan’ın ardından Rusya’nın en çok ihracat yaptığı ülke. Yalnızca 2023 yılında Rusya’dan 32 milyar dolarlık enerji ve hammadde ithalatı gerçekleştiren Türkiye, ABD’ye aynı dönemde 14,4 milyar dolarlık ihracat yaptı.

ABD’nin %100 ikincil vergi uygulaması halinde Türkiye’nin hem enerji arzı hem de küresel pazarlara erişimi tehlikeye girebilir. Alternatif tedarik zincirleri henüz tam anlamıyla oturmamışken, yaptırımlara uyum baskısı Türk sanayisi üzerinde ciddi maliyetler doğurabilir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yeni küresel düzenlemeleri ve ekonomik dengeleri yakından takip ettiğini vurguladı. Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
“Tüm bu gelişmelerin ülkemiz ekonomisine muhtemel etkilerini yakından takip ediyoruz. AB ile gümrük birliği, bir çok ülke ile serbest ticaret anlaşmaları, ABD ile dengeli ticareti ve önemli ticari hedefleri olan bir ülke olarak; yeni ortamın getireceği fırsatları değerlendirmek, tehditlere karşı tedbirler almak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Diğer yandan ABD ile ikili ticaret müzakerelerini gündemimizde tutuyoruz.”
Türkiye’nin pozisyonu, sadece enerji bağımlılığı açısından değil; aynı zamanda stratejik konumunun getirdiği ticaret, lojistik ve yatırım geçişkenliği nedeniyle de hassas. Rusya ile yakın ekonomik ilişkiler, bir yandan avantaj sağlarken, öte yandan Batı ile ticari temaslar açısından ciddi denge gerektiriyor.
BSEKONOMİ NOTU
- Enerji arzı ve sanayi üretimi açısından Rusya hâlâ kritik bir kaynak.
- ABD yaptırımları hem ihracat gelirlerini azaltabilir hem de Türkiye’yi SWIFT ve dolar bazlı işlemlerden dışlayabilir.
- Türkiye’nin pozisyonu tarafsızlıktan aktif denge politikalarına geçişi zorunlu kılabilir.
- Yaptırımlar uygulanırsa, Avrasya ve Orta Asya odaklı yeni ticaret koridorları Türkiye için daha cazip hâle gelebilir; ancak bu, kısa vadede maliyetli olur.
Yatırımcı Ne Anlamalı?
- Enerji fiyatlarında yeni artış riski olabilir. Sanayi hisselerinde dalgalanma beklenebilir.
- İhracat odaklı şirketler için ABD pazarı riskli hâle gelebilir.
- ABD ile yakın ilişkide olan şirketler (örneğin savunma ve teknoloji) dikkatli pozisyon almalı.
- TL üzerindeki baskı artabilir; jeopolitik riskler yeniden kur oynaklığını artırabilir.