• ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Türk–Amerikan ilişkilerinde “her şeyin yanlış anlaşıldığını” söyledi.
• Barrack, S-400, F-16, F-35 ve Halkbank dosyalarının aynı döngüde tartışıldığını, asıl meselenin “meşruiyet” olduğunu vurguladı.
• Türkiye’nin NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri olmasına rağmen AB’ye alınmadığını, F-35’lerde engellendiğini belirterek, “Asıl mesele onların dostluğu değil, onlara meşruiyet verilmesi” dedi.
Concordia Zirvesi’nde konuşan ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Türk–Amerikan ilişkilerine dair dikkat çekici açıklamalar yaptı. Bir muhabirin “Türkiye Kongre’de kimi zaman sorunlu bir müttefik olarak görülüyor, perde arkasında neler yapıyorsunuz?” sorusuna Barrack, “Her şey yanlış anlaşılıyor” diyerek yanıt verdi.
Barrack, on yılı aşkın süredir gündemde olan başlıkların değişmediğini ifade ederek, “S-400’ler, F-35’ler, F-16’lar, Halkbank… Aynı kafa karışıklığı. Dost mu, düşman mı? Rusya ile iş yapıyorlar. Muhafazakâr Müslümanlar, agresif Müslümanlar… Müslüman Kardeşler’i ve Hamas’ı kınamadılar. Hep aynı meseleler” dedi.
Ancak Barrack’a göre bu tartışmaların özünü teknik dosyalar değil, daha temel bir kavram oluşturuyor: “Sonra Başkanımız diyor ki, ‘Biliyor musunuz? Tüm bunlardan sıkıldım. Hadi cesur bir adım atalım ve ilişki–ilişki temelinde onlara ihtiyaç duyduklarını verelim.’ Peki o nedir? Meşruiyet. Asıl mesele sınırlar, S-400, F-16 ya da F-35 değil. Meşruiyet.”
Türkiye’nin NATO içindeki stratejik önemine de vurgu yapan Barrack, “NATO’nun en büyük ikinci müttefiki, ama Avrupa onu Avrupa Birliği’ne almıyor. Dünyanın en büyük F-16 alıcısı ve bu Lockheed’in üretimini sürdürüyor. Yine de biz ona F-35’leri vermeyi engelliyoruz” ifadelerini kullandı. Barrack, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de “Artık bir noktada, 71 yaşında” sözleriyle dikkat çekici bir kişisel not düştü.
Açıklamalar, ABD’de Türk–Amerikan ilişkilerine dair kafa karışıklığının sürdüğünü, ancak yönetim katında bunun “meşruiyet” çerçevesinde yeniden tanımlanmak istendiğini ortaya koydu.
Konuşmanın çevirisi şöyle;
Steve Witkoff ve Tom Barrack Concordia Zirvesi’nde konuşuyor.
Muhabir: Tom, Suriye yetmezmiş gibi, 15 yıllık bir iç savaş da var. Ayrıca en önemli ülkelerden birine, sadece bölgede değil, dünyada, Türkiye’ye—bir NATO müttefikine—büyükelçi olarak atanmış durumdasınız. Türkiye’nin Kongre ile bazen sorunlu bir ilişkisi oluyor. Sizce Türk–Amerikan ilişkisi hakkında yanlış anlaşılan nedir? İnsanların olumlu tarafta göremediği şeyler neler? Onlarla perde arkasında neler yapıyorsunuz?
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack: Her şey yanlış anlaşılıyor. Oradan başlayabiliriz. Herkes diyor ki, “iyi bir NATO müttefiki, ikinci büyük NATO müttefiki.” Bunların hepsi doğru. Ama biz 10 yıldır aynı meselelerle uğraşıyoruz. S-400’ler, F-35’ler, F-16’lar, Halkbank… Hep aynı kafa karışıklığı. Dost mu, düşman mı? Rusya ile iş yapıyorlar. Onlar muhafazakâr Müslümanlar. Onlar saldırgan Müslümanlar. Müslüman Kardeşler’i kınamadılar. Hamas’ı kınamadılar. Aynı kafa karışıklığı. Sonra ne oluyor? Başkanımız diyor ki, “Biliyor musunuz? Tüm bunlardan sıkıldım. Hadi cesur bir adım atalım ve ilişki–ilişki temelinde onlara ihtiyaç duyduklarını verelim.” Peki Sayın Başkan, o nedir? Diyor ki: meşruiyet. Değil mi? Bunu asla unutmayacağım. Çok akıllı çünkü mesele sınırlar değil.
Mesele S-400 değil. Mesele F-16’lar değil. Mesele F-35’ler değil. Mesele meşruiyet. NATO’daki en büyük müttefikimiz olan bir ülke var. NATO Avrupa demek, ama Avrupa onu Avrupa Birliği’ne almıyor. Bizim en büyük müttefikimiz. Dünyanın en büyük F-16 alıcısı. Bu da Lockheed’in üretimini sürdürüyor. Yine de biz ona F-35’leri vermeyi engelliyoruz. Dolayısıyla mesele bu değil. O artık bir noktada. 71 yaşında.
