
Macron, 3–5 Aralık’ta Çin’e gidiyor; ziyaret Avrupa’nın “rekabet–bağımlılık ikilemi”nin tam ortasında gerçekleşiyor.
Avrupa, Çin’in ucuz ihracatı, EV üstünlüğü ve kritik maden hâkimiyeti nedeniyle daha sert ticari tutum hazırlığında.
Macron, Xi’den pazar erişimi ve teknoloji paylaşımı isteyecek; aynı zamanda ticaret savaşı riskini büyütmeden Avrupa’nın kırmızı çizgilerini iletecek.
Avrupa’nın Çin’le ilişkilerinde tansiyonun yükseldiği bir dönemde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 3–5 Aralık tarihlerinde Pekin ve Sichuan’a gidiyor. Ziyaret, Avrupa’nın bir yandan Çin’in ekonomik ve güvenlik kaynaklı risklerine karşı durmak, diğer yandan dünyanın ikinci büyük ekonomisine olan bağımlılığı yönetmek zorunda olduğu bir döneme denk geliyor. Reuters’ın haberine göre Macron’un dosyası zor: rekabeti sertleştirmek ama ilişkileri koparmamak.
Analistler, Macron’un bu ziyarette Çin’e net bir mesaj vermesi gerektiğini söylüyor: Avrupa, Pekin’den gelen ekonomik ve güvenlik tehditlerine karşı tavır alacak; ancak bu süreç tam ölçekli bir ticaret savaşına dönüşmeyecek. Rhodium Group’tan Çin uzmanı Noah Barkin, “Bu mesajı vermek kolay değil” derken, ziyaretin tonunun büyük önem taşıdığını belirtiyor.
Macron, çarşamba günü Yasak Şehir’de başlayacak temaslarında Xi Jinping ile iki kez görüşecek: Pekin’de perşembe, Çengdu’da cuma. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in temmuz ayındaki gergin ziyaretinden sonra Avrupa–Çin hattı hâlâ zor bir ayarda. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in de yakında Pekin’e gidecek olması, Avrupa’nın eşgüdümlü fakat kırılgan bir diplomasi yürüttüğünü gösteriyor.
Ekonomik tarafta tablo net:
• Çin’in ucuz çelik ve sanayi malları, ABD pazarından dışlanınca Avrupa’ya yöneldi ve Avrupa sanayisini baskılıyor.
• Elektrikli araçlarda Çin’in teknoloji üstünlüğü, otomotiv sektöründe stratejik bir kırılganlık yaratıyor.
• Nadir toprak elementlerinde Çin’in egemenliği, Avrupa’nın savunma ve yüksek teknoloji tedarik zincirlerinde risk oluşturuyor.
ABD’nin tarifelerle küresel ticareti sıkıştırdığı bu dönemde Pekin, kendisini Avrupa için “ticaret dostu” bir ortak olarak yeniden konumlandırmaya çalışıyor. Çin, hem Rusya’ya verdiği siyasi destek hem de devlet sübvansiyonlu üretim modeli nedeniyle Avrupa’nın tepkisini çekmiş durumda.
Macron’un danışmanlarına göre Fransa’nın gündemi üç başlıkta yoğunlaşıyor:
Avrupa Birliği kısa süre içinde yeni bir “ekonomik güvenlik doktrini” açıklayacak. Bu çerçevede ticaret araçlarının Çin’e karşı daha agresif şekilde kullanılabileceği değerlendiriliyor. Fransa halihazırda AB’nin Çin’den gelen elektrikli araçlara ek tarife uygulamasını destekleyen ülkeler arasında. Bunun karşılığında Pekin, bir yıldan fazla süre boyunca Fransız brendi ithalatına yönelik soruşturmayla Paris’e siyasi mesaj vermişti.
Havacılık tarafında beklenti düşük: Airbus’ın uzun süredir beklenen 500 uçaklık dev siparişi bu ziyarette sonuçlanmayabilir. Bu tür anlaşmaların Çin’in ABD’ye karşı pazarlık gücünde kullanıldığı biliniyor.
Macron aynı zamanda 2023 ziyaretinde yaptığı Taiwan açıklamalarının ABD’de yarattığı tepkiyi tekrar etmek istemiyor. Bu kez hem daha temkinli olacak hem de Pekin’e “status quo’yu bozma” çağrısı yapacak. Barkin, “Bu defa daha disiplinli davranacaktır. Çünkü hem Fransa hem Avrupa için risk çok daha büyük” yorumunu yapıyor.
Sonuç: Macron’un Çin ziyareti, Avrupa’nın stratejik ikilemini kristalize ediyor. Bir yanda derin ekonomik bağımlılık, diğer yanda hızla büyüyen güvenlik ve rekabet riskleri. Avrupa’nın Çin politikasında bundan sonraki yönü belirleyecek temaslardan biri olacak.
